21

6.8K 623 208
                                    


Summer Falter

Yazar: zuzuzu

Çeviri: minnikiniz

// Christina Aguilera - Say Something //

BÖLÜM 21

Jongin, göğsündeki sıkıntıyla, Chanyeol'den ödünç aldığı korkunç kitap ile eve sürdü. Kitaba şöyle bir bakış attı, okunmak için yalvarırmış gibi yanındaki koltukta öylece duruyordu. Şehir efsaneleri ve halk kültürüyle ilgilenmek şöyle dursun, kitaplara karşı uzaktan yakından alakası yoktu fakat işte buradaydı, kitabı kurcalamak için sabırsızlanıyordu. Chanyeol ilk başta kitabı vermekte tereddüt etmişti çünkü kitapçılarda henüz yayınlanmış bir kopyaydı ve zamanla yıpranmış yapısına rağmen yerini kim bilir kimin bildiği bazı eğitici kurumların tasdiki altındaydı falan, fakat Jongin kendi sebeplerinde ısrarcıydı.

Ve bu yüzden, okuması emek isteyen yığınla sayfaları olan kitabı gece boyunca okudu. Sanki yükselmeli bir oyundaki seviyelerin kilidini tek tek açıyormuş gibi, bu saçmalığı her bir sayfayı sabitleşmiş bir hevesle çevirerek keşfediyordu. Son sayfaya gelene kadar amansızca, bir saniye olsun durup dinlenmeden devam etti. Kitabın içinde şüpheler ile sorgulamalara götüren yapıştırılmış notlar ve inandırıcılığını inkâr edemeyeceği ikna edici şahitlerle kanıtlar vardı. Ve sayfaları her çevirişinde, ciğerleri her nefes verişinde çok fazla ağırlık almasına sebep olarak gittikçe ve gittikçe sıkışıyordu. Her bir sayfa, onu kendi yapbozunun eksik parçalarına götüren kapılara açılıyordu; kalbinin kırılan parçalarını gömmek için kendini zorladığı, kafasını bulandıran yapboz.

'Bir Femellasculum'un değişimi belirli bir zamana yayılır, bastırmaktaki acizliklerinden dolayı, bilinen biçimlere karşı hassastırlar, değişimi kontrol etme yetenekleri yoktur fakat aynı zamanda arzu ettikleri herhangi bir zamana geri dönme yetenekleri de yoktur.'

Acı dolu bir kahkaha Jongin'in ağzından kaçıvermişti. Sanki kuru duman soluyormuş gibi boğazı acıyordu. Sakin kalmaya, göğsündeki şiddetli çarpıntıyı yatıştırmaya çalıştı fakat bu, bu onu gerçekten çok etkiliyordu.

Başını salladı. Bu şeyler kurgu falan olmalıydı. Bu kitap, yalnızca yalan yanlış kelimelerden ve inanılması mümkün olduğunca güç şeylerden mütevellit, sikik bir şeydi. Neden aklında böyle görüntüler canlanıyordu? Neden o malum iki kişiyi düşünüyordu?

Onlar olamazdı, değil mi?

Kyungsoo ve Kyungsoon, onlar olamazdı öyle değil mi?

Sırf isimlerini bir arada düşünmek bile onu çıldırtıyordu. Komik değil miydi? Yüzleri, isimleri, davranışları benzerdi; sanki bir çeşit iğrenç espri ya da inanılmaz bir şey, sanki kaderin hemen hemen alakasız ve inanılmaz ama yine de komik bir cilvesiymiş gibi. O şekilde bir alakaları olamazdı değil mi? Onlar sadece, şaşırtıcı bir biçimde aynı olan iki kişi olabilirlerdi. Buna benzer pek çok durum vardı. Hatta ünlüler arasında bile. Onlar sadece, son derece ender görülen bir tesadüf olabilirlerdi.

Ama yüreği neden böyle acıyordu? Neden bu kadar ağırlaşmış hissediyordu? Cidden buna inanıyor muydu? Neden kendine bunun doğru olmadığını söyleyemiyordu? Kendine bunun saçmalık olduğunu niçin söyleyemiyordu?

Elleri şimdiden titriyordu ve kitabı hâlen bırakamamıştı. Görüşü hiçe dönmüş, geçmişin hayali, onu puslu bir sahnenin içindeymiş gibi sarmalamıştı. Kendini bir üniversitenin kapısının önünde buldu, yüreğini ilk kez hoplatan kızın yüzüne bakıyordu. Yüzü, dünyasını aydınlatıyordu ancak kız daha sonra taş kesiliyor, güzel gözleri dipsiz bir felaketle titreşiyordu.

Summer Falter ★ [ÇEVİRİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin