~26~

856 30 6
                                    

Heyo! Ben geldim! Sosyal medya ile ilişkilerimi kopardığımdan kendimi ilkel insanlar gibi hissediyorum. Neyse yeni bölümü öylesine yazıyorum. İyi okumalar.
"Öz...özü....r.. yapamayacağım bunu!Daha önce hiç bi kızdan özür dilemedim ben! Özellikle herkesin ortasında!" Kötü kötü sırıttım. Oğuzhan'a şu anda kantinin ortasında benden özür dilettiriyordum.O gün sarhoş olduğundan tam olarak ne yaptığını hatırlayamasa da çok büyük bir öküzlük yapıp beni kızdırdığını biliyordu. Koray denen çocuğun kendisinin aklını çeldiğini iddia ediyordu. Zaten kapıyı üstümüze kapatan da oymuş. Nedenini sorduğumda Anıl yüzünden olduğuna dair bir şeyler geveliyor ve aralarındaki husumetin ne olduğunu sorduğumdaysa kız kısmısı böyle şeye karışmaz bakışları atıyordu. Ve son birkaç gündür peşimde kuyruk gibi dolanıp benden af diliyordu. Fakat lakin kabul etmiyordum. Nedeni sinirimin geçmemiş olması filan değildi. Sadece insanlarla uğraşmak ve onları süründürmekten zevk alıyordum.
"O zaman bir ilki gerçekleştir ve bir kızdan özürdile!" diye çemkirdim.
"Başka birşey dile ama bu kesinlikle olmaz." dedi başını kararla olumsuz anlamda sallarken. O an yüzümde piçimsi bir sırıtış belirdi. En azından ben öyle hissettim. Piçimsi değilse de nuri alço bakışı atmış da olabilirdim. Ayarlayamıyordum şu bakış atma işini.
"O halde..." dedim ve sağ elimi düşünceli bir biçimde çeneme dayadım. Halbuki planım çoktan kafamda hazırdı.
"Yere çök ve 'Beni bağışla Yüce Sezar' diye ayağıma kapan." dedim. Oğuzhan ağzı açık bir şekilde bir süre bana baktı ve ardından aşağılayıcı bir bakış attı.
"Hayal gücün çok genişmiş doğrusu Sedef. Onurum kirlense de en azından kıyafetlerim temiz kalacak." Oğuzhan'a türlü çeşit işkenceler uyguladığımı da belirtmeliyim. Hergün kıyafetlerini kirletirirdim. Örneğin kantindeysem üstüne ketçap sıkar, dışarıdaysak çamurlu bir yerde yürüdüğü anı bekler ve çelme takardım. Ya da su balonu alıp içini su ve kumla doldurarak üstüne atıp olay yerinden sıvışırdım. Eh hal böyle olunca Oğuzhan okula sivil gelmek zorunda kalırdı ve bu yüzden de disiplinlik olurdu. Bazen de çantasını herhangi sınıfın çöpüne atardım ve sınıf sınıf aramak zorunda kalırdı. Tabi bana ne bir şey diyebiliyor ne de beni şikayet edebiliyordu. Yaptığı tek şey öldürücü bakışlar atmaktı. Oğuzhan yere çökmeden önce"Herkes buraya baksın!" diye kantin halkına seslendi. Ne yapıyordu bu çocuk?.Ondan bunu istememiştim ki.
"Ben bir eşeklik yaptım ve şu gördüğünüz kızdan..." bana.hem tiksinircesine hem de pişman olmuşçasına bakıyordu." Af diliyorum." Kollarımı göğsümde kovuşturdum. Ve havalı bir şekilde kaşlarımı havaya kaldırdım. O da dudağının yarısını yukarı kıvararak güldü. Ve yere eğilip dizlerinin üzerine oturdu. Sonra ayaklarıma kapandı.
"Senden af diliyorum Yüce Sezar! Bu eşeği bağışla ve artık ona işkence etmekten vazgeç! Saygılarımla..." Etraftaki gülüşme seslerine aldırmadan yere eğilip elimi uzattım. Başını kaldırdı ve koyu kahve rengi gözleriyle "Affettin mi?" dercesine baktı bana. Başımı salladım ve o da sırıtıp elimi tutarak ayağa kalktı. Ellerini birbirine vurarak temizledikten sonra"O gün her ne yaptıysam çok üzgünüm gerçekten. Beni affetmene gerçekten sevindim." dedi.
Cıkladım ve gülerek " Beni affet dedin üzgünüm dedin ama bir türlü düzgünce özür dilerim diyemedin." dedim. Onun da sırıtması yüzünde yayılırken ellerini benlik bir şey yok dercesine öne doğru açtı ve "Prensibim böyle kusura bakma artık." dedi. Kafamı salladım ve tam o sırada biri "Oğuzhan!"diye seslendi. İkimizde kafamızı o yöne çevirdik. Bir tane uzun, esmer bir çocuk elindeki telefonu sallayarak Oğuzhan'a gösteriyordu. En ilk ne olduğunu anlayamasak da dikkatli baktığımızda Oğuzhan'ın ayaklarıma kapandığı anın fotoğrafı olduğunu gördüm. Ve ellerimi şaşkınca ağzıma kapatırken bir yandan da gülüyordum. Çünkü bu fotoğraf bir twitter fenomeninin sonu olabilirdi. Oğuzhan'da bunun farkında olacaktı ki çocuğu kantinin ortasında kovalamaya başlamıştı bile.
*******************
"Sedef!" diye bağırdı Oğuzhan. Elimdeki sıcak çikolatayı dökmemek için uğraş verdim ve "Ne var be!?" diye çemkirdim. Bu lafı kasıtlı olarak söylemiyordum bu bir refleks gibi bir şeydi. Panik, korku, öfke vb. her an tepkimi ne var be diyerek ortaya koyuyordum.
"Senin yüzünden twitter fenomenliğim bitebilir!" diye söylendi hırsla ayağını sallayıp dururken. Öğle yemeğinin ortalarındaydık ve ben tek başıma bir masada otururken Oğuz ise b şımda dikiliyordu. Boyu da uzun olduğundan rahatsız oldum ve havalı bir biçimde oturmasını işaret ettim. O da dünden razıymış gibi hemen oturdu.
"Sen 12. sınıfsın git ders çalış bırak bu işleri bunlar karın doyurmaz." dedim mantığımı konuşturarak.
"Zaten çalışıyorum kızım çalışmadığımı nereden biliyorsun?" dedi. Aşağılayıcı bir şekilde onu süzdüm ve Nur Yerlitaş bakışları atarak "Pek belli etmiyorsun da. Eh ne derler gerçi diploma cahilliği alsa da varsa hamurunda eşeklik baki kalır." İç sesim arkadan bana Thug life efekti vermiş, güneş gözlüklerimi.ve pipomu 'büyüksün abla iyi laf koydun' diyerek uzatmış altın zincir kolyeyi de gurur dolu bakışlarıyla bana takmıştı. Fakat lakin gerçek hayat böyle değildi. Oğuzhan dudaklarını memnuniyetsizce yukarı kıvırmış, kollarını da göğsünde kavuşturmuş "İyi değil bu kız gitmeyeyim üstüne." bakışları atıyordu. Ciddiyetle öksürdüm ve ellerimi birbirine dolayıp masaya yaslandım.
"Valla Oğuzhancım açıkçası..." bizde ortam böyle. diye tamamladı iç sesim. İç sesimi git ordan bize iki çay kap da gel diyerek uzaklaştırırken cümlemi tamamladım. "... umrumda değil." dedim ve sandalyeye yaslandım. Oğuzhan iç çekti ve
"Neyin var diyeceğim de gayet normal Sedef gibi davranıyorsun. O yüzden umursamamaya çalışacağım. Neyse kalkayım o halde." dedi ve ayağa kalktı. Sonra aniden geri oturdu. Tepkisiz görünmeye çalışarak onu izledim.
"Aslında ven sana şey diyecektim..."
Kafamı ne var dercesine sağa doğru eğdim. Yutkundu. Ve sevimli olduğunu sandığı sevimlilikten çık uzak olan gülümsemesini takındı suratına.
"Eğer sevgilimmiş gibi yaparsan bu fotoğraf asıl anlamını yitirir. Ha nedersin?" Ellerimi çeneme dayadım ve"Bir düşüneyim... Hayır!" dedim. Yalvarırcasına baktı.
"Lütfen Sedef ne olur!" diye yalvardı.
"Ne olmuş bi kızın ayağına kapandıysan? Özür dilemek suç mu bi kızdan niye uzattın bu kadar?" dedim feminist tarafımı konuşturarak.
"Şey.. baksan iyi olur." dedi ve telefonunu bana uzattı. "Bakalım bari. "diye söylendim ve telefonu elime aldım.
"Erkek adam dediğin özür dilemez diletir." yazan bi tweeti vardı. Kaşlarımı hayretle yukarı kaldırdım ve "Ahaha gerizekalı... senin gibi ahmaklar için burada bir yerde gönderiyi silme tuşu olması lazım. " dedim ve gülmeye devam ettim. Gözlerini devirdi ve"Bunun gibi sayısız tweet attım ve bu özelliğim ile nam saldım bayan ukala. Ayrıca çıktan ekran resmi alınmıştır yeri geldiğinde de şaak diye yüzüme vuracaklardır!" dedi. Moron gibi bakmaya başladım. Ve"Dediğim gibi umrumda değil." diye ekledim başka yere bakıp aldırmadığımı belli ederken. Kaşlarını küçük Emrah gibi çattı. Hayır anlamında salladım. Ama pes etmeyeceğini ikimizde biliyorduk.
**************
1.5 saattir yazıyorum ve buna rağmen kısa olmuş olabilir. İmla hatalarını görmezden geliyor ve yorum yapıyoruz. Ayrıca ailemize yeni gelen arkadaşları selamlıyorum. Ve acaba kendim ze bir isim mi versek? solucanist meran kötü çocuklar gibi? Fikirlerinizi yoruma atabilirsiniz. Öpüyorum çok sağlıcakla kalın.
-Betül'den sevgiler.

Ben Senle Ne Yapacağım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin