Bölüm On

9 4 17
                                    

Yuchan, onlar evden gittiğinden beri dün sipariş ettikleri odanın gelmesiyle onu yerleştirmekle uğraşıyordu. Bu birazda olsun kafasını dağıtmasına yardımcı olsada, hala düşündüğü tek şey Donghun'du. Belki de Sehyoon'un gazına gelip burada kalmayı hiç kabul etmemeliydi. Pan'ın kıyafetlerini katlayıp dolabına yerleştirdi düşüncelerinde kaybolurken.

"Salaksın Yuchan salak, niye kabul ediyorsun ki? Kalıp kalmaman adamın umrunda bile değil." Diye söylendi kendi kendine. Buraya geldiğinden beri kendi kendine konuşmaya alışmıştı. Bu sırada Pan pusetinden ciyakladı. "Tamam tamam senin için kaldım haklısın bebeğim, dayın aptal herifin teki?" Gülümseyerek Pan'a yaklaştı ve burnuna küçük bir öpücük buraktı.

"En çok sen güzelliğim." Pan'ı kucağına aldı ve odayı inciğine cıncığına kadar küçüğe anlattı. "Şimdi boşver o sevimsiz dayını, bak odan çok güzel oldu. Sade ve beyaz ağırlıklı." Kucağına yerleştirdiği küçüğün sırtını okşadı. "Beyaz rengi çok severim biliyor musun?" Tekrar odada gezdirdi bakışlarını. Tam istediği gibiydi. Küçük olan sanki anlıyormuş gibi kıkırdadı.

"Her neyse, sütünü içme vakti." Dedi Yuchan saatine bakıp ona öpücükler kondururken. "Sonra da öğle uykusu, hemde kendi yatağında." Güldü ve kucağındaki küçükle odadan çıkıp mutfağa ilerledi. Pan'ın sütünü hazırladı, sıcaklığını kontrol etti ve salona geçti. Küçüğü dikkatlice kucağına yerleştirdi ve biberonu uzattı. Pan biberonu kuvvetle tuttuğunda güldü.

"Sen çok mu acıktın bakalım?" Diye sordu gülümsemesi büyürken. Bir an Pan'ın tamamen kendisine ait olduğunu düşündü. Küçüğe çok fazla bağlanmıştı, hatta ara sıra kıyafetlerini bile uyumlu ayarlıyordu. Şimdi de olduğu gibi sarı tişörtüne uyumlu, sarı bir tulum giyiyordu küçük olan da. Bir baba ve kız gibi. "Biliyor musun? Benim kızım olmanı çok isterdim." Küçüğün anlına bir öpücük kondurdu. Kısa bir süre Donghun ile süslenen hayaller kurmaktan alı koyamadı kendisini.

"Hay ben kuracağım hayale." Diye söylendi kendi kendine fark ettiğinde. "Nasıl bir şeyin içine düştüm ben?" Dedi hemen ardından. Bu sırada küçük sütünü hızla bitirmiş, kapı deli gibi çalışıyordu. Bu saatte Donghun'un gelmesi imkansızdı, dünden sonra yüz yüze gelmemek için muhtemelen geç gelecekti, bir başkası da aklına gelmiyordu Yuchan'ın. Pan'ı omzuna doğru yatırıp, poposundan destek verdi ve alacaklı gibi çalan kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtığındaysa sinir küpü bir Byeongkwan görmeyi beklemiyordu.

"Nerede o şerefsiz puşt herif ? Onu anasının karnından doğduğuna pişman edeceğim." Diye bağırdı Kwan eve girerken. Yuchan ise şaşkınca ona bakıyor, küçüğü ağlamaması için pışpışlıyordu. Ayrıca Kwan'a da en az Donghun'a olduğu kadar kızgında. Aynı iğrenç imalarda o da bulunmuştu. "Öncelikle sakin olun Pan'ı korkutuyorsunuz." Dedi Yuchan ve konuşmasına izin vermeden devam etti kapıyı kapatırken. "Sorunuza gelecek olursam, sabah Bay Kim ile çıktılar." Kwan'ı umursamadan salona doğru geçti. 

"Sen neden hala bu evdesin?" Dedi Byeongkwan, gözlerini kısarak Yuchan'ı süzdü. Sesi tavrına nazaran oldukça sakinleşmişti. Sorduğu soruysa Yuchan'ın kaşlarını çatmasına sebep oldu. "Patronum siz değilsiniz, bu sizi ilgilendirmez." Diye çıkıştı sertçe. Hangi sıfatla onunla böyle konuşuyordu ki?

"Üfff hayır! Yanlış anladın, bu öyle bir soru değildi." Dedi Kwan saçlarını karıştırarak. Dağınık kot, mavi tişört kombinine iyice uyumlu hale gelmişti karışık sarı saçları. Bu haline bakılırsa, doktor olduğuda göz önüne alınırsa, nöbetten çıkıp soluğu burada aldığı kesindi. Sorarcasına baktı Yuchan dağınık adama. "O hayvan herifin dün gece ne halt yediğini biliyorum." Duraksadı ve derin bir iç çekti. Olanlarda kendisini de hatalı hissediyordu Kwan. Yuchan yutkundu, dün olanları daha kaç kişi biliyordu? "Zor olsada Sehyoon'dan öğrendim ve özür dilerim." Diye devam etti.

Strange LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin