İyi okumalar-bölüm 2-
"Haru, biraz çabuk olur musun lütfen?"
Yine, yeni bir güne annemin bir şeyler isteyen sesiyle başlamak zulümden başka hiç bir şey değildi.
Günlerden cumartesiydi, tatil günümde bile beni rahat bırakmamaya ant içmiş annem ve onun ev halkına yağdırdığı emirlerden bıkan babam ile sözde abimin gelişi için hazırlanıyorduk.
"Abinin odasında ki süsleri getirmeyi de unutma!" dediğinde ona sadece "tamam anne" demekle yetindim.
Annemin dilinden düşüremediği, her gün bir öncekinden daha fazla hazırlık yaptığı o büyük gün sonunda gelmişti. Bugüne uyanırken bile asla yataktan çıkmak istememiştim çünkü başıma gelecekleri biliyordum ben. Şimdi ise o başıma geleceğini bildiğim şeyi yaşıyordum. Ne eksik ne fazla hem de.
Elimde ki kutuyu yere koyup hiç bir zaman girme gereği duymadığım odaya girdiğimde ciğerlerimi dolduran çamaşır suyu kokusu bir kaç kez öksürmeme neden oldu. Annem en az haftada bir kez bu odayı özellikle temizliyor, abimin staj zamanından bu yana olan bütün fotoğraflarını, istisnasız her birisini üstelik biriktiriyordu.
Girişte şöyle bir durup etrafıma baktım. Odada tek kişilik bir yatak, bir çalışma masası ve oldukça büyük bir dolap vardı. Odanın duvarları bile abimin resimleriyle doluydu ve eğer bu odaya önceden de giriyor olsaydım eminim ki onun özlemini asla çekmezdim. Duvarda asılı konser pankartı dikkatimi çektiğinde gözlerimi devirdim.
Kocaman harflerle 'Nakamoto Yuta NCT'nin biricik japon keki' yazıyordu. Bir kere onun neresi japon kekiydi ki?
Dolabın önünde duran içi süs dolu kutuyu alıp odadan çıkarken bir yandan da saati kontrol ediyordum. Gelmesine en az bir saat vardı ve benim de hemen hemen on dakikaya evden çıkmam lazımdı.
Kapının önünde yere koyduğum kutuyu da kucaklayıp hızlı hızlı merdivenleri indikten sonra masanın üzerine kutuları bırakıp anneme ve babama baktım.
"Yap dediğin her şeyi yaptım ve şimdi de etüte gidiyorum anne." yüzümde ki samimi olduğundan emin olduğum gülümsemem ile ellerimi önümde birleştirip onay istercesine baktım onlara.
Babam bana gülümseyerek başını onaylarcasına salladı. Annem ise şöyle bir göz ucuyla bana bakıp tekrar işine dönmeden önce "Ne etütüymüş bu? Öğretmenine abinin geleceğini söylemedin mi?" diye sorduğunda yüzüm düşmüştü.
"Söylemedim anne." ki zaten okulda Niomi harici kimse abimin dünyaca ünlü bir idol olduğunu bilmiyordu. "Gidiyorum o zaman?" diyerek merdivenlere yöneldim. Bana cevap vermeyişlerini onay saydım. Odamdan içinde bir kaç kıyafetim ve kitaplarım olan çantamı kaptığım gibi tekrar merdivenlerden inerken çoktan benim getirdiğim süslerin bile yerlerine asılmış olduğunu gördüm.
"Benim doğum günüm için bile bu kadar uğraşmadınız." dudaklarımı büzerek konuşup askıdan ceketimi almadan önce annemden "abin yılda bir eve geliyor, sen hep buradasın." dediğinde şaşkınlıkla baktım ona. Dalga mı geçiyordu benimle?
"Ne yani doğum günümü yılda iki kez falan mı kutluyorum ben? O da yılda bir gün!" isyanım karşısında hiç cevap alamazken ağzımın içinde homurdanıp "görüşürüz o zaman." diyerek dış kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
better than me°Nakamoto Yuta ✔
FanfictionDünyaca ünlü Nakamoto Yuta'nın kardeşi olmak benim suçum değildi, abimin artık eskisi gibi olmamasının nedeni ben değildim ve hiç kimse, bunun beni ne kadar kırdığını göremiyordu. beatrisJmn-2°Nakamoto Yuta short storry Start: 18.08.21 Finnish: 10.1...