9. BÖLÜM : Artık Değil

88 6 3
                                    

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin, hayalet okuyular yaptığınız hiç hoş değil ha!

•••

~Başak~

Bir şeyler kesinlikle değişiyordu. Düşünüyordum, anlamaya çalışıyordum. Yusuf benden yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamıştı, onunla konuşmaya çalışıyordum ama kaçıyordu. Gittikçe bana karşı daha soğuk oluyordu. Resmen dejavu yaşıyordum. Aynısı aylar önce o gitmeden önce de olmuştu. İçimi bir korku sarmıştı, Yusuf'u da kaybetmezdim, değil mi?

Hâlâ ona aşıktım, onu asla kafamdan çıkartamıyordum. Kalbimden silemiyordum... Ama aynı zamanda da Yusuf'un gitmesini istemiyordum, hep yanımda olsun istiyordum. Belki bu istediğim yanlıştı ama başka türlü yaralarımı saramıyordum.

Kesinlikle... Kesinlikle Yusuf'u bulup konuşacaktım, başka çarem yoktu. Neler olduğunu öğrenmeliydim.

"Hadi Ercan, her şey tamamsa çıkalım."

Aşağıdan Burhan amcanın sesi geldiğinde hızlıca ayağa kalktım ve odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken yıpranmış ve boyası akmış olan açık kahverengi saçlarımı hafif düzelttim.

"Esma Başak!"

"Başak, sadece Başak."

"Hahahah, pardon tatlım." diyerek omzumu sıktı.

"Bu gün nasılsın?"

"Biraz daha iyiyim." diye cevap verdikten sonra babamın yanına doğru ilerledim.

"Kurt meselesi ne oldu baba?"

Burhan amca hemen kafasını babama çevirdi ve "Evet Ercan, ne yapacaksınız?" diye sordu merakla.

"Ekip tüm ormana dağıldı, nöbet tutuyorlar yani halk artık güvende. Merak etmeyin." dedikten sonra hızlıca ceketini üzerine geçirdi.

Beraber beyzbol maçı izlemeye gideceklerdi. O sırada ben de Yusuf'ların dağ evine gitmeyi planlıyordum, gününün neredeyse tamamını orada geçiyordu.

"Çok dikkat et kendine!" diyerek evden çıktılar.

Mutfağa geçip birkaç meyve yiyerek kendimi doyurdum, yemek ısıtmaya üşeniyordum. Odama çıkıp, her zaman giydiğim ipincecik olan koyu yeşil ceketimi giydikten sonra telefonumu, cüzdanımı ve arabamın anahtarını yanıma almayı unutmayarak evden çıktım.

***
Yolda giderken yağmur yağmaya başlamıştı ve bu benim için sorun değildi. Soğuk ve ıslak şeyler her zaman beni rahatlatıyordu, sanki yapımda vardı.

Dağ evine vardığımda arabamı park ettim ve hızlıca yürümeye başladım. İşte oradaydı, ağaçların arasında sinirli bir şekilde yürüyordu. Üstü... Çıplaktı, hem de bu havada?

"Yusuf!" diye seslendiğimde durmadan yürümeye devam etti.

"Yusuf!"

Birden durup kafasını hızlıca bana çevirdi, yüz ifadesi suçluluk duygusu ile kaplıydı.

"Saçlarını mı kestirdin?"

𝐃𝐨𝐥𝐮𝐧𝐚𝐲 𝟐: 𝐘𝐄𝐍İ 𝐀𝐘 | 𝐄𝐧𝐁𝐚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin