on iki

942 146 130
                                    

ilk defa bu kadar iki ana karaktere odaklanarak yazdim asiri gerginim umarim kimyalarini guzelce aktardigimi dusunursunuz :')

"Burayı beğendin mi?" Chan çoktan sipariş vermesine rağmen menüyü incelemeye devam eden Hyunjin'e doğru konuştu. "Bilmem, beğendim sanırım." Sarı ve beyaz renklerin hakim olduğu restoranı incelerken yanıtladı. "Yalnızca fazla sessiz." Chan başıyla onayladı.

"Haklısın, fazla sessiz." Hyunjin başını yana doğru yatırdı. "Şansınıza küs, ruh hastası düşüncelerinizi bu kadar sessiz bir ortamda rahatça ifade edemeyebilirsiniz." Dudaklarını hafifçe büzerken konuştu.

Chan kaşlarını kaldırarak Hyunjin'e baktı. Çocuğun sözlerine alınmamıştı, yalnızca Hyunjin'in gecenin başlangıcından bu kadar konuşkan olmasına şaşırmıştı.

"Keyfin yerinde görünüyor, tahmin ediyorum ki çoktan bir planın var." Hyunjin arkasına yaslandı. "Plan mı? Neden bir plana ihtiyacım olsun ki? Yapmam gereken tek şey size katılmamak." Chan gülümsedi. "Haklısın, kazanmak için yapman gereken tek şey bu." Chan daha da keyiflenmiş sesiyle konuştu, masadaki kadehi eline aldı.

"Zaten bir planın olsaydı, dediklerimi doğru çıkarmış olurdun." Hyunjin kaşlarını çattı. "Ne?" Chan çocuk yerine elindeki kadehi incelerken ilgisizce konuştu; "Bunu gerçekten Jeongin ve diğerleri için yapıyorsan dediğin gibi basit oynaman yeterli. Ama..." Hiç de masum görünmeyen bir neşe taşıyan gözlerini Hyunjin'e çevirdi. "Bunu benim yenildiğimi görmek için yapıyorsan ek bir şeyler hazırlamış olmalısın." Hyunjin tepkisizce adamı izlemeye devam etti, buna karşın kalp atışlarının hızlandığını hissedebiliyordu

"Senden de tam olarak böyle bir şey beklerdim açıkçası, bir iş birliği falan. Ben olsay-" Hyunjin sinirle adamın sözünü kesti. "Ama ben sen değilim." Chan başını yavaşça yana yatırdı ve samimiyetsiz bir şekilde gülümsedi.

"Haklısın, sen ben değilsin. Kazanmak için kimseyi tehlikeye atmazsın, öyle değil mi?"

Yalnızca aklına girmeye çalışıyor. Kendini ele verme.

Hyunjin boğazının kuruduğunu hissetti. Adama cevap vermek yerine önündeki kadehten bir yudum aldı. Bir şey mi biliyor?

"Bir sorun mu var Hyunjin?" Hyunjin zorla gülümsedi. Sen varsın.  "Hayır, bir sorun yok."

"Buradaki bir şeyden rahatsız olduysan başka bir yere gidebiliriz."

Hyunjin memnuniyetsizce olduğu yerde kıpırdandı. Adamın sözleri ona samimiyetsiz geliyordu. "Neden bu kadar iyi davranıyorsun?" Chan içtenlikle gülümsedi. "Ben iyi bir adamım Hyunjin." Hyunjin alayla güldü. "Tabii."

"Ciddiyim." Chan inatla çocuğun yüzüne bakarken konuşmasına devam etti. "Yakında beni daha iyi tanıyacağını düşünüyorum. Kim bilir? Belki arkadaş bile oluruz." Hyunjn adamın sözlerine kahkahalarla gülmek istedi. "Kalsın, teşekkürler."

Chan sandalyesinde geriye doğru kaydı, yavaşça kafasını yana yatırdı. "Kalbimi kıracasın." Hyunjin de Chan'ı taklit ederek sandalyesine yayıldı. "Kırılacak bir kalbiniz var mı?" Adam bir süre cevap vermedi ama gözlerini bir an bile karşısındakinden ayırmadı.

"Bir gün tüm bunları senin için yaptığımı anlayacaksın ve o zaman bu sözlerinden pişman olacaksın." Hyunjin alaylı bir ifadeyle adamın yüzüne baktı. "Birbirimizi tanıyalı daha bir ay zor olmuştur, benim için neden bu kadar uğraşa giresiniz ki?" Hyunjin bakışlarını masada dolaştırdı. "Hem.. asıl hedefinizin Jeongin olduğunu sanıyordum." Elindeki kadehi dudaklarına götürmeden önce gözlerini adaminkilere sabitledi.

obsession ' hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin