Bölüm İki

12 5 15
                                    

Donghun cenazenin ardından hiçbir gazeteciye ve arkadaşına görünmeden kendisini eve attı. Her zaman eve girdiği gibi üzerine atlayan köpeği Dali yattığı köşesinden bile kalkmamıştı. O da hissetmişti Solar'ın artık hayatlarında olmayacağını ama Donghun ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu, sanki tüm hisleri çekilmiş gibiydi. Nefes alışı ara ara zorlanıyor ve bedeni bitkin düşüyordu.

Günlerdir uykusuz kalmak ilk kez bu denli sert çarpmıştı ona. Gözleri kanlanmıştı, ağzına tek lokma sürmediğinden iki günde fark etmiş ve kilo vermişti. Yanakları eski dolgunluğunu kaybedip içe çökmüştü. Yapılı vücudu günden güne eriyordu ve başka zaman olsa kıyameti koparacağı şeyi şimdi umursamıyordu. Sanki ruhu da çekilmişti, bakışlarının boşluğu insanları korkutuyordu. Kendisi için özenle tasarladığı evreninin tam ortasına büyük bir kara delik açılmıştı ve tüm bu hayatını acımasızca yutuyordu. Donghun'un ise müdehale etmeye mecali yoktu. Solar hep ölenle ölünmüyor küçüğüm derdi ama şimdi neden onunla ölmüş gibi hissediyordu?

Salonun ortasında yatan Dali'nin kafasını okşadı, bir tepki vermemesine de şaşırmadı. Üst kata çıkıp üzerini değiştirdi ve kendisini yatağına attı. Bir süre işleri Sehyoon'un üzerine yıkacaktı, bugünlerde kimse uğraşı değildi. Sırt üstü döndü ve tavanı izlerken telefonundan Solar'ın ses kaydını açtı. Kayıt haftalar öncesine aitti, Donghun işle ilgili sıkıntıları üst üste gelmiş ve bu dağıtmasına sebep olmuştu. Solar ise ona neyin iyi geleceğini bilerek bu ses kaydını atmıştı. Donghun çocukluğundan beri ne zaman strese girse Solar ona hep Peter Pan hikayesini okurdu. Bu Donghun'un en sevdiği hikayeydi, hiç büyümek istemeyen bir çocuğu anlatıyordu ve Donghun'un da içinde sakladığı büyümek istemeyen çocuksu bir yanı vardı.

O hafta yoğunluktan bir araya gelemedikleri içinse ses kaydı atmayı tercih etmişti. Yolu başarılıydı, Donghun bu ses kaydıyla toparlamıştı haftayı. Hikayenin her cümlesi ablasının sesiyle hayat bulurken kolunu başının altına koyup, gözlerini yumdu. Tıpkı yanındaymış gibi onu hissetmeye çalıştı.

"Dayımızın biraz canı sıkkınmış bebeğim, şimdi ona en sevdiği hikayeyi anlatalım mı? Dayıyı sıkıntılarından kurtarmak için bana yardım edecek misin? Şimdi onun en sevdiği masalı anlatacağız. Ahh.. tekmeledi, duydun mu beni Lee Donghun? Senin o uzak durduğun yeğenin, sana yardım etmek istiyor."

Sesi öyle neşeli geliyordu ki, öyle hayat doluydu ki. Sanki hiç gitmeyecek gibiydi, sanki hep Donghun ile kalacakmış gibi. Bir damla yaş şakağından süzülsede gözlerini açmadan dinlemeye devam etti. O zaman düşünmemişti ama şimdi hayal edince, kesin o özenerek döşediği bebek odasında, geniş koltuğa oturmuş, karnını okşarken atıyordu bu ses kaydını.

"Şimdi geç ve yatağına uzan, gözlerini kapat ve dizlerimde yattığını düşün küçüğüm. Tüm gerçekliklerden uzaklaş, stres dolu hayatından uzaklaş. Sadece biz varız susamım."

Bu ses kaydını milyon defa dinlemiş sayılırdı. Tam olarak gözlerini kapatmış ve dizlerinde hayatından, gerçeklerinden uzaklaştığını hayal ediyordu.

"Filip Ailesinin Jan, Misel ve Wendy isminde üç çocukları vardı. Bu üç kardeşin odaları resimli kitaplar ve çeşitli oyuncaklarla doluydu. Vendi, annesine Peter Pan'ın odasına kaval çaldığını anlatıyordu sürekli. Annesi, kızının yanıldığını söylüyordu ancak, çocukların odasında bulduğu yapraklar neyin nesi oluyordu? Wendy, o yaprakların Peter'in üstünden düştüğünü iddia ediyordu. O gece, Bayan Filip, çocukların odasında fazla kalınca uyuklamaya başladı. Bu esnada açılan pencereden üze­rinde renkli yapraklar bulunan güzel bir çocuk görünmüştü. Ba­yan Filip, sıçrayarak hemen uyanınca Peter Pan'ı tanımıştı."

Strange LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin