"Gerçekler ensendeki namlu gibidir. Her an vurabilir..."
PAZARTESİ
-Kalbimin orta yerinde siyah bir nokta var. Günahlarımı sakladığım o nokta... İşte her şey orda... Benim geçmişimde, geleceğimde o küçük siyah noktada. Süveyda deniliyor ona. Benim için "günahlarımın kara kutusu".
-Peki, bu günahın adı ne?
-Bu günahın adı "umut". Birinin beni sevmesine beslediğim umut...
-Mesajlardan dolayımı öyle düşünüyorsun?
Psikolog Merve Hanım'ın söyledikleri üzerine yüzüne müstesna bir tebessüm yer edindi. O mesajda yazanlar aklına geldi. Gözleri daldı bir noktaya. Gözyaşları dökülmek için sıraya girdiler, o kendini ağlamamak için tutarken kızarmış burnu ağlamak üzere olduğunu açıkça belli oluyordu.
-Biliyor musunuz, insan iki defa ölürmüş. Birincisinde kalbi ölürmüş, diğerinde aklı. Aklı öldüğünde kara toprağa, kalbi öldüğündeyse geçmişe gömülürmüş.
-Aklının ölmesi, yani gerçek anlamda ölmesi anlamına mı gelir?
-(Tebessüm etti) Evet.
-Peki sen?
-...
-Sen öldün mü hiç?
-Buraya gelen herkes yarı ölüdür. İşte ondan geliyorlar ya sana. Ölü yarısını diriltmen için.
-Nasıl hissediyorsun kendini?
-Kötü.
-Sadece bu kadar mı? Bu duyguyu bana anlatabilir misin? Neye benziyor?
-Hiçbir şeye.
-...
-Hiçbir şeye benzemiyor. Ben bu duyguyu daha önce tattığımı hiç hatırlamıyorum. (Güldü) gerçi hiçbir şeyi hatırlayamıyorum.
-İlaçları alıyor musun?
Başını evet dercesine salladı. Artı bir yalan daha. O günden beri almıyordu. Çünkü bir şey hatırlayıp bir yıkılışını daha görmek istemiyordu.
-Bana çocukluğundan bahsetmiyorsun hiç. Bu gün ondan bahsetmeye ne dersin?
-...
-Hatırladığın kadarıyla.
- Annem, babam ve ben... Sonra bir trafik kazası...
Aklına o gün telefonda okudukları geldi.
-...
-Derdim birkaç gün önce sorsaydınız. Annem bana benziyordu galiba. Babamsa daha farklıydı. Mavi gözlü, kestane kahverengisi saçları vardı. Orta boy, orta kilolu bir adamdı. Yakışıklıydı. Hem de oldukça fazla.
-Babanı herkese kıyasla çok daha iyi hatırlıyorsun.
-(Güldü) Oda olmayacaktı da o telefondakiler sayesinde...
-Peki, son bir sorum olacak. Mert Bey'e hayır deme sebebin neydi? Bartuğ'mu, yoksa sevmemen mi?
İşte bir soru bu kadar zor olabilirdi. İnsan yüzünü bile zar zor hatırladığı, birkaç anıdan ibaret olan bir insana dayanabilir miydi sebep olarak?
-Bilmem. Belki de ikisi de değil.
Çantasını alıp odadan çıktı. Basamaklardan tek tek inip dış kapıya yöneldi. Bu soruya cevap verememek canını yakmıştı. Arabanın arka koltuğuna oturdu ve kulaklıklarını taktı. Günlerin uykusuzluğu vardı üzerinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Sevdası
JugendliteraturYine aynı ses... Ona bağırıyor, gülüyor, küfrediyor... "Senin sevdiğin herkes ölüme mahkum Gece!" Kahkahalar seslere karışıyor, kulakların da yankılar oluşuyordu. "Hatırla ona yaptıklarını Gece" Ses yankılandıkça yankılanıyordu. Yine üzerinde o beya...