uzuun bir zaman sonra tekrar merhabalar!!! en sonda açıklamamı yaptım dilek ve şikayetleriniz için oraya yönelebilirsiniz,, +50 oy ve +50 yorum sınır olarak koyuyorum. sebebi ise sınavlarımın yaklaşması, sınavlar bitince oy geçilirse hemencik yeni bölüm karşınızda olur. isterseniz beni takip de edebilirsiniz böylelikle bölümler hakkında fikriniz olur.
neyyse daha fazla uzatmadan sizi bölüme alayım, iyi okumalar! 💜
&&&
Saf üzüntü mü yoksa mutluluğunun arkasında saklanan, kendini hiç unutturmayan üzüntü mü?
Jungkook hep bu ikilinin arasında kalmıştı. Sorun yarıştırmak gibi olmasın ama çok şey yaşamıştı, ki bu da kendini üstün göstermiyordu tabii ki. Bu düşünceyle pes etmemiş, kimseyi küçümsememiş, yoluna devam etmeye çabalamıştı.
Annesi küçük yaşında onu ve babasını terk etmişti. Kimisine göre bencil bir kadındı, kimisine göre ise özgürleşmiş bir birey. Halbuki eşi ve Jungkook onu boğmuyordu ki, ama yine de kendi seçimini yapmıştı, en acı yolla. Kocasından, onun abartılı, kendisine klişe gelen aşkından ya da takıntısından kaçmıştı. Sevgiyi yanlış yorumlamıştı veya gerçekten de takıntılıydı kocası. Bilinmez.
Gerçekten saf olarak hiçbir suçu bulunmayan bir kişi vardı. Jeon Jungkook. Odasında, beyaz tüylü halısında küçük bacaklarını bağdaş yapıp oyuncaklarıyla oynarken, her zaman ki gibi babası ve annesini görmezden geliyordu. Gece kabuslarına giren ikiliyi sabahları itiyordu zihninden. Kavga, küslük, nefret, öfke nedir bilmemesi gereken bir yaştaydı ama bütün duyguları her gün, saniye saniye, yavaşça tatmıştı.
Mutluluk onun için, eğer annesi iyi günündeyse yaptığı muzlu keki yiyerek çizgi film izlemek ve Jieun ile oyunlar oynamaktı. Üzüntü, anne ve babası kendisini umursamadan tartıştığı zamandı. Hayal kırıklığı, yine ebeveynleri kendisini görmezden geldiğindeki duyguydu. Sinir, bir an olsun bunları aklından atamadığında, öfke ise malum ikilinin kendisine bağırdığı zaman ortaya çıkan duyguydu. En tehlikeli ve en önemlisi olan merak ise, anne ve babasının yaptıklarının iyi olup olmadığını düşünmesiydi.
Zaten anne varlığını var ile yok arası hisseden bir çocuk olarak annesinin gitmesi onda korku uyandırmıştı. Ne zamana kadar gidiyordu annesi? Hemen dönecek miydi? Gitmeden önce yüzüne vurulan cümleleri bile umursamamıştı, annesiydi o, gitmesindi yeter.
Gitmişti.
Babasını da götürmüştü. Haftada bir onu umursayan babasının ruhunu alıp da götürmüştü sanki. Bir baba olarak delta olmasının getirdiği kaynakla sinir krizleri geçirip kendini tutamadığında sırtını sıvazlamak yerine bakıcı tutup Jungkook ile odada tek bırakıyordu.
On yedi yaşına kadar bu sürmüştü.Jungkook yine de içindeki umudu tüketmedi, biricik arkadaşları vardı sonuçta! Kendini gülümsetmeden duramayan Hoseok, babası yerine onu koruyup kollayan Namjoon, annesi gibi dertlerini dinleyip, kendisini destekleyen Jieun vardı. Sonra aşkı bulmuştu. Tutku, arzu. sevgi, merhamet ve daha çok güzel duyguların birleşimi olan aşkı tatmıştı. Yeri geldi kötü duyguları da tatmıştı ama yine de aşk üstün gelmişti.
On yedi yaşında arkadaşlarıyla okuduğu lisenin yurduna taşındı. Aslında aklında böyle bir fikir yoktu, sevdiği çocuğun evi liseye uzak olduğu için yurtta kaldığını öğrenince o da zaten orada kalan arkadaşlarının yanına yerleşti. Liseyi biraz daha rahatlamayla ve her şeyi kenara iterek bitirdi. Jimin'e ani aşk itirafı sayesinde ikisi liseye son bir yıl kala sevgili olmuştu. İki yıllarını bitirdiler ve ani bir karar ile Amerika'ya taşındılar. Jimin'in ailesi de bu sürede çok yardımcı olmuştu, maddi durumlarının iyi olması gözlerini körertmemişti. Oğullarının başka ülkeye taşınmak istemesiyle onlar da birkaç yıl sonra işlerini Amerika'ya almıştı ve hayatları bu sakinlikle devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
for her | jikook
Fanfiction[tamamlandı] Kalp kırıklarıyla yollarını ayıran çift, kızları için mücadele ederek tekrardan bir araya gelir. 150621 010123 [omegaverse] - [mpreg] delta jungkook vita jimin #26 jikook - 25062021 #15 jikook - 25082021 #14 jikook - 27082021