sekiz

1K 156 106
                                    

Yemeğin ertesi günü kafede ölüm sessizliği vardı. Jeongin okuluyla ilgili bir projesi olduğunu söyleyip gelmemişti. Jisung'un her zamanki geveze halinden eser yoktu ve Felix Hyunjin'den kaçmak için elinden geleni yapıyordu. Hyunjin'in de bu durumdan şikayetçi olduğu söylenemezdi: Şu an konuşmak istediği en son kişilerden biri Felix'ti.

Bir önceki gece yaşanan yemek hızlıca bitmişti. Jeongin midesinin bulandığını söyleyip erkenden kalkmak istemişti ve masadaki herkes çocuğun durumunu bildiğinden -Chan da dahil olmak üzere- karşı çıkmamışlardı.

Kafenin durgun olduğu saatlerdi, mekan iki kişi hariç tamamen boştu. Kafenin huzurlu atmosferi kapının açıldığını belirten çan sesiyle bozuldu. Hyunjin müşteriyi karşılamak için başını kaldırdı ve gördüğü adamla kaşlarını çattı, dün gecenin ardından Chan'dan uzakta biraz zamandan başka bir şey istemiyordu.

"Hyung." Felix kendinden beklenmeyecek bir monotonlukla konuştu, sesinde saşkınlığa dair bir iz yoktu. Zaten hiçbirinin Chan'ın olmadık zamanlardaki ziyaretlerine şaşıracak hali kalmamıştı.

"Felix." Chan da Felix'i karşıladı, gözleri Jisung'u buldu. Jisung'un kafası öylesine dağınıktı ki adamın geldiğini bile farketmemişti, dalmış bir şekilde üçünün arkasında bulunduğu tezgahın mermerini inceliyordu. Chan kaşlarını çattı ve çocuğun gözlerinin önünde parmağını şıklattı "Jisung."

Jisung şaşkınca adama döndü "Hyung?" Chan bir süre çocuğun yüzünü inceledi. "Düşünceli görünüyorsun." Jisung başını iki yana salladı. "Yalnızca dalmışım." Chan çocuğun yüzüne bakmaya devam etti ve dudağının kenarıyla güldü, onları izleyen Hyunjin'e doğru döndü. "Görüyorsun ya Hyunjin, Jisung her zaman kötü bir yalancı olmuştur." Hyunjin bir süre cevap vermeden gözlerini Chan ve Jisung arasında gezdirdi.

"Jeongin burada değil." Chan başını salladı "Görebiliyorum, dün geceden sonra sizden uzak kalmak isteyeceğini tahmin etmiştim. Jisung güvenini epeyce sarsmış olmalı. Kim bilir şimdi ne haldedir, değil mi?" Kafasını tekrar Jisung'a çevirirken konuştu. Jisung konuşmak için dudaklarını araladı ama sonrasında vazgeçti.

Benim suçum değil, bilerek o sözleri söylemezdim. Seçme hakkım olsaydı ona o evden kaçmasını söylerdim.

Chan tezgah ile bitişik sandalyelerden birine, tam Hyunjin'in önüne oturdu. Hyunjin kaşlarını kaldırarak adama baktı "Ne?" Chan güldü. "Siparişleri böyle mi alıyorsun?" Hyunjin derin bir nefes verdi, beline bağlı önlükten not defterini çıkarttı. "Siparişiniz?" Chan gülümsedi, Felix'e doğru döndü ve kafası ile bir işaret verdi. Felix Jisung'u da kolundan tutarken onunla birlikte mutfağa doğru ilerledi. Hyunjin bunu fazla sorgulamadı.

"Jeongin oldukça üzgün olmalı." Chan elini çenesine koyarken konuştu. Hyunjin de omuzlarını silkti, adama bakmak yerine önündeki mutfak masrafları faturalarını inceliyordu. "Hep böyle mi olacaksın?" Chan ona ilgisini göstermeyen çocuğa doğru konuştu.  "Seninle konuşmayı sevmiyorum." Hyunjin soğukça yanıtladı

Chan arkaya doğru yaslandı ve güldü. "Oh, endişelenme onun farkındayım zaten. Sorum bana karşı soğuk olup olmaman değildi." Hyunjin kaşlarını kaldırdı "Neydi o zaman?"

"Hayatın boyunca burada çalışmaya devam mı edeceksin? Ne zaman gelsem buradasın, tam gün çalışıyorsun. Ayrıca yalnızca barista işleri ile değil üst düzey görevlilerin ilgilenmesi gereken sorunlarla da ilgileniyorsun. Jeongin'e göz kulak olman da artısı. Hayatın boyunca Bay Yang için mi çalışacaksın?" Hyunjin tekrar faturalara dönmeden önce adama alayla baktı. "Sen de hep böyle insanların hayatına burnunu sokacak mısın?" Chan güldü

obsession ' hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin