4

46 7 26
                                    

(Wolfgang dinliyorum! IĞĞ WOLF IIĞĞ GANG! EY EY EY EY! Medyaya aşık olmanıza izin vra! Hadi okuyun love insanlar🎈❤️)

Bu teklifi üzerine biraz düşünmek zorunda kaldım.

-Özür dilerim. Sanırım teklifim seni biraz rahatsız etti. Dediğinde bu fırsatı kaçırmamam gerektiğini söyledi bana beynim. Hemen başımı sallayıp onayladım.

-Önemli değil. Asıl ben teşekkür ederim. Bu...sanırım benim için iyi bir teklif. Şey, rahatsızlık vermek istemem.

-Hayır benim için sorun değil. Ev bulana kadar bir süre bende misafir olabilirsin.

-Şey. Peki. Teşekkür ederim. Fazla sürmez. Gerçekten çabuk olmaya çalışacam.

-Peki. İyi anlaşalım. Yarın seni bekliyor olacağım.

-Peki. Teşekkür ederim. Gerçekten.

-Ben de teşekkür ederim. Dedemi yanıma çok çağırdım da gelmedi. Bu konuda biraz korkum vardı. Ama güvenilir bir çalışanımız olması beni sevindiriyor.

-Önemli değil. İşim bu. Sen...öğretmendin değil mi?

-Evet. İlkokul öğretmeniyim.

-Oh! İşlerimiz benziyor.

-Nasıl?

-İnsanlar yaşlandıkça çocuklara benzer. Sevimli ve inatçı.

-Evet. Dedem gerçekten de öyle. Dediği zaman telefonum çaldı. Baktım.

-Oh! Eumha arıyor. Huzurevindeki danışman arkadaşım. Alo?

-Yunhee! Hastaneye gelmelisin. Çok korkunç bir şey oldu?

-Ne oldu?

-Şey...bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama 2 yıldır ona bakıyorsun ve...Eum teyze nöbet geçirmiş.

-Ns? Diye ayağa fırladım. Chan da benimle beraber ayaklandı.

-Tamam. Hemen geliyorum. Hemen geleceğim. Dedim ve kapattım.

-Ne olmuş? Dedem iyi mi?

-Evet iyi. Seok dede iyi ama, Eum teyze nöbet geçirmiş. Ona 2 yıldır ben bakıyordum. Chan...araban yanında mı?

-Çabuk olalım. Dedi ve hemen önden ilerledi. Huzurevine girer girmez Eum teyzenin odasına gittim. Ağlıyordu. Ona kocaman sarıldım.

-Yunhee! Ben korkuyorum.

-İyi misin? Büyükanne! İyi misin?

-Zombi geldi. Dedi ve iyice sokuldu bana. 3 yaşındaki bir bebek gibi dudağını büzerek ağlıyordu. Gözümü kapatınca bir damla yaş aktı gözümden. Gerçekten çok korkmuştum. Onu sakinleştirip uyuttuktan sonra gitmeden önce Seok dedenin yanına da uğradık. Radyo dinliyordu, gözlerini kapatmıştı.

-Dede. Ben geldim.

-Ah! Siz mi geldiniz? Hoşgeldiniz! Ben de sana bir soru sormak istiyordum. Dedi bana.

-Tabi! Sorabilirsin.

-O gün benimle beraber gelen kadın zihinsel engelli mi?

-Ne-den?

-Bugün siz gittikten sonra biraz bahçeye çıkıp hava almak istedim. Bahçede toplanmış yaprakların üstünde oturuyordu. Gökyüzünü izlerken kollarını kaldırdı ve bağırmaya başladı. Önünde uyuyan bir kedi vardı ve onu çok rahatsız etti. Tuhaf bir kadın.

-Şey...bilemiyorum olabilir. Bazen kullandıkları ilaçlarla böyle tuhaflaşabiliyorlar. Alışığız.

-Peki.

-Dede. İyi geceler!

-İyi geceler. Dedi ve dedesine güzel bir öpücük verip oradan ayrıldık. Beni eve bırakınca ona baktım. O da bana baktı.

-Chan! Bu gece için gerçekten teşekkür ederim. Buna ihtiyacım vardı. Gerçekten çok minnettarım.

-Yunhee, biz artık arkadaşız. Ben her zaman bıradayım. Umarım beraber her şeyi düzeltebiliriz.

-Dedeni eve almak istiyorsun değil mi?

-Evet.

-Ben de senin için dedeni ikna etmeye çalışacağım.

-Gerçekten bunu yapabilir misin?

-Elimden gelen her şeyi deniyeceğim.

-Beni gerçekten çok çok mutlu edersin. Gerçekten dedeme bakmak istiyorum. Ona sahip çıkmak istiyorum. Bunu mümkün kılarsan beni çok mutlu edersin.

-Deneyeceğim. Dedim.

-İyi geceler. Yarın sana evin adresini atarım.

-Peki. İyi geceler. Dedim ve eve çıktım.

(Chan'ın ağzından)
Evime geçince Yunhee için bir oda hazırladım. Evi iki kişilik bir hale soktuktan sonra çocuklar için biraz ödev hazırlayıp gece çok geç saatte uyumuştum. Sabah okula gittim. İşimi bitirdikten sonra huzurevine gittim. Bahçede yaşlı bir teyze kabarık, karamel tüyleri olan bir kedi ile oynuyordu. İçeri girip dedemin yanına gittim. Resim çiziyordu.

-Dedem? Ben geldim. Chan'ını görmek istemiyor musun?

-Chan'ım. Gel hadi. Dedi. Yanına gidip oturdum. Yunhee'yi aradım. Attığım çağrıdan sonra hemen geri dönmüştü.

-Bir saniye dede. Alo! Yunhee. Dedemin yanındayım. Bize katılmak ister misin?

-Daesik kart almış. İskambil oynayabiliriz. Geliyorum. Dedi ve Daesik ile beraber geldiler. Çıkış saatine kadar iskambil oynadık. Çıkış saatine yakın Eumha'da gelmişti. Çıkış saatinde hep beraber oradan ayrıldık.

-Görüşürüz Chan! Dedi Eumha. O ve Daesik uzaklaşırken ben de Yunhee'ye döndüm. Aşkla gülümsüyordu arkadaşlarına.

-Araba sürmeyi biliyor musun?

-Ehliyet almıştım ama pek hatırladığım söylenemez.

-Bir gün pratik yaparız. Hatırlarsın. Geç hadi eşyalarını alalım.

-Dün gece toparlamıştım. Dedi. Beraber gidip evinden aldık eşyaları. Arabada bekledim. Valizlerle gelirken hemen arabadan çıkıp aldım valizleri. Beraber yerleştirdik.

-Teyzenle vedalaşmayacak mısın?

-Not bıraktım. Pek umursamaz zaten.

-Peki. Dedim ve beraber arabaya bindik. Evime geldiğimde valizleri çıkarmakta da yardımcı oldum. Bu sevimli apartman dairesinin, yani bizzat bana ait olan evin kapısını açtım. Kilidi çıkarıp kapıyı açtıktan sonra elimle Yunhee'ye içeriyi gösterdim.

-İyi anlaşalım!...

AnastasiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin