13

19 4 34
                                    

(Uzun zamandır kitaplarıma gif koymamıştım. Şimdi koydum. Çko güzle oldu. Çünkü Chan çko güzle😇)

Şarkı bitince gözlerimi açtım. Woobin ciddileşmiş ve yola odaklanmıştı. Telefonu çalmaya başladı. Kim olduğuna bakamadan alıp kapattı ve ceketinin cebine koydu.

-Neden açmadın?

-Sırası değil. Dedi. Başımı tekrar pencereye çevirdim.

-WOOBİN! DUR! DURSANA! SAĞA ÇEK! Diye bağırdı.

-Bu kadar çabuk mu? Dedi Woobin ve pencereyi açıp el kol hareketleri yaptı.

-Ne oluyor? O kim?

-Özür dilerim. Dedi ve arabayı sağa çekti.

-Çık.

-Ne?

-Çık hadi. Dedi ve kemerimi açtı.

-Ne oluyor? Dediğimde Chan kapımı açmıştı.

-Gidelim. Dedi. Güldüm ve kapıyı kapatıp kilitledim.

-Yunhee çık hadi bunu yapması gereken ben değilim. Chan!

-Ya arabayı sürersin ya da yavşaklıktan dolayı seni şikayet ederim. Dedim. Penceremi açtı.

-Ne yapıyorsun ulan!!

-Chan takip et. Dedi ve penceremi yeniden kapatıp arabayı sürmeye başladı. Sonunda vardığımızda, sahil kenarı minik şirin bir köye girmiştik. Sahilin dibinde tüm denizi gören bir evin önünde durmuştuk. Arabaya binince arka koltuğa attığım çantamı aldım. İçinde fotoğraflar duruyordu. Telefonumu bulunca alıp teyzemi aradım.

-Ne oldu şıllık? Eve dönmüşsün. Dedi. Sesi sarhoşça değil, gayet dinç çıkıyordu. Zaten sarhoş değilken, benimle şıllık diye şakalaşırdı ama çok nadir dinç olurdu. Neredeyse 7/24 sarhoştu.

-Annemi buldum. Dediğimde konuşmamıştı.

-Önce bir kontrol etseydik! Dedi fısıltıyla Woobin.

-Gelmek istemiyor musun? Dedim. Hala cevap vermiyordu.

-Sana konum atacağım. Hesabına da geçen haftasonu para göndermiştim. İlk uçakla gel. Dedim. Sonra kapatıp konum alttım. Arabadan çıktım. Chan bana seslense de arkama bile bakmadan gidiyordum. Woobin de yanımdaydı. Tam evin ziline basacakken elimi tuttu ve beni kendisine çevirip kollarımı kavradı.

-Anne babamı bulmana yardım ettiğin için teşekkür ederim ama bizim ilişkimiz bu kadardı. Şimdi bırak beni. Dedim. Kendimi daha fazla tutamadan tekrar ağlamıştım. O da ağlıyordu çünkü. Beni biraz yaklaştırıp alnını alnıma değdirdi.

-Özür dilerim.

-Korkuyorum.

-Ben buradayım.

-Ya onlar değilse?

-Artık aramana izin vermeyeceğim.

-Ne? Diyerek yüzümü ondan uzaklaştırdım. Bana sarılmıştı.

-Kendini daha fazla yıpratmanı istemem. Bu yüzden izin vermeyeceğim. Eğer istersen senin ailen de olacağım. Olur mu? Kabul?

-Peki. Dedim ve görmese de başımı salladım. Göz yaşlarımı silip alnımın ortasına minik bir öpücük bıraktı. Sadece...sadece ama sadece benim duyacağım iki kelime fısıldamıştı bana.

-Seni seviyorum. Gülümsemiş ve onun gözlerini silmiştim. Woobin de o sırada kapıyı çalmıştı.

-Tamam yeter bu kadar. Evde devam edin. Dedi. Onu unutmamıza gülüp kapıya döndük. En önde ben vardım. Sağımda Chan, solumda da Woobin duruyordu. Ama bir adım gerimdeydiler. Chan'ın parmaklarını avucumda hissettiğimde ona baktım. Bana gülümseyip burnunu içeri çekti.

AnastasiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin