yedi

1.1K 160 180
                                    

Sonunda kitabın ilham kaynağı olan Red Lights'ı dinleyerek yazabildim bu bölümün yarısını 😭😭

Cb yüzünden biraz geç geldi bölüm ama diğer bölümlerin iki buçuk katı uzunluğunda oldu..

Biraz gerginim o yüzden açıkçası umarım sıkılmadan okursunuz ve beğenirsiniz. İyi okumalar <3


"Neden yaptın?" Jeongin arabanın camından dışarıya bakarken gönülsüzce konuştu. "Neyi?" Hyunjin tek elini direksiyondan ayırmadan yanında oturan çocuğa döndü.

"Neden yemeğe gelmek için ısrar ettin?" Hyunjin yarım ağız güldü. "Arkadaş edinmek istemiş olamaz mıyım?" Jeongin kollarını bağlayıp alayla güldü. "Komikmiş." Yanındaki adamın yüzüne bakmadan konuştu.

"Rahatsız olduğunu gördüm, yardımcı olmak istedim." Hyunjin gözlerini tekrar yola dikti. Dedikleri yarım da olsa doğruydu. "Yardımını istemedim." Hyunjin omuzlarını silkti; "İstediğini söylemedim." Jeongin sinir olmaya başladığından Hyunjin'e döndü. "Gerçekten sinir bozucusun. Bir anda neden beni önemseyesin ki?"

Hyunjin kaşlarını çattı. "Bir anda mı? Seni zaten önemsiyordum." Jeongin inanmazca ona baktı "Hah" "Hah?" Jeongin başını iki yana salladı. "İnsanlar ile konuşma konusunda bok gibi olduğunu biliyorum, kendi isteğinle oraya hayatta gitmezsin. Benim için hiç gelmezsin." Hyunjin bir süre cevap vermedi.

"İnan ya da inanma, oraya senin için gidiyorum Jeongin-ah." Jeongin omuzlarını silkti. "İnanmıyorum o halde." Hyunjin çocuğun inadı yüzünden derin bir nefes verdi, eli ile direksiyonu daha sert kavradı. Etrafında kısa süre de olsa bulunmuş herkesin bileceği üzere, Hyunjin sinirini iyi kontrol edebilen biri değildi.

"Neye istiyorsan ona inan, küçük aklında istediğin gibi teoriler üret. Başını belaya sokma yeter." Buz gibi ses tonuyla konuştu. Jeongin ortamın bu kadar hızlı gerilmesini beklemediğinden bir süre sustu.

"Gitmek istemiyorum." Sessizce konuştu. Hyunjin yumuşamış ifadesiyle çocuğa döndü. "Biliyorum Jeongin. Ama babana sözünü geçiremeyeceğini de biliyorum. Seni oraya göndermek için her şeyi yapmaya hazır, baksana çok sevdiği arabasını bile seni götürmem için tereddüt etmeden bana teslim etti."

Jeongin başını salladı, zaman geçtikçe daha da geriliyordu. Hyunjin ve Jeongin'in sosyal açıdan ayrıldığı nokta da buydu. Hyunjin insanlardan çekinmiyordu, bağlanmakta sıkıntı yaşıyordu. Bunun sonucunda da sempati hissetmediği hiçbir insan için empati de kurmuyordu. Değer verdiği belli kişiler dışında insanlar onun için et ve kemikten ibaretti. Sakin görüntüsünün ardında şiddete oldukça yatkındı, yaptıklarının sonuçlarını düşünmüyordu.

Diğer yandan Jeongin sert ve alaycı mizacının aksine insanlardan ölümüne korkuyordu. Başkasının ellerinin onu sarma fikrini sevmiyordu. Birinin nefesi ne zaman ona doğru çarpsa vücudu üzerine binlerce pire atlamış gibi hissettiriyordu. Kendine geliştirdiği alaycı ve rahat görüntünün ardında oldukça uysaldı.

Hyunjin endişeyle alt dudağını kemiren çocuğa baktı, çocuğun endişeli haline gülümsedi. Jeongin kesinlikle bakılmaya değer bir çocuktu. Her ne kadar kabul etmek istemese de çocuğun üzerinde bir güç sahibi olmak istiyordu, ne zaman olduğunu anlamadan Jeongin'i sahiplenmişti ve onu korumak için riskli hamleler almaya hazırdı.

Chan'ın verdiği adrese geldiğinde derin bir nefes verdi ve arabayı durdurdu. Jeongin'e arabadan çıkması için kafasıyla bir işaret vermeden önce konuştu. "Endişelenme, işler çirkinleşirse seni oradan anında çıkaracağım."

obsession ' hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin