5.bölüm

2.2K 184 36
                                    

Eve gitmeden birkaç saat önceydi. Jungkook ofisinde önünde ki belgelerle boğuşarak teker teker hepsini okuyordu. Suçlara, iftiralara, tehditlere inanamıyordu. Kaç yıllık mesleğin getirmiş olduğu tecrübeyle dışarıya soğukkanlı gözükebiliyordu.

Bizzat olay alanına gidip şahit olduğu cinayetin davası her şeyden daha çok yoruyordu onu. Cinayet şüphelisi belirlediği adam Jungkook sayesinde göz altındaydı. O adamda bir şeyler olduğunu sezmişti cinayet esnasında olay mahallisinin yakınlarında bulunmasıda bu sonucunu destekliyordu.

Kapıya tıklayan kişi gel komutunu bile beklemeden içeri girdi. Takım elbiseyle döşenmiş, parlak siyah ayakkabıları, sert yüz şekilleri olan, siyah saçları arkaya yatırılmış birisi girmişti. Benden uzak durun diye bağırıyordu sanki görünüşü.

Jungkook yapılan saygısızlıkla soğuk ses tonuyla, "odama izin almadan girmen ne büyük hadsizlik. bir açıklaman var mı?"

Adam yüzündeki itici gülümsemesiyle ayakkabılarından tok sesler çıkarak Jungkook izin vermeden masanın önünde ki tekli koltuğa oturdu.

"Niçin izin alacağım ki?"

Jungkook, alfa adamın yanında delta feromonlarını yayıp odada ki baskınlığın kime ait olduğunu gösterdi. İrislerinin bir yerlerinde yavaşça ateş gibi kırmızılıklar yayılıyordu.

"Bir başsavcının odasına giriyorsun, bundan önce de başkasının odasına giriyorsun düşün istersen niçin izin istemek zorunda kaldığını, her neyse. Siz kimsiniz ve niçin buradasınız?"

Biricik eşini ve güzeller güzeli kızını görmesini geciktiren bu itici alfaya her an hırlayıp saldırabilirdi.

Adam daha fazla uzatmadı."Bir suçlu için buradayım," dedi deltanın önünde ki dosyalara göz ucuyla bakmaya çalışırken.

Jungkook bunu farkedip normal bir şey yapıyormuş gibi önünde ki dosyaları toplayıp üst üste koydu ve en üstüne de bir kağıt yerleştirdi. "Pekala hangi dava?"

"Lee Jinyung davası," Jungkook yüzünde ki sert ifadeyi bozmayarak, "dava ile ne ilginiz var peki?" adam sorusunu cevapsız bıraktı.

"Öldürülen kişiyi bilmiyorsunuz,"adam sinirle masaya eğilerek. Jungkook, eski siyah gözleriyle karşısında alfasına yenik düşen kırmızı gözlerin derinliklerine baktı.

"Siz biliyor musunuz peki?" gözlerinin içine bakıp hipnoz yeteneğini kullanıyordu.

Amacını gerçekleştirmek bu kadar kolay olmayacaktı ama. "Lee Jinyung'un kim olduğunu biliyor musunuz?"

"Size soru soruyoruz sanıyordum," adam sinirle güldü.

"Ben de diyorum ki Lee Jinyung'u serbest bırakmazsanız biricik ailenize yanlışlıkla bir şeyler olabilir."

Jungkook yeşile dönen gözleriyle burnundan sinirle solumaya başladı. "Beni tehdit mi ediyorsun?"

"Tehdit, uyarı ne anlarsan." geldiğinden beri gülen adam, deltanın bu hallerinden zevk alırmış gibiydi.

Jungkook'un içinde ki delta dışarı çıkmaya istermişcesine çırpınıyordu. Sinirlenince ortaya çıkan ekşi kokusu adamı da yavaşça kontrol altına alıyordu. Jungkook iki eliyle masaya sertçe vurup ayağa kalktı ve masanın üzerinden artık gülmeyen adamın üzerine eğildi.

"İster mafya ister cumhurbaşkanı ister dünyanın sahibi ol. Ama benim aileme bir adım at, işte o zaman seni de o kardeşini de yerin dibine sokarım."

Jungkook dahi bir adamdı. Karşısında ki adamın bebeklik dönemine kadar araştırmıştı. Suçluyla bağlantısı olanlara böyle davranırdı ve hiç bir araştırması boşa gitmezdi.

for her | jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin