Episode 4

169 18 7
                                    

Altın üçlü kendilerini bir an da malikanenin önünde bulurken bir yandan sürüklenmeye devam ediyorlardı. Korku üçlüyü adeta ele geçirmiş gibiydi. Kim ölmekten korkmazdı ki? Belki de sevdiği herkesi kaybetmiş biri..

"Burada Lucius'u bekleyelim. Şimdi burada olur."

Ölümyiyen bunu söyledikten bir kaç dakika kadar sonra Lucius kapıdan içeri girmiş ve umursamaz bir ses tonu ile esirlere bile bakmadan konuşmuştu. Elinde bir kağıt ve tüy kalem vardı.

"Sana sıradan esirleri buraya getirmemen gerektiğini söyle- Ne?!" 

Kuzgunu gördüğüne Lucius bile şaşırmış gibiydi. Harry Potter kesinlikle beklediği bir misafir değildi. Elindeki tüy kalem ve kağıt bile yere düşmüştü. Daha geç yakalanacaklarını ya da hiç yakalanmayacaklarını düşünmüştü, Lucius.

"Sürprizimi beğendin mi?"

Lucius Malfoy'un şuan da hissettiği şeyler memnuniyetten çok uzak duygulardı. Belki korku? Gereğinden fazla endişe? Zira Potter'ın ölümü demek Lord'un hakimiyeti demekti.

"Bu nasıl oldu? Nasıl yakaladınız?!"

"Şunları zindana koyalım da öyle konuşuruz."

Lucius karşısındaki ölümyiyen sanki çok yanlış bir şey söylemiş gibi kaşlarını çatarken hemen konuşmuştu.

"Hayır, Lord'u çağırmalıyız. Potter yakalanırsa derhal onu çağırmamız gerektiğini açık açık söyledi."

Açık açık derken ki imasıyla herkes anlamıştı sadece sözlerle kalınmadığını. Voldemort akıllarına kazıyıncaya kadar herkese işkence etmiş olmalıydı.

Ron ve Hermione korku ile birbirine bakarken Harry sadece gözlemliyordu. Niye böyle bir duyguya kapılmıştı bilmiyordu ama buradan ölüsünün çıkmayacağına emindi.

Lucius karanlık işaretini ortaya çıkarıp Lord'u çağırdığında kuzgun hala daha sadece dikilmeye devam ediyordu. Ne arkadaşları gibi korku duygusu vardı ne de cesaret. Şuan da hiçbir şey hissetmiyordu. Aslında sevdiğinin katilini göreceği için her şeyden çok öfke hissetmesi gerekmez miydi?

"Bir kaç dakikaya burada olur."

O sürede Harry, Ron ve Hermione'nin elleri bağlanmış ardından da öylece beklemeye başlamışlardı. Bu an Harry'ye çok fazla şeyi hatırlatıyordu, Draco'nun öldüğü geceyi..

"Vay canına.. Hiç beklemediğim konuklar."

Bir anda malikanenin ortasında beliren Voldemort ile Harry bile irkilmişti. Son gördüğü Voldemort'la aynı kişi değildi. Bunu hissedebiliyordu. Yok ettikleri hortkuluk gücünü bir hayli etkilemiş olmalıydı ve bu Harry'ye çok büyük bir zevk veriyordu.

Aynı anda bütün ölüm yiyenler diz çökerken Harry'nin gözleri Malfoy ailesine kaymıştı. O gün parçalanmış görünen Narcissa bile hala burada oğullarını öldüren kişinin önünde eğiliyordu. Sizce de biraz garip değil miydi bu? O gün Narcissa'yı gören de oğlu için her şeyi yapabileceğini zannederdi. Buradaki herkes gibi onlarda korkak ve zavallıydılar.

"Görüşmeyeli baya oluyor, Harry. Bir yıl mı? Ah kesinlikle bir yıl. Dün tam bir yıl oldu hemde. Bir yıldır seni bekliyorum. Oysa intikamını alacağını söylemiştin."

Kuzgun sakin olmaya çalışarak etrafı incelemeye devam etti, umursamayacaktı.

"Ah sevgili yoldaşlarım, şaşkın bakışlarınızdan anladığım kadarıyla haberiniz yok. Genç Potter ve Draco birbirlerini seviyordu."

Harry bu sefer etrafa bakmak yerine şaşkınca Voldemort'a bakmayı tercih etmişti. Draco'nun onu sevdiğini hiç sanmıyordu. Ne saçmalıyordu ki bu?

SecretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin