022 ✓

2.3K 183 110
                                    

Okul eteğimi kırışmaması için ellerimle düzeltirken, aynada kendime bakıyor ve aptal bir ifadeyle sırıtıyordum.

Hayatımız sikilmişti ama ben Taehyung sayesinde hiç bir şey yaşanmamış gibi davranmaya başlıyordum. Oysa Chaeyoung kurtulsa bile, Lia ölmüştü. Onu fazla tanımasam bile bu es geçilebilecek bir konu değildi.

Jisoo'nun da Lisa'ya tripli olduğu aşikardı. Olanların tek suçlusunun Lisa olduğunu düşünmesi, benim bile sinirime gitmeye başlamıştı artık. Evet maçı kaybetmemiz Lisa'nın suçuydu ancak Lia zaten bizi sevmezdi, bu onun için bahaneydi.

Kendi sonunu kendisi getirmişti.

Bunu söylemek beni acımasız birisine dönüştürüyor gibi geliyordu. Ancak Lia kaşınmıştı, tüm bu olanların yaşanmamasını elbette isterdim fakat Lia kötü kalpli, kıskanç bir kızdı. Lisa'yı bahane etmeden de Chaeyoung'la uğraşabilirdi.

Kısacası, Jisoo'nun aksine Lisa'ya sırt çevirmeyecektim. Momo ve Mina'nın da farklı düşündüğünü zannetmiyordum. Biz, birbirimize destek oluyorduk. Daha fazla olay çıkarmak istemiyorduk.

Zaten Lisa'da çok mutsuzdu ve olanlardan dolayı kendini suçlu hissediyordu. Baskı altında kalmıştı ve Jungkook sürekli onunla ilgilenmişti. 

Bazen bize de ayar vermeye çalışıyordu ancak Lisa'ya olan ilgisinden dolayı onu korumaya çalıştığını düşünerek, umursamıyordum.

Ellerimi eteğimden çekerek, yukarıdan sıkıca bağladığım saçlarımın üzerine götürdüm. Tokamı iyice sıkılaştırıp aynada kendimi izlemeyi bırakarak çantamı elime aldım ve alt kata indim. Sehpanın üzerindeki telefonumu elime alıp, saate baktığımda geç kalmak üzere olduğumu fark ettim ve aceleyle evden çıktım.

Hızlı bir şekilde okula geldiğimde, bir süre duraksamış ve sertçe yutkunarak bakışlarımı etrafta dolandırmıştım. Aklıma, okula geldiğimde gördüğüm manzara ilişirken, derin bir nefes aldım ve gözlerimi bir süre kapalı tuttum.

Chaeyoung şuan iyiydi, olanları hatırlamama ve onun için endişelenmeme lüzum yoktu. Hatta en yakın zamanda bizi arayacağını da biliyordum, sadece derslerime odaklanmalıydım ve artık kafamdan bu karmaşayı atmalıydım.

Gözlerimi yavaşça aralayıp, omzumdaki çantamı sıkıca tuttum ve içeri ilerlemeye başladım. Tuhaf bir şekilde, ben adım attıkça öğrencilerin bakışları bana dönüyordu. Kaşlarımı hafif çatıp anlamsız bakışlarımı onlara iletirken, karşıma çıkan beden beni geriye ittirmiş ve sarsılmama sebep olmuştu.

Refleksle çığlık attığımda, omzumdaki çanta yere düşmüş ve bakışlarımı karşımda toplanan kişilerde gezdirmiştim. Hepsi bana öfkeli gözlerle bakıyor, intikam ateşi içinde cayır cayır yanıyor gibilerdi.

''Sen ne yüzle buraya tekrar gelebiliyorsun?''

Chaeryeong bağırarak konuştuğunda, yüzümü buruşturdum ve başımı iki yana salladım anlayamayarak. Burası benim de okulumdu, gelip gelmememe onlar karışamazdı.

''Sana dedi, duymadın mı?''

Soyeon aşağılar bakışlarını üzerimde yavaşça gezdirip, beni sinirlendirmeye başlarken, derin bir nefes aldım ve başımı hafif yana yatırıp sağ kaşımı kaldırdım. Gözlerim beraberinde kısılırken, onun gibi aşağılayıcı bir ifadeye büründüğümü biliyordum.

kitty and daddy, taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin