on

881 145 147
                                    

tw: şiddet

"Son günlerde durgunsun?"

Changbin sorgularcasına konuştu, Felix yanında yatan adama silikçe gülümsedi. "Bilmem." Gözlerini tekrar çarşaflara çevirdi, Changbin'e doğru yan bir şekilde yatıyordu ama aralarında neredeyse bir kişinin daha sığabileceği kadar mesafe vardı.

"Bu halini sevmiyorum." Changbin hafifçe doğrulup sırtını yatağın başlığına dayadı, komodinin üzerindeki sigarasını eline aldı. "Üzgünüm." Felix mırıldandı, sigara dumanı yüzünden hafifçe alnını kırıştırdı. Oldum olası sigara kokusundan nefret etmişti.

Changbin'in de bunu bildiğini biliyordu ama adamın artık bunu umursadığını sanmıyordu. Bu noktada herhangi birinin onu umursadığından emin değildi.

Changbin ona en küçük sevgi kırıntısını sunalı belki de aylar olmuştu, Chan ona karşı her zamankinden daha sertti ve Hyunjin'i tamamen kaybetmişti. Çocuk ona yalnızca tiksintiyle bakıyordu.

En yakın arkadaşı olan Jisung'a gelince de, onu çember için feda ettiği gün aralarındaki güven geri döndürülemez bir şekilde zedelenmişti. İkisi de bunun farkındaydı ama bu konu hakkında konuşmamak yaptıkları sessiz bir anlaşma gibiydi.

"Eskiden böyle değildin." Changbin Felix'in yüzüne bakmadan konuştu. Felix bakışlarını ona bakmayan adama çıkardı. "Ne?" Changbin sigarasının ucundaki külü yere atarken omuzlarını silkti.

"Ne olursa olsun gülümserdin, günüm kötü geçtiğinde bile beni neşelendirmek için bir yol bulurdun. Şimdi yüzüne bile bakasım gelmiyor."

Felix cevaplamak için ağzını açtı ama ne diyeceğini bilemedi. Yalnızca yorgun hissediyordu. Sevdiği adamın sözlerine alınacak hali kalmamıştı. Vücudundaki yaraları tedavi edesi gelmiyordu, Chan'ın ona verdiği ilaçları kullanmayı bırakalı da çok olmuştu.

Her zamanki gülümsemesini yüzüne takmak istemiyordu, sevgi için kıvranan ruhunu doyurası gelmiyordu.

Hiç olmadığı kadar yalnız bırakılmıştı ve çabalamaktan da yorulmaya başlamıştı.

Changbin bakışlarını ona ruhsuzca bakan çocuğa çevirdi;

"Ne oldu sana?"

"Benim söz dinleyen oğluma ne oldu?"

"Baba-" Felix ağzını açtığı anda yanağına inen tokat ile arkaya doğru sendeledi, dengesini kaybedip beton zemine düştü.

"Benim lafımdan çıkmayan oğluma ne oldu Felix?" Felix kanayan avuçlarını yere bastırarak zorla yerden kalktı. Beyaz zeminde silik kan izleri oluşmuştu.

"O kadının mezarına gidilmeyecek demedim mi ben sana?" Felix cevap vermeden bir sonraki darbeyi bekledi, konuştuğunda işlerin daha kötü hale geldiğini bilecek kadar çok görmüştü bu senaryoyu.

Saçlarında hissettiği ellerle gözlerini şokla açtı, babasının yüzü şimdi dibindeydi ve uzaklaşmaması için saçlarını sıkıca kavrıyordu. "Ne söyledim ben sana Felix?" Felix kafa derisindeki baskıdan dolayı çığlık atmak istedi, canı ölesiye yanıyordu.

obsession ' hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin