~27~

725 32 3
                                    

Yine ben!Sınav haftası başlıyor bu hafta. Bu da demek oluyor ki son birkaç ay yine yazamayaxağım. Belki en fazla iki bölümcük daha sonrasında yazmaya çalışırım. İyi okumalar.
Oğuzhan bana hala baskı uyguluyor ve numarıcıktan sevgili olmamızı rica(!) ediyordu.
"Hadi be Sedef! Evet desen ne olur sanki? Çekindiğin biri mi var yoksa?" dedi sorgulayıcı bir şekilde beni süzerken. Kendimi baskı altında hissettiğimden kekelemekten korkuyordum.
"Hayır be yok öyle bir şey. Sadece..."
Sadece ne dercesine alaylı bir bakış attı. Kaşlarımı çattım ve dudaklarımı yukarı kaldırıp inkar etme pozisyonuna geçerek "Sadece şey işte canım. Herkesin hayatına kimse karışamaz." dedim.Bana kaşlarını çatarak baktı. Ve ardından ekşi birşey yemişçesine yüzünü buruşturdu. Sonrasında yüzünü bir piç gülümsemesi kapladı ve iç çektikten sonra "Biliyidim böyle olucağını."dedi Tab3'ün muhteşem reklamından alıntı yaparak. Ben de en ilk suratımı ekşi bir şey yemişçesine buruşturdum.  Fakat lakin ki kendimi gülmemek için sıkıyor ve yanağımı dişliyordum. Oğuzhan'da bana yandan yandan sırıtarak bakış atarken daha fazla dayanamadım ve domuz gibi sesler çıkararak gülmeye başladım.
"Iy! O nasıl ses öyle kızım? İçinde ne besliyorsun sen? Bilseydim hiç espri falan yapmazdım. Şöyle süper mizah yeteneğim var senin yüzünden yapmaya korkuyor insan." dedi.  Gözlerimi kıstım ve tripkar bir şekilde kollarımı göğsümde kavuşturdum. Oğuzhan'da ardından dirseğiyle beni dürtükledi alayla tebessüm ederken.
********
Cenk'ten...
Yengem yine döktürmüştü ve kendimi yemek yemekten bir türlü alamıyordum. Sedef denen sümüklü yokken canım da sıkılmıyor değildi hani. Açıkçası izdivaç programlarını izlemekten de fena halde  sıkılmıştım da. Meyve soyup yemekten de ellerim nasır tutmuştu ayrıca. İç çektim ve kanalları geçmeye başladım.  Artık izdivaç programları da gözümdeki tüm cazibesini yitirmişti. 90-60-90'lık genç kızların bu programlarda ne işi vardı? Öyle güzel kızları evde bırakan erkeklerin aklına edeyim. Sedef'e bunu sorduğum zaman bana şöyle yandan bir bakış atmış, ardından da bir sır verircesine "Ordaki çoğu genç kızın yolu yol değil..." demişti. Anlamadığımı farkedince de elini anlına vurmuştu ve ardından sağ elini havaya kaldırıp parmaklarını içeri doğru katlayıp avcunu havaya doğru korna çalar gibi indirip kaldırmıştı. O günden beri izdivaç programlarına olan ilgimi de kaybetmiştim işte. Can sıkıntısıyla evde dolanırken ev telefonu çaldı. Koşup açtım ve bir yandan da göbeğimi kaşımaya başladım.
"Alo? Kimsin?" dedim  karşıdaki sesin kız olmasını umut ederek.
"Ben Anıl sen kimsin?" dedi sorgulayıcı bir ses. Dudaklarımı büzüştürdüm ve"Vaay beni tanımadın ha dostum?" dedim.
"Ah hatırladım kusura bakma Cenk. Nasılsın?" dedi.
"Eh işte sıkılıyorum biraz. Sen neden aradın?" dedim merakla.
"Sedef'in telefonu kapalıydı da o yüzden evi de bir arayım dedim." dedi.
"Ya... Sen ne yapacan ki Sedef'i?" diye sordum. Bu sarı kafalı çocuk Sedef'in her neyi idi bilmiyordum fakat yavşak gibi bir hali vardı. Bu yüzden kanım ısınmıştı bu çocuğa.
"Hiç öylesine aradım. Ders çalışmak isterse diye aradım."dedi.Hmm dedim kendi kendime.
"Bırak o mankafanın kafasına hiçbir şey girmez." dedim.
"Aslında zeki bir kızdır. Hakkını yiyemeyiz."diye savunmaya geçince güldüm.
"Matematikle arası asla iyi olamadı. Eğer matematik çalıştırıyorsan yol yakınken vazgeç."dedim.
"Matematiğe ilgi göstermiyor  anlamıyormuşçasına." diyince benim devreler koptu ve onu dinlemek yerine "anlamıyormuşçasına " kelimesine takılı kaldım. Almanyada pek Türkçe konuşmazdım. Zaten annem Almandı ve babamı da nadiren görebiliyordum işi yüzünden. Bana öğretilen kuralları kafamda kurcaladım.
-yor şimdiki zaman eki. -Mış  geçmiş zaman eki ve çasına da... hay sıçayım böyle işe bir de Almancaya zor diye laf ederler. 
"Peki Anıl boşver şimdi Sedef'in matematiğini oğlum. Derim ki benim canım çok sıkılıyor bi ara buluşup erkek erkeğe konuşalım. Ne dersin dostum?" dedim.Belki kardeşi İdil'de gelirdi.
"Neden olmasın?" dedi tebessüm ettiğini hissedebiliyordum. Ve şu an çişimin geldiğini de. Aceleyle telefonu kapattım ve tuvalete koştum. Bu Anıl'a öğretecek birkaç şeyim vardı. Şey kelimesi fesat bir anlam taşıyor sanırım. Tam da tuvaletteyken aklınıza fesatça şeyler gelebilirdi. Fakat o şey öyle şey değildi. Bu şey nasıl Sedef'in istediği türden erkek olabileceği ile ilgiliydi.
*******
Rica ediyorum yb ne z man gibi sorular sormayın. Düzenli olarak yazılmıyor ki canım.. Hikayeyle ilgili yorum atıverin. Öpüyorum hoşçakalın.
-Betül

Ben Senle Ne Yapacağım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin