YASMİN

6.7K 239 43
                                    

Yasmin durmadan ağlıyordu, nedenini anlayamıyordum. Bana yardım edecek, yol gösterecek kimse yoktu. Karnı toktu, altı temizdi, ateşi yoktu. O zaman neden durmadan ağlıyordu ki? Bir yeri mi ağrıyordu acaba?

Tıpkı babasına benzeyen bal rengi gözlerine baktım, o gözlerde Doğu'yu görüyordum. Acaba onu mu özlemişti? Babasının kokusunu mu arıyordu? Ayaklarımda sallamaktan ben yorulmuştum ama o yorulmamıştı.

"Neden sürekli ağlıyor?" diye içeri girdi Onat. Endişeliydi, bu da beni sinirlendiriyordu. Onunla ilgilenmesini, sahiplenmesini istemiyordum.

"Sana ne?"

Yasmin'i aldı. "Bırak onu," dedim ama alır almaz Yasmin susmuştu. 

"Bak, bu kadar kolay," dedi onun kafasını omzuna yaslarken. "Beni seviyor, babasını özlemiş."

"Bence de babasını özledi," dedim kinayeyle. 

Yasmin çok geçmeden Onat'ın omzundan aşağı doğru kustu. Ben gülerken Onat suratını buruşturdu. "Bu yaştaki bebeklerin kusması çok normal," dedim onu kucağıma alırken.

"Biliyorum, dedim ya iyice araştırmıştım." Yasmin'i tekrar bana verdi, üzerini değiştirmek için çıktı.

"Kimin üzerine kusacağını iyi biliyorsun kızım," dedim gülerek. "Ee kimin kızısın değil mi?" Yasmin rahatlamıştı, güzel bir uykuya daldı. 

Ben de ayaklarımı dinlendirmek için yanına uzandım. En ufak bir sesinde hemen uyanıyordum, annelik bu muydu gerçekten? Önceden ağır olan uykum şimdi bebeğimin en ufak bir kıpırtısında bile bölünüyordu. Bir süre beraber dinlendik ve üzerini değiştirmek için kalktım. Kustuğu için biraz kokuyordu. Onat'ın aldığı kıyafetlerden birini seçtim ve Yasmin'in üzerini soydum. Ters çıkarttığım tulumda bir şey dikkatimi çekmişti, küçük siyah bir kart vardı. Üzerinde yanmayan küçük bir ışığı vardı. Filmlerde görmüştüm, bu bir takip cihazıydı. Doğu takmış olmalıydı, ama ışığı neden yanmıyordu ki? 

Biraz daha yakından inceledim, üzerinde minicik bir düğme vardı, Yasmin'i kucağıma alırken yanlışlıkla kapatmış olmalıydım. Yeniden düğmesine bastım ve kırmızı ışığı yandı. Doğu bizi bulacaktı, bunun sayesinde bulacaktı. 

Takip cihazını kıyafetten çıkarttım ve yeni kıyafetinin içine taktım. "Kurtulacağız kızım, üzülme. Babana kavuşacağız." Yasmin'i aldım ve yeniden emzirdim. Anne sütü önemliydi, bu yaptığım doğru muydu bilmiyorum ama sürekli emziriyordum. Ben de yememe çok dikkat ediyordum ve sigara içmiyordum. Allah var canım çekiyordu ama kızım daha önemliydi. 

Akşama doğru yemek hazır olunca Yasmin'i kucağıma aldım ve aşağı indim. Hemen yanımdaki beşiğine koyup sandalyeye oturdum. Onat yanıma geleceği sırada tam camın önünden geçerken bir kurşun onu kolundan vurdu, benim daha önce sardığım koluydu. 

Acıyla yüzünü buruşturup dışarı baktı, tüm korumalar ölmüştü. "Ne oluyor lan?" Silahını çekti. "Yukarı çıkın!" diye bağırdı.

Doğu olduğunu biliyordum, yine de yanlışlıkla kurşunlardan biri isabet edebilirdi, Yasmin'i alıp aceleyle çıktım. Bulmuştu bizi, bulmuştu. 

Aşağıdaki sesleri dinliyordum, Doğu'nun sesi geliyordu. "Talya!" diye bağırıyordu.

"Yukarıdayım Doğu, Yasmin'de burada."

O sırada Doğu'nun boğuşma sesleri gelmeye başladı. Yasmin'i yatağın altına saklayıp koşarak aşağı indim. Onat ve Doğu yumruk yumruğa kavga ediyorlardı. Daha fazla dayanamıyordum, bahçeye çıktım. Ölen korumaların birinin silahını aldım ve yeniden içeri girdim. Silahı Onat'a doğrultur doğrultmaz ikisi de durdular. Şok içinde bana bakıyorlardı.

"Saçmalama," dedi Onat. "Bunu yapmayacaksın değil mi? Sana hep şevkat gösterdim."

"Şevkat mi? Bebeğimi öldürdün sen, beni zorla alıkoydun. Kocamı öldürmekle tehdit ettin. Şevkatten mi bahsediyorsun?"

"Seni sevdiğim için yaptım Talya, biliyorsun. Seni gerçekten seviyorum."

"Sevgini istemiyorum, artık bizden uzak duracaksın."

Ellerini kaldırdı. "Gözlerime bak, sana olan aşkımı gör. Bunu yaptığına pişman olacaksın, ben öldüğümde üzüleceksin ve geri dönmesi imkansız olacak Talya. Birlikte mutlu olabiliriz, onun babası olabilirim."

"Üzgünüm." Silahı ateşledim, Onat tam alnının ortasından vurulmuştu, doğrudan yere yığıldı. Gözleri hala açıktı. Sanki hala bana bakıyor gibiydi.

Doğu koşarak bana sarıldı. "Sakinleş." Sonra arkasındaki korumalara seslendi. "Temizleyin burayı, hemen." Yasmin'i almaya, yukarı koşarken ben hala şokla Onat'a bakıyordum. Öldüğüne emin değildim. Yere eğildim ve yanağımı ağzına yaklaştırıp nefesini kontrol ettim, almıyordu. Nabzına baktım, atmıyordu. Gerçekten kurtulmuştum. Kurtulmuştuk.

Arkadaşlar bir sonraki bölüm final olacak, bu bölüm o yüzden kısa. Yorum ve oylarınızı unutmayın. 

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin