İNTİKAM

15.1K 578 119
                                    

Tüm mağazaları geziyorduk ve hepsini deniyordum. Güzel ve asil bir elbise arıyorduk. "Sanırım bulamayacağız, dolaptan giyinsem iyi olacak."

"Saçmalama, yeni bir elbise şart. Acaba intikam elbisesi mi alsak? Şöyle siyah, yılan gibi."

"Saçmalama Nil," dedi Ela. "Şu mağazaya da girelim."

Atlas ise oflamaktan yorulmuş bir vaziyette kukla gibi peşimizden geliyordu. Ona üzülmüştüm açıkçası. Koluna girdim ve yanağını sıktım. "Söz buradan çıkınca sana yemek ısmarlicam."

"Söz mü?" dedi gözleri ışıldayarak.

"Evet ama kuaförden sonra," dedi Ela. "Ağda yaptırman lazım."

"Evet," dedi Nil. "Saçlarını da uçlarından kestirelim, kırıkların var. Bir de fön çektirelim, yarına hazır olur. He bir de manikür pedikür yaptıralım. Hazır tırnakların uzunken şöyle bir badem tırnak efsane olur."

"Ayy evettt," dedi ellerini çırpan Ela.

"Üzgünüm," dedim Atlas'a dudak büküp.

Mağazaya girdik ve elbiselere daldık. Atlas bile o kadar sıkılmıştı ki elbiselere bakıyordu. Ela hafif simli, pembe bir elbise gösterdi. "Nasıl? Renkli gözlüsün ya sana yakışır bence."

"Yok be bu ne. Sünnet annesi gibi."

"Bence de," dedi surat asan Nil. Uzandı ve başka bir elbise aldı. Beyaz, omuzlarında inci olan, hafif yırtmaçlı bir elbiseydi. "Peri kızı gibi olursun."

"Bence evlenmek istiyormuş gibi görünürsün," dedi Atlas ve hepimiz kahkaha attık. 

"O kadar sıkıldın mı ya?" dedim gülmekten yanaklarım ağrıyarak. 

Biraz daha bakındık. Ben de açık mavi bir elbise gösterdim. Eteklerinde hafif fırfırlar vardı. Ben beğenmiştim ama herkes nefret etmişti. Bu yüzden geri bıraktım.

"Acaba bunu Nihal'e mi alsam? Ona çok yakışır," diyen Atlas'ın yanına gittik. Pudra pembesi, kısa bir elbise vardı elinde. İnce askıları vardı ve kumaşı çok güzeldi. Tam belime otururdu, çok asil görüneceğime emindim.

"Üzgünüm," dedim elbiseyi kaparken. "Bunu denemem lazım."

"Hain," dedi ama ben kabine koşmuştum bile. Gerçekten çok güzel olmuştu, ince belimi ortaya çıkartmıştı. Dizin iki karışa yakın yukarısındaydı ve yeşil gözlerime çok yakışmıştı. 

"Beyaz tenlisin ya, çok güzel oldu," dedi Atlas. "Büyüleyici."

"Bunu almam lazım."

"Bence de," dedi kızlar bir ağızdan. 

Altına da önü taşlı güzel bir sandalet aldım. Sıra gelmişti kuaföre. Atlas neyse ki Nihalle mesajlaşmaya başlamıştı. O kapıdaki masada oturarak onunla konuşuyordu. Önce tüm vücut ağdaya girdim. Kızlar o sırada maske yaptırıyordu. Sonra saçlarımı uçlarından kesip kırıklarını aldılar. Her kuaförün yaptığı gibi uçlarından alıcam diyip yarısını kesmesinler diye Nil asker gibi başlarında bekledi. 

Tırnaklarımıza manikür pedikür yaptırdık. Amerika'da gerçek anlamda evsiz gibi dolandığım için tüm bunlar bana iyi gelmişti. Bacaklarımı bile iki aydır hiç almamıştım. Bıyıklarım herkese el sallıyordu. Neyse ki sarı tüylüydüm, o kadar belli olmuyordu. Badem tırnak yaptılar ve pudra pembe oje sürdüler. Saçlarımı düzleştirdiler ve uçlarına doğal dalgalar verdiler. Kendimi gerçekten yenilenmiş hissediyordum.

O sırada Atlas apar topar içeri girdi. "Nihal, akşam yemeğinin bu akşam sekize alındığını söyledi. Kızın yarın işi varmış bu akşam gelecekmiş. Bu arada çok iyi duruyorsun."

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin