-10-

582 24 7
                                    

Gelen mesajlar beni çok ama çok mutlu ediyor.  dshjgf kurguyu bğenenler çokmuş anladığıma sevindim neyse hsrgkj -SEDA

-Seda'dan-

Oğuz'la evden çıkarken bir siyah Porshe evimin kapısına geldi. Kmin olduğunu az çok tahmin edebiliyordum. Görmezden geldim. Arabadan inen Cem'di. Anlayabilmiştim çünkü tişörtü aynıydı. 

Oğuz bana aptal aptal bakarak gülüyordu. Yanağındaki gamzeler belirginleştiçe benim için daha da çekici biri olmaya başlıyordu. Oğuz'un sözleri bir kulağımdan girip bir kulağımdan çıkıyordu. "... istemedim aslında. Hey beni dinliyor musun?" Kafamı tatlı bir şekilde hayır anlamında salladım. Bana bakarak güldü. "Çok tatlı olan bu kızın sahibi var mı?" diye sordu. Aynı tatlılıkla tekrar başımı salladım. "O zaman bir yemeğe hay..." Arkadan bir hışımla gelen tokatla savrulan Oğuz'a ağzım açık bakıyordum. Cem bağıra bağıra küfrediyordu. Caddenin ortasındaydık ve rezil olmak istemiyordum. "Kes sesini!" diye bağırdım. Ama dinleyen olmadı. Cem'e tam vuracaktım ki elimi tuttu ve yere savurdu. "Kaşarsın." diyip yanımdan ayrıldı. Oğuz ise ağzı kanlarla dolu bir şekilde bana bakıyordu. Onu kendi evime çağırdım. Ağzını falan yıkadıktan sonra her şeyi anlattım. "Her şey bu mu?" diyip dalga geçti. Ciddi olduğumu ve dalga geçilcek bir şey olmadığını söyledim. "Sen cidden bu çocuğu mu sevdin? Keşke daha erken gelseydim. Daha erken çarpsaydım sana." "Hı?" "Sana bilerek çarptım. Komşumuz olduğunu biliyordum. Ancak eve geldiğimde senle kaşılaşacağımı bilmiyordum. Bu akşam yemeğe hayır demezsin umarım?" 

-Cem'den, Çınar'dan-

Adamın yemek teklifini duyunca kendimden geçip vurup küfretmeye başladım.  İstemsiz olarak Seda'ya da 'KAŞAR' demiştim. Aslında suçsuzdu. Nasıl ya?! Suçluydu. Hem de çok. Benim neler yapabileceğimi bilmeden benden başkasıyla görüşüyordu. 

Aslında tam olarak istediğim buydu. Beni unutup mutlu olsun diye. Bana aşık olmasın diye. İşin kötü tarafı o bana değil ben ona aşık olmuştum. Beni çeken bir cazibesi , espritüelliği , zekası , egosu vardı. Evet tam bir egoluydu. Götü kalkıktı her şeyi ben bilirim havası vardı. Ama cidden biliyordu. Bilmese de iyi blöf yapıyordu. 

Kendimi ondan soğutmayı denedim aptal aptal fotoğraflarına , çirkin çıktıklarına baktım. Ancak ona olan bağlarım daha da artıyordu. Arabaya oturduğumda gelen mesajla düşüncelerimden sıyrıldım 

İsmail Bey: "Çınar nerdesin, napıyorsun, umrumda değil. Mor Bar'ın ordayım." 

Bu adamdan nefret ediyordum. 'BABAM' olurdu kendisi.Her bi bokuna beni çağırırdı. Tek oğlu benmişim gibi. Her işiyle ben ilgilenirdim. Çünkü ikizim yurtdışında okumaya gitmişti.( Bir bakıma Seda'ya yalan söylemedim.) Babamın sevdiği oğluydu ve ona laf söyletmezdi. Bana istediği kadar küfretsinler umrunda bile olmazdı.

Müziği son ses açıp bağıra bağıra dinledim. Mor Bar'ın caddesine girince sesi kapattım, oraların ağası bendim. Arabadan indim Mustafa gelip arabayı çekti. Ağır adımlarla bara girdim, Mustafa peşimden koşup o kız kimdi diye sorunca bir tane vurdum. "Tamam abi İsmail Reis aşağıda." Koşar adımlarla aşağı indim. CEM KARŞIMDA DURUYORDU.  "Selam ikiz." deyip sarıldı. Ben ise hala olayın şokunu yaşıyordum.

 -Seda'dan-

Oğuz'u eve gönderdikten sonra akşam için kıyafet seçmeye başladım.Çok abartılı giyinmeyecektim. Hatta sapsade olmayı düşünüyordum. Yırtık siyah bir kot ve siyah dantelli bir atlet. Üstüne siyah deri ceket ve yüksek topuklu siyah botlar. Saatin 10 olmasını beklerken kitap okumaya başladım. Bu aralar bayağı boşlamış hissediyordum kendimi. Kitap okurken uyuyakalıncaya kadar her şey güzeldi...

"17 cevapsız arama. HIM." diyerek içeri daldı Oğuz. "Ya çok özür dilerim seni ekmek istemedim. Ama kendimden geçtim saatin 1 olduğunun farkında bile değilim şu an. Of kahretsin ya. Her şeyi berbat ettim. Biliyorum bir daha benle görüşmek istemeyeceksin. Offff Offfff." "Hey tamam belki rezervasyon iptal olmuş olabilir ama olsun daha gece bitmedi. Git giyin gel takılırız en azından." "Bu saatte mi?" diyerek hayret içinde sordum. "Yanında ben varım Prenses." diyerek imalı bir bakış attı. Yemek için hazırladığım kombini giydim, yüzüme makyajı yapıştırdım, saçlarımı şekillendirdim ve ben ben değildim bu halde dışarı çıktık. "Kim bu gelen?" diye yukarı seslendi. Merdivenlerden inerken gülerek "Benim!" dedim. Hayrete düşmüş bir şekilde bakıyordu.

Onlar da zengindi. Arabaya bindik. Bara gidelim dediğinde pek de ses çıkarmadım ve onayladım. Mor Bar'a doğru arabayı sürmeye başladı. Valesi gelip arabayı aldı. O bu çocuktu. Ve burası Çınarla geldiğim yerdi. Ama beni tanımadı belki böylesi daha iyi olurdu.

Bara girdik herkes kendini piste atmış deliler gibi içip dans ediyorlardı. Oğuz istersen gidelim mi diye sorduğunda Çınar'la gözgöze geldik. Yanında da ikizi Cem. 

KUCUK HIRSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin