"Her şey mazide kalabilseydi, şu an geçmişin cehenneminde yanmazdık..."
1 HAFTA SONRA
*****
-Biliyor musun?
Hâlbuki bilmediğini oda biliyordu.
-Ben bu gece senin için kopardığım papatyalardan özür diledim. Ve ben bu gece seni son kez görmeye geldim... Hoşça kal.
Havanın soğu ile nefes alıp verişleri gayet belli oluyordu. Gözleri doluydu ve onunki de. Ama belli etmek istemezmiş gibi bir halleri vardı.
-Hoşça kal Gece Aytaç.
Adını onun ağzında duyduğunda bir yaş firar etti gecenin karanlığını sahiplenen gözlerinden.
Bartuğ ise onun ağladığını görmek istemezmiş gibi arkasını döndü ve gitti. Hiç mi acımamıştı kalbi, hiç mi gözyaşı dökmeyecekti?
Ama bilmiyordu ki bu adam onun tek damla gözyaşına bile kıyamayacak kadar çok seviyordu onu.
Bartuğ arabasına binip oradan yüzüne bile bakmadan uzaklaştı.
Ayazı bol bir gecede yalnızlığın ortasında kala kalmıştı. Tek başınaydı, her günün sonunda olduğu gibi... Havanın soğuk olmasına rağmen oldukça kalabalıktı sokaklar. Gözünden yaşlar art arda süzülüyordu. Ama tek bir mimiği bile oynamıyordu. İnsanlar yanından geçiyor, zaman ilerliyor o ise Bartuğ'nun az önce durduğu noktaya bakıyordu. Sonra yüzünde müstesna bir gülümseme yer edindi. Sonra kahkahalar atmaya başladı.
Soğuk bir günde...
İnsanların arasında...
Kahkahalar atarak gülen genç bir kız...
Kollarını açtı, gökyüzüne doğru baktı. Her saniye artan kâr, sanki onun gözyaşlarını temsil ediyordu. Çok, çok fazla...
-Seni sevebileceğini mi sandın?!
Kahkahalar atıyordu. İnsanlar ona delirmiş gözlerle bakıyor olmalıydı.
-Sen Gece Aytaç'sın! Unutma sen Gece Aytaç'sın! Asla sevilemeyeceksin!
Kahkahalarının ardı gelmiyordu. İnsanları görmüyordu. Tıpkı onu ileriden izleyen Bartuğ'u görmediği gibi...
Yukarıya uzanan kollarını yavaş yavaş aşağıya indirdi. Yüzü de yere eğildi. Elleri cebinde İstanbul sokaklarında başıboşça yürümeye başladı. Üstündeki montun kapüşonunu kafasına geçirdi.
Yorgundu, yorgun hissediyordu. Hem de hiç olmadığı kadar. Onsuzluk ne bünyesine nede ruhuna iyi geliyordu. Ne olacaktı bundan sonra? Yılın son günüydü bu gün. Böylemi kapatacaktı bu yılı? Gözlerinden akan damlalar durmamakta ısrarcıydı. Birden ayağının takılmasıyla düşecek gibi olsa da, belinden onu sıkıca tutan el düşmesine izin vermedi. Arkasındaki kişiyi göremese de kokusundan kim olduğunu anlamıştı. Belini saran elleri çözüp hızlına adımlarla uzaklaştı oradan.
-Gece.
-...
-Gecem.
Hızlı adımlarla ilerliyordu. Ondan değil gurursuz olmaktan korkuyordu. Az önce onu terk eden adam şimdi onun peşinden koşuyordu.
-Gecem bir durur musun?
Ona cevap bile vermek istemiyordu. Kolundan tutan elle yavaşlamak zorunda kalsa da durmaya niyeti yoktu. Bartuğ kolunu bırakıp, elini tuttuğunda sinirin kaçıncı evresindeydi bilmiyordu.
-Bırak.
-Seni zorlamak istemiyorum. Yüzüme bakar mısın?
-Hayır, bırak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Sevdası
Ficção AdolescenteYine aynı ses... Ona bağırıyor, gülüyor, küfrediyor... "Senin sevdiğin herkes ölüme mahkum Gece!" Kahkahalar seslere karışıyor, kulakların da yankılar oluşuyordu. "Hatırla ona yaptıklarını Gece" Ses yankılandıkça yankılanıyordu. Yine üzerinde o beya...