02

4.4K 348 382
                                    

"tekrar karşılaştık, ha?" yüzüme eğilen sarışın oğlana hâlâ şaşkınlıkla bakıyordum. buraya nasıl gelmiştim ben..?

birkaç saat önce.

"takemichi," esnemeyi zar zor kesip bana seslenen takuya'ya baktım. "çıkışta bir kavga olacakmış. gidelim mi? uzaktan izleriz."

"daha yaralarım iyileşmedi abi. bir de orada dayak yersem hastanelik olurum muhtemelen. cesaret edemiyorum."

"ya kavgaya dahil olmayacağız. biliyorsun atsushi sevgilisinden ayrıldı ve kafasını dağıtması gerekiyor. sinemayla falan olacak şey değil anlayacağın. gidelim, çekirdeklerimizi alır uzaktan seyrederiz. olmaz mı?"

yanaklarımı şişirdim ve bir süre ona baktım. "iyi, tamam." dedim ardından. "dayak yiyecek olursam önüme atlayacaksınız ama."

güldü. "böyle diyorsun ama olası bir kavgada muhtemelen sen bizim önümüze geçip artistlik taslayacaksın." ona ters ters bakarken saçlarımı dağıttı. "tamam be, kızma. çıkışta tüyme yeter."

okul bittiğinde bizimkiler bahsettikleri gibi gerçekten de kavgaya gitti. ben de peşlerine takıldım tabii. şaka yaptıklarını düşünsem de kavgaya tutuşmak üzere olan gruptan biraz uzakta durup çantalarından çekirdeklerini çıkardıklarını gördüğümde her şeyde ciddi olduklarını kavradım. kendime sabır, onlara akıl diledim.

akkun'un elindeki kese kağıdından tuzlu çekirdek alıp karşıya baktım onlar gibi. "niye kavga ediyorlar?"

"duyduğumda göre soldaki grup diğer gruptan birinin kardeşine yamuk yapmış."

"nasıl bir yamuk?" diye mırıldandım. "yolda görüp selam mı vermemiş?" ergen grupların kavgaları genelde bu gibi saçma sebeplerden olurdu. selam vermediği için ölesiye dövülen kaç çocuk vardır kim bilir.

"hayır." takuya'ya baktım. ciddileşmişti. "bu seferki ciddi. kıza içirmişler ve ardından uygunsuz fotoğraflarını çekip internete koymuşlar."

gözlerimi kırpıştırdım. "şaka?" ne yazık ki şaka değildi.

elimdeki çekirdeği yavaşça cebime koyup omuzlarımı çevirdim. ileri çıktığımda takuya nereye gittiğimi sordu merakla.

hafif bir tempoda koşmaya başlayıp gruba yaklaştım. pişkin pişkin yaptığını anlatan oğlanın bedenine atıldım ve benimle birlikte yere düşmesini sağladım

kısa sürede iki taraf da birbirine girdi. o kadar sinirlenmiştim ki, biri beni kolumdan tutup kaldırana kadar benim on katım olan çocuğu yumruklamaya devam etmiştim.

"ben gelmeden başlamayacak dememiş miydim?" sesle birlikte herkesin susması sesin sahibinin önemli biri olduğunu düşündürmüştü ama yerde öylece yatan oğlana bakıyordum hâlâ gözüm dönmüş bir şekilde.

zorlanarak doğrulmaya çalıştığında kolum tutulduğu için tekmemi salladım çocuğun suratına. bu sefer kesin bir şekilde yere yapışmıştı.

"sikik."

"abi kim bilmiyoruz. bir anda geldi ve-"

aniden yere çöktürüldüğümde gözümü o orospu çocuğundan ayırabilmiştim.

karşıma baktığımda gördüğüm grupla birlikte dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. bilmeden toman'ın meselesine burnumu sokmuştum ve kesin ölecektim bu sefer.

mikey yavaşça bana yaklaştı. yüzünde tehditkar bir tebessüm vardı. ya da ben böyle yorumluyordum, bilmiyorum.

"tekrar karşılaştık, ha?" dedi, sırıtarak. bense yüzüme eğilen sarışına hâlâ şaşkınlıkla bakıyordum. buraya nasıl gelmiştim ben..?

bu kurguyu oyle cok guzel olsun mukemmel olsun diye yazmayacagim. bolumler asiri kotu olsa bile umurumda olmayacak cunku kurguyu yazmamin tek sebebi takemichi'ye olan hayranligim (kurguda gordugunuz gibi ezik bir karaktere sahip olmayacak ayrica)

kafam dagilsin diye yazacagim ve siz de kafaniz dagilsin diye okuyabilirsin optum gorusuruz

rezil # takemikeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin