brother advice³

336 49 2
                                    

İyi  Okumalar

-bölüm 3-

Tam olarak yarım saattir telefonuma annemden gelen 'gecikmeden evde ol, akşama ailecek yemek yiyeceğiz' mesajıyla bakışıyordum.

Niomi ne olduğunu anlamak istercesine bana bakarken zorlukla yutkundum. Ailecek kelimesi bana çok uzak geliyordu doğrusu, hafta sonları anne ve babamla oturup yemek yemek ya da kırkta yılda bir gezmeye gitmek az da olsa alışık olduğum bir şeydi ancak ailecek terimi şu an; abimin de bizimle olacağı gerçeğiydi. 

Abim her yıl gelemese de geldiği zamanlarda da bizimle çok nadir yemek yiyen, özellikle geldiği ilk gününü burada ki arkadaşları ile geçiren birisiydi. Şimdi ise ilk günden bizimle yemek yiyecekti ve bu beni şaşırtıyordu.

"Eve gitmem gerekiyor," dedim tek düze çıkan sesimle, Niomi kaşlarını çatıp "Neden?" diye sorduğunda telefonumu uzatıp ona gösterdim gelen mesajı. O da şaşırmış olacak ki kaşlarını kaldırdı ilk önce, "vay be, ailecek demek?" dediğinde sinirim bozulduğu için güldüm bu dediğine.

"Ama burada kalacağın için saatlerce film seçmiştim!" mızmızlanıp kollarını göğsünün üzerinde bağladı, onun bu haline dayanamayıp kahkaha attığımda bana arkasında kalan yastığını fırlattı. Ona sahip olduğum için gerçekten mutluydum. O tek çocuktu, benim ise tek çocuktan bir farkım yoktu. Bu yüzden onu kardeşim gibi kabul etmiştim, o da beni öyle etmişti. Ne yaparsak yapalım birlikte yapmaya çalışıyorduk hatta okul müdürüne aynı sınıfta olmak için, sınıf öğretmenimize de yan yana oturmak için yalvarmışlığımız vardı.

"Söz veriyorum en kısa sürede yine geleceğim." dedim ayağa kalkarken çantamı alıp içine telefonumu koyup sırtıma geçirdikten sonra ona dönüp sıkıca sarıldım ve yanağını öptüm. Yanakları o kadar yumuşaktı ki bazen oyun hamuru gibi oynayasım geliyordu.

Odasından çıkıp oturma odasında oturan anne ve babasına da selam verdikten sonra evden çıkarken aklımda bir sürü şey vardı düşüneceğim. Böyle durumlarda kendimi çok sıkıyordum ve stres yapmadan edemiyordum. Annemin özenle hazırlandığına şahit olmuştum günlerce, babam annem gibi yapıp beni görmezden gelmek yerine biraz da olsa dizginliyordu kendini ancak biliyordum onun da abimi ne kadar özlediğini. Kim kendisinden bütün bir yıl boyunca hatta daha uzun bir süre uzak kalan evladını özlemezdi ki?

Bisikletime atlayıp o anlık etkisiyle hıphızlı geldiğim yolları yavaşça geçtim bu sefer, oyalana oyalana geçtiğim yerlerde telefonum tam üç kez çaldı çıkarıp da bakmadım çünkü biliyordum kim olduğunu. En sonunda eve geldiğimde bisikletimi yerine bırakıp merdivenleri çıktım teker teker. Derin bir nefes alıp çaldım kapıyı. Bir kaç saniyenin ardından kapı açıldığında aile üyelerinden birisini beklerken hep fotoğraflardan ve videolardan gördüğüm bedeni görmem şaşkınlıkla bakakalmama neden oldu.

Grup arkadaşları buradaydı...

"Haru? sensin değil mi?" adının Mark olduğunu bildiğim kişi çat pat japoncasıya sorduğunda başımı sallayabildim sadece. Onların burada ne işi vardı ki?

Hayır asıl soru şuydu, annemin attığı mesajda ki 'ailecek' kelimesinin onlarla ne alakası vardı?

Yana doğru çekilip bana geçmem için yer açtığında yüzünden hiç silmediği bir gülümsemesi vardı, adımlarım içeriye doğru adımlarken duyduğum kahkaha ve konuşma sesleri tüylerimi diken diken ediyordu. İlk defa böyle bir şeyle karşı karşıya kalıyordum, abimin grup arkadaşlarından birisini kanlı canlı görmüştüm ve sanırım bu tek de olmayacaktı.

better than me°Nakamoto Yuta ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin