Episode 9

128 15 3
                                    

Black Malikanesi doğan güneşin ışıkları ile aydınlanırken Draco'da bu ışıklardan kendisine düşen payı almıştı. Yüzüne vurarak onu uyandıran güneşi yok sayıp hızla yanında uyuyan kuzguna dönmüştü. Yeşil gözlerini bir perde gibi örten göz kapakları, güneşe inat kapalı kalmaya devam ederken sarışın huzurla derin bir nefes vermişti. Yıllardır hayalini kurduğu anı savaşın ortasında yaşaması şans mıydı yoksa şanssızlık mıydı tartışılırdı ancak yapabileceği bir şey yoktu. Şuan da yapabileceği tek şey, bu anı yaşayabildiği için şükretmek ve sevdiğini doyasıya öpmekti.

Draco düşüncelerini bir kenara bırakıp dirseklerinin üzerinde doğrulurken ince dudakları kuzgunun yanağını bulmuştu. Uzun soluklu busesi, burnuna dolan kokusuyla gülümsemeye dönüşürken kapanan gözlerine engel olamamıştı sarışın. İçini kaplayan huzurla geri çekilmiş ve bütün odağını yanında uyuyan kuzguna vermişti. O da en az kendisi kadar huzurlu görünüyordu. Kuzgun kesinlikle güzel bir uyku çekiyordu.

Tabii sarışın Harry'nin tam bir yıldır doğru düzgün uyuyamadığını, bu gece sevdiğinin kollarında daldığı uykunun ise son zamanlarda aldığı en huzurlu uykusu olduğunu bilmiyordu. İkiside birbiri hakkında çoğu şeyi bilmiyordu ama şuan için her şeyi bir kenara bırakmaları gerekiyordu. Hala daha içinde oldukları bir savaş vardı ve artık geri dönmeliydiler. Draco geride ailesini bırakmıştı, Harry de arkadaşlarını..

"Günaydın."

Sarışın daldığı düşüncelerden sevdiğinin sesiyle yine uzaklaşmıştı. Zümrütleri örten perdeler en sonunda güneşe karşı koymayı kesmiş ve gardlarını indirmişlerdi.

"Günaydın sevgilim."

Harry uyku sersemi de olsa duyduğu şeyle hızlanan kalbine engel olamamıştı. Dudakları her ne kadar yer çekimine meydan okusa da gözlerini kaçırıp oturur pozisyona geçmiş ve hemen yanında ki Draco'ya minik bir bakış atmıştı.

"Ne zaman uyandın?"

"En fazla beş dakika olmuştur."

Kuzgun onaylar şekilde kafasını sallamış ve bileğindeki saatine bakmıştı. Vaktin, onun normal uyanma saatlerinden bir hayli ileride olması küçük çaplı bir şoka sebep olmuştu. Harry bu kadar uyuyabilmesine şaşırmıştı açıkçası. Normalde hava aydınlanmaya başlarken anca uykuya dalar, saat en fazla dokuza yaklaşırken de uyanırdı. Şimdi ise saat on iki buçuğa geliyordu!

"Günaydın demem pekte doğru olmamış aslında, öğlen olmuş baksana!"

Draco duyduğu sitem cümlesiyle minik bir kahkaha atmış, kuzgunsa onun gülüşünü izleyerek biraz daha huzur bulmuştu. Sevdiğinin her bir detayını ezberlemek istiyordu. Onunla ilgili her şeyi bilmek istiyordu.

Sarışın derin bakışlarla kendisini izleyen kuzgunu fark ettiğinde ona dönmüş ve oda aynı derinlikle grilerini yeşillere sabitlemişti. Öyle tarifi olmayan bir andı ki kelimelere ihtiyaç duymamışlardı. İkiside günlerini bu yatakta çürütmek istesede sarışın aklına gelen şeyle derin bir nefes almıştı.

"Harry, inan bana bu mutlu tabloyu bozmak istemiyorum ancak-"

Kuzgun elini sarışının dudaklarına yerleştirip sustururken odağını grilerden çekmiş ve yanağına ufak bir buse kondurmuştu.

"Biliyorum. Bir savaş var ve biz geri dönmeliyiz. Dediğin gibi, bu sadece mutlu bir tablo. Hayat değil.."

İkili Malfoy Malikanesinin sınırlarına cisimlendiklerinde Harry fazlasıyla gergin hissediyordu. Sebebi Voldemort değildi. Draco'dan sonra Voldemort'un burada olmayacağını gayet iyi biliyordu. Kuzgunun gerginliği, Lucius Malfoy ve Narcissa Malfoy'un tepkilerinden fazlasıyla korkuyor olmasıydı.

SecretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin