III. SONE// Celladınla Anlaşmak

2K 185 93
                                    

Merhaba!

Bu selamım, gökyüzünde güneş ne kadar ihtişamlı doğarsa doğsun geceyi sevip geceyi özleyenlere!

Geçmiş olsun dileklerini ileten herkese bir kez daha teşekkür ediyor, iyi okumalar diliyorum!

Bölüm şarkısı: Candan Erçetin- Kırık Kalpler Durağı


Aynaya bak da şunu gördüğün yüze söyle:
Sıra gelmiştir artık bir yaze yüz yapmana,
Güzelliğini hemen yenilemezsen şöyle,
Yeryüzü yoksun kalır, lanetlenir bir ana.
Hiçbir güzel var mı ki el sürülmemiş rahmi
Senin sürdüğün çiftin ekinini tepecek?
Sırf kendini sevmenin mezarını ister mi,
Geleceği ahmakça durdurur mu bir erkek?
Sen annenin aynası olmuşsun da o sende
Bulmuştur gençliğinin güzelim baharını;
Kendi dinç varlığınla görürsün pencerende
Kırışıklara rağmen, şu altın yıllarını.
İstersen ki varlığın unutulsun bitsin,
Bir kuru başına öl, izin de ölüp gitsin.

William SHAKESPEARE// 3. SONE



Sadakat kimedir?

Sevgiliye, aileye, dosta, düşmana... Kimin içindir?

İnsana özgü müdür mesela. Bir bitkinin su verdiğin için büyümesi sadakat göstergesi midir yoksa insanın iyi olan her şeyden kendine pay çıkarması mıdır? Karnını doyurduğun, tüylerini taradığın bir köpeğin seni görünce unutmaması sadakat midir?

İnsan sadık mıdır?

Benim bu konuda bir fikrim var. Fikir diyerek genellediğim, günlere sığdıramadığım yaşanmışlığım var aslında.

Sadakat ne sevgiliyedir ne aileye. Sadakat, insanın kendisinedir. Bir ideolojiye körü körüne bağlanıp 'sadakat' diyerek bunu yumuşatamazsınız. Taassup tam bu noktada varlığını belli eder. Bir gün vazgeçme ihtimalinizin olduğu hiçbir canlıya sadakat duyamazsınız. Karşınızda bulunan insan ihanet ederse vazgeçersiniz, suladığınız çiçek solarsa vazgeçersiniz, beslediğiniz köpek sizi bir gün ısırırsa vazgeçersiniz. İkinizden biri ölürse, vazgeçersiniz.

Vazgeçmek de bir erdemdir derler ama bence vazgeçmek bir erdemden fazlasıdır. Vazgeçmek,hayatta kendinizi en çok sevdiğiniz andır. Sevginizin pik noktasıdır.

İşte tam da bu yüzden sadakat sadece kendine duyduğun bağlılıktır.

Yataktan çıkmadan aynadaki görüntüme baktım.

"Kimse sadık değil, sen hiç değilsin" diye fısıldadım. Bu yüzdendir ki kimsenin sadakatini sorgulamam.

Aynaya baktığımda sadakatini kaybetmiş, yorgun bir savaşçıdan başka bir şey görmüyordum. Yorgundum. Mental olarak hiç dinlenemediğim gibi fiziksel olarak da dinlenebilen biri değildim.

Sabahları enerjik uyanabilen var mıydı?

"Güüüünaaydıın!"

Elbette vardı, mesela Zuhal.

Odanın kapısına ritmik bir şekilde vurmaya başladı. "Şefin kahvaltı menüsünü sayıyorum efendim. Taze sebzelerle yapılmış soğansız menemen, patates kızartması ve serpme-"

Yüzümü görmeyeceğini bildiğim halde yanaklarımı şişirdim. Gülerek seslendim. "Giyiniyorum, bir dakika bekle ve içeri gel lütfen. Bağırma."

66. SoneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin