on üç

1.7K 140 34
                                    

Selamss!

Nasılsınız minişler?

Diğer bölüme bir yorum gelmiş ula!

Coşturun anam bu bölümü!

Keyifli okumalar 🤍

Mektubu katlayıp cebime koydum.

Görünürde kimse yoktu.

Korumalardan birine yaklaşıp konuşmaya başladım.

"Biz restorana girdiğimiz andan  etrafı tarayın. Evdeki korumaları artırırın. Restoranın etrafına adamlar yerleştirin. Bir yanlışınızı görürsem kötü olur."

Son derece katı şekilde söylediklerime başını sallayıp gitmek için izin isteyip yanımdan uzaklaştı.

Lorenin yanına gidip koluna dokundum.

"Kusura bakma Loren, seni biraz beklettim. Evrak işlerinde bir karışıklık olmuş. Hadi geçelim restorana."

Bir dakika, bir dakika ne?

Ben az önce Lorine hesap mı verdim, bana mı öyle geldi?

"Ne kusuru Regina hanım, ayrıca size hangi isminizle hitap edeyim?"

"Hüma diye hitap edebilirsin, hanım lafını duymayayım."

Mahçupca gülümsemiş, restorana doğru adım atmaya başlamıştı.

Arkasından onu takip edip içeriye girdik.

Denizin daha güzel gözüktüğü masalardan birini oturmuştuk.

Yanımıza gelen garsona siparişlerimizi vermiştik.

Gözlerimi dışarıda gezdirirken, bakışlarımı hareketlenen Lorene çevirdim.

"Hüma, benim çok vaktim yok. Ailem beni eve bekliyor, ayrıca siz ablamın hareketini yanlış anladınız. Biz aramızda şakalaşıyorduk."

Şüpheli hareketler sergilemesi yalan söylediğini gösteriyordu, zaten yalan söylüyor orası ayrı.

"Loren, lütfen bana yalan söyleme. Senin aile üyelerinle nasıl anlaştığını biliyorum. Ayrıca ablanın ne yaptığını iyi biliyorum. Bak sana belki aptalca gelecek ama sana teklifim var."

Yerinde rahatsızca kıpırdadığında keşke son cümlemi söylemeseydim diye düşündüm.

"Ailenle yaşamak istemediğini biliyorum, nasıl bildiğimi sorgulama lütfen.Teklifim, sana maddi manevi destek olmak istiyorum.

Yeni bir ev, yeni bir yaşam ve en iyi şartlarda eğitim. Ayrıca aile üyelerin seni rahatsız edemez. Biliyorum çok aptalca olabilir ama bana güvenmeni istiyorum."

"Bunu yapamam Hüma. Herşey için teşekkürler ama böyle bir şey isteme lütfen."

Gelen garsonla sohbetimiz yarıda kesilmişti.

Yemekleri servis edip yanımızdan ayrılmıştı.

Aklım az önceki mektuba kaydığında sinirle gözlerimi sıkıca kapatıp açtım.

Az çok Osmanlıca biliyordum.

Aslında yeraltında  düşmanlar birbirlerine Mısır ve Antik Yunan hiyerogliflerinin kullandığı mektuplar gönderirlerdi.

Osmanlıca gönderen ilk defa görüyordum.

Mektupta 'işiniz bitti, kaleminiz kırıldı.' yazıyordu.

Sessiz geçen yemeğin ardından Loreni istemeyerek evine bırakmış, evin etrafına birkaç adam yerleştirmiştim.

Kafamı arkaya atmış, şiddetli baş ağrımın geçmesini bekliyordum.

Araba yalının Bahçesine girdiğinde hızlıca yürümüş eve girmiştim.

Yardımcılardan ağrı kesici ve su istemiştim.

Salonda kafamı ellerimin arasına almışken Alessandro yanıma geldi.

"Efendim, Hale Yılmaz isimli biri sizinle görüşmek istiyor. Dediğine göre büyük abiniz Hakan Akaslanın eski eşiymiş. Biz araştırdık, doğruyu söylüyor, ayrıca temizmiş."

Benden cevap bekleyen Alessandroya dönüp konuştum.

"Alın içeriye Hale hanımı."

Gel bakalım Hale Yılmaz, sonunda beni buldun.

Bölüm nasıldı sizce?

Diğer bölüm Hakana  çok söveceğiz ehehehe

Görüşürüz!


RewHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin