3

1.8K 146 200
                                    

"Manuel, o ölürse kendi kafana sık Manuel." Manuel, benim kendimi sere serpe attığım koltuğun karşısındaki tekli koltukta, bir elini çenesinin altına koymuş bacak bacak üstüne atmış öfkeyle bana bakıyordu. "Sen niye burada oturuyorsun git doktorların başında dur."

"Azra, bir sus artık." Bize mi dedi o? Ağzını yırtarım onun. Sakin ol şampiyon bana bırak.

"Bana bak senin ağzını yırtarım. Benimle doğru konuş Azra Sagun'um ben. Kimse benimle böyle konuşamaz." Aaa bak  Manuel nasıl korktu. Tir tir titriyor karşında. İç ses seni döverim, beni gaza getiren sensin. Bağırmak istemiştim ama sesim çok sakin çıktı. Ve ayrıca uykum gelmişti. " Bana ne verdiniz siz, uykum geldi. "

" Sakinleştirici. Şimdiye kadar uyuman gerekiyordu ama sen ha bire konuşuyorsun."

"Bana sordunuz mu uyumak istiyor musun diye?" Sesim sonlara doğru iyice kısılmıştı. Uyuma sakın. Bunlar bizi burada keserler. Kime diyorum ben. Arıza uyuma. İç sesimin ikazlarını daha fazla dinlemeyip kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.

💣

Yumuşaklık. Başımın altında hissettiğim şey fazla yumuşaktı. Ve ben bu kadar yumuşak bir şeyin üzerinde uyuyamazdım.  Tek derdimiz yumuşaklık olsun. Kalk artık. Senin kapatma düğmen falan yok mu ya? Salak salak konuşma Arıza. Oflayarak gözlerimi açtım. Kenarında desenli çıkıntıları olan beyaz bir tavanla karşılaştım. Aaa ne kadar ilginç. Acaba o çıkıntılara ne ad veriliyor? Bu mu tek derdin? Bir de yastık var, daha sert bir yastık istiyorum. Yok ben senin bu vurdumduymazlığınla  baş edemem ne halin varsa gör. İç sesimi bezdirmenin keyfiyle kocaman sırıttım.

"Neye gülüyorsun?" Bir erkek sesiyle gözlerim kocaman açıldı. Başımı sesin sahibine çevirdim. 1 metre kadar ilerideki yatakta kolunda taklı serumla ve göğsüne bağlı olan kabloların içerisinde koyu kahve gözlerini gözlerime dikmiş gülümseyerek bana bakan Mattia'yı görünce olduğum yerde doğrulmak istedim. Ama omzumdaki yaranın verdiği acıyla başımı o çok rahatsız olan yumuşak yastığa geri bıraktım. Gözlerimi tekrar Mattia'ya diktim. "Dikkat etsene dikişlerin patlayacak."

"Sen ölmedin mi?" Sorduğum soruya Mattia küçük bir kahkaha attı.

"Seni hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim. Maalesef ölmedim," dedi gülerek.

"Ya yok öyle demek istemedim. Aman neyse. O Manuel nerede? Onun canına okuyacağım. Bana zorla iğne yaptılar."

"Bilmem gelir herhalde birazdan. Sen iğneden falan mı korkuyorsun?"

Mattia'ya göz devirip bakışlarımı tavana diktim. "Yoo. İğneden korktuğum falan yok sadece gerek yoktu. Ama onlar bana zorla iğne yaptılar."

"Peki öyle olsun. Neye güldüğünü söylemedin." Hadi ona benden bahset. Emin misin? Evet. İyi sen bilirsin.

"Bende bir iç ses var. Hiç susmuyor. Ve gram vicdanı yok. Ona uysaydım seni orada terk edip giderdim. Sürekli laf sokup duruyor. Ama garip bir şekilde onu seviyorum, az önce de onu bezdirdim ona gülüyordum, " dedim sırıtarak. Ah canım ben de seni seviyorum. Delisin melisin ama iyisin. Ayrıca iltifatların için teşekkür ederim. Rica ederim.

" İç ses demek. Tuhafmış. Keşke o vicdansız iç sesine uysaymışsın şimdi bu halde olmazdın. "

Bakışlarımı ilk önce kendi vücudumda gezdirdim. Acaba sakat falan kalmıştım da farkında mı değildim? Yoo gayet de sağlamdım. Sonra da Mattia'ya baktım. "Ne varmış halimde?" diye sordum merakla. N'olsun canım. Omzundan vuruldun. Bulunduğun araba kurşunlandı. Ha bir de roketatarla karşı karşıya kaldın. Daha saymamı ister misin? Giorgio, onu unutmayalım. Te Allah'ım ya.

ARIZA'LI Azra İtalyan AbilerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin