Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin, hayalet okuyular yaptığınız hiç hoş değil ha!
•••
Çiçeklerden oluşuyordu bu çayır. Her türden bitki vardı. Yerler çimen ve börtü böcekle doluydu. Güneş ışığı vururdu hep, ısıtırdı insanları bir güzel. O yemyeşil çayır, kışın gelmesi sebebiyle kupkuru olmuştu. Aynı zamanda Enes'le olan anılarını hatırlaması için oraya giden Başak'ın da umudu kupkuru olmuştu.
Etrafta mutsuzca gözlerini gezdirdi, şöyle bir turladı. Fazla huzurlu bir ortamdı, gereksiz bir sessizlik vardı ve onu rahatsız etmişti.
Bir hışırtı duydu.
Ağaçların arasından bir çift kırmızı göz çıkageldi.
"Başak?"
Yüzünde hafif bir gülümseme oldu, uzun zamandan sonra bir vampirle karşılaşmıştı. Belki de onun sayesinde Enes'e ve diğer arkadaşlarına ulaşabilecekti.
"Orkun?"
"Seni burada bulmayı beklemiyordum? Enes'leri ziyaret etmek istedim ama ev boştu."
Başak cevap vermeyince konuşmasına devam etti.
"Seni arkalarında bırakmalarına şaşırdım, sen onların... Evcil hayvanları değil miydin?"
"Evet, öyle bir şey..."
"Hâlâ onların koruması altında mısın?"
İşte Başak yine onu gördü. Enes'in halüsinasyonu...
"Yalan söyle..."
Derin bir nefes aldı.
"Evet, sürekli geliyorlar."
"Daha iyi yalan söyle..."
Yalanının anlaşılacağının telaşı ile kalp atışları hızlandı ve heyecanla konuşmasına devam etti.
"Uğradığını onlara söylerim! Sanırım bunu... Enes'e söylememeliyim... Bilirsin, çok kıskançtır."
"Ama o... Uzakta, öyle değil mi?"
Bayağı tedirgin olmaya başlamıştı, sanki tehlikede gibiydi.
"Burada ne işin var?" diye sordu hemen konuyu değiştirmek istercesine.
"Betül'e iyilik olsun diye geldim."
"Betül?" diye sordu anlamaya çalışarak.
"Hâlâ Enes'lerin koruması altında olup olmadığına bakmamı istedi."
Gergince yutkundu ve gözlerini kaçırdı.
"Betül ölen sevgilisinin karşılığında seni öldürmenin... Adil olacağını düşünüyor, dişe diş yani."
Gözlerini büyüterek korkuyla nefes aldı, ölmek istemiyordu.
"Tehtid et."
"Enes bunu öğrenir ve peşinizi bırakmaz!"
"Öğreneceğini sanmıyorum... Onun gözünde ne kadar değerin var ki? Seni burada korumasız bırakmış..."
Başak yine sessiz kaldı, fark ettirmeden geriye doğru adımlamaya çalışıyordu.
"Betül seni benim öldürmemden memnun olmayacak ama elimde değil... Vampirlerin ağzını sulandırıyorsun!"
"Lü-Lütfen yapma! Çok geçmişimiz var, biz arkadaştık!"
Vampir hızı ile anında Başak'ın dibine girdiğinde alışık olduğu için hiç tepki vermedi, sadece ağlamamak için kendini tutuyordu. Orkun ellerini Başak'ın yüzünde gezdiriyordu.
"Şşş korkma... Sana iyilik yapıyorum, Betül seni yavaşça ve acık çektirerek... Öldürmeyi planlıyor ama ben hızlı yapacağım. Söz veriyorum. Hiçbir şey hissetmeyeceksin" diye fısıldadıktan sonra nazikçe çenesini tuttu ve dudakları yukarıya doğru hafifçe kıvrıldı. Sonunda diğer aptallar yerine kendisi Başak'ın kanının tadına bakabilecekti, Alper ve Betül başaramamışlardı.
Bir elini Başak'ın kafasının üstüne koydu ve diğer elini de omzuna. Hiçbir acı hissetmesine izin vermeden boynunu kıracaktı. Kız sertçe gözlerini yumdu ve kendi kendine fısıldadı.
"Enes, seni seviyorum..."~
O anda çalılardan büyük bir hışıltı, sonra hırıltı duyuldu. Neydi bu hırıltı sesi? Ayı olabilir miydi? Hayır ama! Ayı'nın orada ne işi vardı? Belki de o sadece bir köpekti? Hayır hayır... Bir köpekten o kadar güçlü bir hırıltı çıkması mümkün değildi. Kesinlikle bir hayvandı ama! Başak artık ayırt edebiliyordu, bu vampir hırıltısı hiç değildi.
"İnanmıyorum..." derken Orkun'un yüz ifadesinden, bunu hiç beklemediği kolayca anlaşılıyordu.
İkisi de korku ile kafalarını sesin geldiği yöne doğru çevirdi. Önce o çalıların arasından kocaman, kömür gibi simsiyah tüylü bir kurt çıktı. Öfkeyle hırlayarak, ağır adımlarla onlara doğru yürüyordu. Hemen onun ardından açık gri tüylü, koyu gri tüylü, koyu kahverengi tüylü, kızıl tüylü ve açık kahve rengi tüylü kurtlar geldi. Başak şok içinde geriledi, gözlerini onlardan çekemiyordu. Orkun ise "Her şeye burunlarını sokan p*zevenkler!" diye mırıldanarak koşmaya başlayıp, gözden kaybolmuştu.
Diğer hepsi Orkun'lun peşinden koşup, onu yakalamaya çalışırlarken koyu gri tüylü olan kurt yavaşça Başak'a doğru yürümüştü.
Başak korku ile geri geri giderken ayağı yerdeki kırılmış ağaç dalına takıldı ve yere düştü. Tam o anda savunmasız olan kendini gördü, kurtun kocaman ela gözlerinin içinde...
Kurt birkaç saniye Başak'ın üzerinde gözlerini gezdirdi, sanki bir şeyden emin olmak istiyordu. Ondan sonra kafasını çevirdi ve diğerleri ile beraber Orkun'un peşinden koşmaya başladı.
Başak karşısına çıkan fırsatı değerlendirdi ve hemen ayağa kalkıp, oradan ayrıldı. Evine doğru kaçarken kurtlar ise, yaptıkları mükemmel işbirliği sayesinde Orkun'u yakaladılar ve bir daha hiçbir insana zarar veremesin diye sipsivri olan dişlerini kullanarak parçalara ayırdılar...
•••
Başak'ı kimse korumasız bırakmıyor hacı sşdksşdmss
Oy atmayı, yorum yapmayı ve beni takip etmiyorsanız da takip etmeyi unutmayın. Öpüldünüzz efenim💅🏻💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐃𝐨𝐥𝐮𝐧𝐚𝐲 𝟐: 𝐘𝐄𝐍İ 𝐀𝐘 | 𝐄𝐧𝐁𝐚
Fiksi PenggemarSevdiğiniz insan için ölmeyi göze alabilir misiniz? Karşınızda iki seçenek varken siz onu kurtarmak için ölme riskiniz olan yolu seçer misiniz? İşte ben de tam bu yol ayrımındayım ve ne yapacağımı çok iyi biliyorum... *** 𝐄𝐧𝐞𝐬 𝐁𝐚𝐭𝐮𝐫 ✘ 𝐁𝐚ş...