6

31 4 22
                                    

(MERO BÖLÜM İSTER DE ATMAZ MIYIM? Medya size hedaye👑🧎)

Bu söz kalbimi hızla çarptırsa da gidip kapıyı açmıştım. Karşımda market siparişlerini getiren tatlı bir amca duruyordu.

-Bir saniye. CHAN! MARKET SİPARİŞİ GELMİŞ. SEN Mİ VERDİN?

-EVEEET! GELDİM. BİR SANİYE. Dedi ve hemen geldi. Elini kuruttuğu havluyu ondan alıp mutfağa geçtim ve işe ben devam edip tabakları da masaya dizdim. Geri geldiğinde poşetleri dolaba yerleştirdik ve kahvaltı yapıp sonrasında hazırlanmaya başladık. Evden beraber çıkıp huzurevine gittik. Ben danışmanlığa gidip Eumha'nın yanına oturdum.

-Chan ile çıkıyor musunuz?

-Hayır. Bak bu konu hakkında konuşmak istemiyorum ve daha fazla sorarsan kalbini kıracağım. Bugün bu konu başladığı gibi bitsin. Dedim. Hayatımı bilmiyorlardı ve bu konuyu en azından işteyken konuşmak istemiyordum. Chan, dedesinin yanından çıktıktan sonra yüzünün kızarmış olduğunu fark ettim. Bana bakmadan ortadan kaybolmuştu. O sırada minik kedimiz Anastasia yanıma gelip miyawlamıştı. Gülüp başını okşadım ve ona biraz mama verip işime döndüm. Kör kadın yine tuhaf davranıyordu. Onu başkalarına bırakıp Eum teyzenin yanına gittim.

-Bugün nasılmış bakalım benim pamuğuum!?

-Çok iyiyim! Seni özlemiştim.

-Öyle mi? Ben de. Dedim ve ona sarılıp şakaklarına minik bir öpücük bıraktım.

-Bugün kawi ile birlikte yemek yedik.

-İnanılmaz tatlı değil mi? Onu öpmek istiyorum.

-Evet. Dedi ve minik minik alkışlayıp güldü. Biraz onunla vakit geçirdikten sonra kör büyükannenin yanına gittim.

-Pardon! Büyükanne. Bahçeye çıkmak ister misin?

-Bayan Lee'nin yanında olmalısın.

-Anlamadım?

-Bayan Lee'yi hastaneden çıkarman gerekecek.

-Hangi Lee? Dediğimde cevap vermemişti. Hemen odadan çıkıp danışman masasına gittim.

-Eumha çekil.

-Ne oldu?

-Biraz kalk. Dedim ve onu itip bilgisayardan, soyadı Lee olan tüm kadın hastalara baktım. 6 hasta vardı. Hangisini kast ettiğini bilmiyordum. Odalarının numaralarını kağıda not edip koşarak bu hastaları incelemeye başladım. Girdiğim 4.odada da büyükannnenin durumuna bakmak isterken pencereye doğru yavaşça yürüdüm. Başı önüne düşmüştü. İçimde müthiş bir titreme tutmuştu. Uyuyor muydu yoksa ölmüş müydü anlayamadım. Pencerenin önüne gelince yüzünün morardığını gördüm. Gidip daha yakından baktım. Elimi burnunun önüne koydum. Nefes almıyordu. Tam da burnunun yanında kedi tüyü vardı. Korku ile geri gidip doktoru çağırdım. Gelip onu aldılar. Aklım almıyordu. Demek ki Anastasia bu yüzden huzurevinin içindeydi. En son onun yanından dönmüş olmalıydı. Biraz midem bulanıyordu. Bunu her kaybımdan sonra yaşardım. Hocam bana izin verince eve gitmek istedim. Chan zaten bugün evdeydi. Sanırım ondan bunu rica edebilirdim.

(Chan'ın ağzından)
Babamın mezarından dönmüş annemin mezarına çiçeği bırakmış annem ile sohbet ediyordum. Gözyaşlarımı tutamamıştım. Onu çok özlüyordum. Ona çok ihtiyacım vardı. Mezarını okşarken içimde büyük bir daralma olmuştu. Dün gece rüyamda onları görünce bugün okuldan izin almıştım. Dedeme mezara gideceğimi söylediğimde, şiddetle ağlamış beni de ağlatmıştı. Bir anda telefonum çalmaya başlamıştı. Burnumu çekip gözlerimi sildikten sonra telefonu açtım.

AnastasiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin