Lee Taemin, patronu olduğu şirketteki kendisine verilen ofisinde oturuyordu. Elindeki küçük topu karşısındaki duvara atıp tutuyor, bir yandanda şimdiki adımı için plan yapıyordu. Bu akşam Bay Lee ile tanışmak için, Kibum'un evine yemeğe gidecekti. Şimdilik her şey planladığı gibi gidiyordu. Kaleyi içten feth etmişti. Minhyuk'un oturması gereken o koltukta oturması bile kendisini tatmin ediyordu aslında. Fakat hep daha da fazlasını isteyen birisi olmuştu Taemin. Asla arkasına bakmazdı. Zamanında Minhyuk öğretmişti ona böyle olmayı.
Flashback –
"Hadi Taemin, bir dahakine o zorbalara karşılık vermek istiyorsan daha sıkı yumruk atmalısın."
"Olmuyor Minhyuk. Ben onlar kadar güçlü değilim işte."
"Onlardan daha da güçlüsün Tae, sadece korkuyorsun. İnsanlardan korkmamalısın. Bırak da onlar senden korksun."
Lisenin son senesinde Taemin'in peşine birkaç zorba takılmıştı. Kendisi sessiz sakin bir çocuk olduğu için hiçbir şey yapmıyordu. Fakat en yakın arkadaşı Minhyuk, bu olayları öğrendiği anda köpürmüştü. Okulda zaten yapışık gibi gezen ikili, şimdi hiç birbirlerinden ayrılmaz olmuşlardı. Böylece Taemin'e tekrar bulaştıklarında çocuk yanlız olmayacaktı. Fakat işler pek de Minhyuk'un düşündüğü gibi gitmedi.
Flashback Sonu –
Çalan telefonuyla yerinden kalkıp, manzarası yaşadıkları büyük şehire doğru bakan cam duvarın önüne geçti adam. Tutmayan elindeki sargı bezini biraz daha sıkılaştırdı ve munzip gülümsemesiyle telefonunu açtı.
"Eski öğrencim Kim Taehyung. Sonunda sana ulaşabildiğim için çok mutluyum."
+
Yoo Kihyun ve Lee Minhyuk cephesinde ise olaylar apayrıydı. Minhyuk'un mesajından sonra, ikili görüşmeye karar vermişti. Fakat şimdi telaştan ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Bunca zaman sonra ilk defa birbirlerini dinleme fırsatı yakalamışlardı ve ikisi de bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Fakat akıllarından geçen şeylerin birbirleriyle alakası yoktu ne yazık ki.
Minhyuk, Kihyun ile arkadaş olarak devam etmek istediğine karar vermişti. Her ne kadar onu gördüğünde kalbi hala eskisi gibi atsa da, terk edildiği zamanlarda yaşadıkları aklından çıkmıyordu. Şimdi her şeyi öğrenmişti öğrenmesine, fakat iş işten çoktan geçmişti. 'Belki de daha öncelerde öğrenseydim böyle olmazdı' diye düşündü bir an için. Ama sadece kendini kandırıyordu. Her şey aynen de böyle olurdu. Çünkü Minhyuk, her zaman Kihyun'un yanında olmak istemişti. Onunla birlikte gitmek için adeta yalvarmıştı o gün karşısındaki çocuğa. En çok da bu canını yakıyordu. Çünkü kendisi o an bile 'belki de Kihyun haklıdır?' diye düşünmüştü. Fakat Yoo Kihyun, hiçbir açıklaması olmadan gitmişti.
Öte yandan Kihyun da Minhyuk ile yeniden bir şansları olabilir mi diye düşünüyordu. Davetteki davranışı için ondan özür dileyecekti. Çünkü o gün kendini zapt edememişti. Minhyuk'un hayatına birini aldığını ve kendisini çabucak unuttuğunu öğrendiği günden beridir kendinde değildi. Ondan nefret etmek istiyordu, fakat suçu sürekli kendisinde buluyordu. Minhyuk onun neler yaşadığını bilmiyordu sonuçta. Onun kendisinden nefret etmesi gerektiğini düşünürdü çoğu zaman Kihyun. Yine de o gece kendisini tutamamıştı. Hatalarını telafi etmek için, çok geç bile olsa çabalayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who Are You, Kihyuk ✓
FanfictionYoo Kihyun, kariyeri için Lee Minhyuk'u terk etmişti. Fakat yıllar sonra Kore'ye döndüğünde, verdiği ilk konserde onu gördü. Ve ikisinin de hayatları büyük ölçüde değişti. - Kihyuk, Jookyun, 2Won - Düz yazı, Texting, Instagram Not: Hikayede başka gr...