10

7.3K 684 182
                                    


Summer Falter

Yazar: zuzuzu

Çeviri: minnikiniz

BÖLÜM 10

Jongin, sırf onu öldürmek için Kyungsoon'u geri istiyordu. Gerçekte neyi amaçladığını unutmuştu fakat tüm güzel anıları kâbuslara dönüşmüş ve bütün aşkı nefret tarafından tüketilmişti. Kendinden geriye hiçbir şey kalmamıştı, tüm kalbini ortaya koyduğu bir kumar oynamış ve ortada kazanacak hiçbir şeyin olmadığını görmüştü.

Nefreti ne kadar derin olursa olsun yine de hayatına devam edemiyordu, hâlihazırda geçmişi hâlâ arkasında bırakabilmiş değildi ve onu görmesi gerekiyordu; bu öfkeyi, bu acıyı kusması ve onu nihayet ehlileştirecek olan sonu duyması gerekiyordu.

Bu delilikti.

Her günün sonunda hâlâ Kyungsoon olan yuvasını aradığı bir delilikti. Kyungsoon'a ait en çok nefret ettiği anılarla kendini kuşatmaya hâlâ katlanabildiği ve nefretinin kaçıp gitmesine yetmediği bir delilikti.

Aklını yitirmişti.

Ve her şeyden nefret ediyordu.

Herkesten.

Bütün dünyadan.

Ve onu uyandırıp sinirlendiren ilk şey olan kahvaltının kokusundan da.

Jongin, çaresiz bir şekilde oda arkadaşının mutfaktan gelen mırıltılarını fark edince kendini yatağında yukarı kaydırarak homurdandı. Yabancıyla odasını paylaşalı bir hafta olmuştu ve dürüst olmak gerekirse, onun varlığı sinirlerini zıplatıyordu. Tüm bu zaman boyunca Jongin ona bir gölge gibi davranmıştı fakat yabancı, odalarındaki dört duvar arasına çağırmaya çalıştığı ruhtan bunalmış gibi görünmüyordu. Yabancı, ikisi için her zaman hazırladığı ve Jongin'in elini bile sürmediği kahvaltılarla ve Jongin'in asla cevap vermediği daimi 'günaydın'lar ve 'selam'lar ile sinirlerini bozuyordu. Yabancı canını sıkıyordu ve Jongin ondan hiç ama hiç hoşlanmıyordu.

Bir havluyu kapıp yönünü banyoya çevirirken, Jongin tekrar sinir bozucu ev arkadaşının, her zamanki gibi sallamadığı 'Hey! Günaydın!' cümlesini duydu ve kapıyı çarparak kapadı.

Kyungsoo, fayansa vuran duş sesini nihayet duyduğunda, banyonun beyaz kapısına bakarak iç çekti. Önlüğünü bir kenara koyarak bir sandalyeye çöktü ve ağırca nefesini verdi. Ortalıkta neşeli davranıyordu ancak cidden Jongin'in duvarlarını aşmaya çalışırken çok zorlanıyordu. Jongin'in sırf arkadaşlığını kazanmak görevi bile zorken Kyungsoo nereden başlayacağını bilmiyordu. Başlangıçta işleri ağırdan almaya çalışmıştı ancak tüm oldukları olacakları buymuş gibi görünüyordu. Kyungsoo çok bir şey istemiyordu ama Jongin en azından doğru düzgün beslenemez miydi? Arkadaşlığı geçin, kendisine yardım edilmesini istemeyen birine nasıl yardım edeceğini bilmiyordu. Genç olan, öğünlerini sürekli atlıyordu ve kendini öldürmek ister gibi tüm gün yarışlara gidiyordu, ya da bir noktada, o yüzden yapıyordu.

Nihayet banyonun kapısı açılıp tamamen giyinik bir Jongin dışarı çıktığında, Kyungsoo onunla konuşma yollarını düşünerek öksürdü.

"Iıı... İlk olarak... Yemek ister misin?? Kahvaltı hazırladım?" Kyungsoo ürpererek söyledi.

Jongin, bakışlarını Kyungsoo'nun yüzüne hareket ettirmeden önce masadaki yemeklere çevirdi. Jongin kıpırdamadı, daveti açıkça reddediyordu.

Kyungsoo diğerinin ilgisizliğini gördüğünde, titreyen dudaklarını kontrol ederek Jongin'e doğru bir adım attı. "Iıı... Şey... B-Biliyorum kötü bir başlangıç yaptık... Ama aynı çatı altında yaşayacaksak... Şey... En azından arkadaş olmayı deneyemez miyiz?"

Summer Falter ★ [ÇEVİRİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin