Everything is a dream

71 12 5
                                    

O hep rüyamda duyduğum tanıdık olmayan olgun kadın sesinin "uyandı" deyişiyle uyandım...

O uykuyla uyanıklık arasındaydım. Gözlerimi açtım zorlukla.
"Jimin doktoruna haber verin uyandı. Jungkook uyandı!"

Dudaklarımın kuruluğunu hissediyordum. Boğazımda, sırtımda hafif bir ağrı, sol göğsümde ise ağırlık var gibiydi. Etrafımda birileri koşuşturuyor vücuduma soğuk metaller değiyordu ama bir tepki veremiyordum. Konuşmalar uğultudan ibaretti. Bir elin göz kapağımı gerdiğini hissettim. Gözümün önünde bembeyaz bir ışık belirdi birden. Refleksle kıstım gözlerimi. Soğuk metaller vücuduma değmeye devam ediyordu. Yüzümdeki elle birlikte vücuduma değen metallerin varlığı yok oldu bir anda. Göz kapaklarım ağır geliyordu. Ama o bembeyaz tavandan alamıyordum gözlerimi.
Baş ucumda ki konuşmalar devam ediyordu. Fakat ben kafamın içindeki sesi susturamıyordum. Sanki bilindik bir sesti ama çıkartamıyordum. Sürekli aynı şeyi tekrar ediyordu. Rüya. Rüyamız

Omuzuma dokunan bir el hissettim. Okşuyor, seviyordu beni. Kimdi bilmiyorum. Fakat beklediğim dokunuş değildi. O değildi. O Kim? Yanımdaymış gibi hissediyorum ama sanki yokmuş gibi. Olması gereken biri varmış gibi hissediyordum ama kim olduğunu bilmiyordum. Nasıl bir his olduğunu tarif edemiyorum. Çok huzursuz hissediyordum. Seslerin uğultu gibi gelmemeye başladığını adımın seslenilmesini duyduğumda anladım. Tanıdık ses. Jimin. Sesi titriyor gibiydi. Heyecanlı, hevesli bir ses tonu var gibiydi. Sonra bir ses daha seslendi adımı. Yoongi hyung. Sesi heyecanlı ama bir o kadar da yorgun geliyordu. Yüzlerinize bakmak istiyorum. Sizinle konuşmak istiyorum ama, sanki gözlerimi bu bembeyaz tavandan alırsam bitecekmiş gibi hissediyorum. Bitecek şeyin ne olduğunu da bilmiyorum. Yoksa çoktan bitti mi?

"Hiiiiiii! Sevimli arkadaşım uyandı mı?"
Küçük bir kız çocuğuna ait ses ulaştı kulaklarıma.
Sevimli arkadaşım. Bir yerlerden tanıdık gelen o iki kelime kendime getirdi beni.
Gözlerimi alamadığım o tavandan o an çektim bakışlarımı. Odayı aydınlatan ışığın avizesi çarptı gözüme. Başımı biraz yana çevirdiğim sırada odanın penceresini gördüm. Mavi perdeleri kenara çekilmiş gökyüzünün karanlığına eşlik eden ay ve yıldızları görüyordum. Daha sonra diğer tarafa çevirdim başımı. Jimin, Yoongi hyung, tanımadığım olgun bir kadın ve küçük bir kız çocuğu. Yutkunmaya çalıştığım sırada boğazımın acısıyla yüzümü buruşturdum anında. Konuşmak için dudaklarımı araladım ama konuşamadım.
Tanımadığım olgun kadın bir anda ayaklandı.

"Hemen konuşmaya çalışma. Su içip boğazını yumuşatmalısın." Demesiyle su dolu şişenin pipetini uzattı dudaklarıma doğru. Yavaş yavaş yudumladım suyu. Dudaklarımın kuruluğunu ıslanan dilimle giderdikten sonra yüzündeki sıcacık gülümsemesiyle bana bakan olgun kadınla göz göze geldim.

"İyisin" dedi yüzündeki gülümsemeyi büyüterek. Daha sonra saçlarımı sevdi ağır ağır.
Jimin'e çevirdim bakışlarımı. Gözleri kan çanağına dönmüş ama yüzünde o çok sevdiğim minik gülümsemesi vardı.
"Evet o iyi" dedi bana bakmayı sürdürdüğü sırada. Yoongi hyung ise daha büyük bir gülümseme ile konuştu hemen ardından.

"Onun güçlü olduğunu söylemiştim."

Küçük kız çocuğu yanıma gelerek elimi tuttu sımsıkı.
"Ben sana hep masal anlattım. Uyurken korkma diye, çok güzel rüyalar gör diye hep anlattım. Oyuncaklarımı bile getirdim senin için." Arkasında kalan üstü oyuncak dolu koltuğu gösterdi diğer eliyle. Yattığım yatağımın üstünde duran peluş pembe ayıcığı gösterdi daha sonra.

"Beakhyun da ben olmadığım zamanlarda seninleydi. Ona kısaca Beak diyebilirsin. Kısaltması hoşuna gidiyor" dedi minik kıkırtısı eşliğinde.

Olgun kadın "Bu kadar yeter Yujin. Jungkook'un dinlenmesi gerekiyor."diye konuştu ardından.
Küçük kız dudağını sarkıtıp" ama daha oyuncak evimi gösterecektim. Anne kaplancığın yanına aldığım tavşanı gösterecektim" diyerek mızmızlanmaya başladı. Başını omuzunun üstünden arkaya doğru çevirip oyuncaklarla dolu koltuğa bakmaya başladı. Bende bakışlarımı çevirdim. Oyuncak pembe bir ev, içerisinde küçük kaplan ve tavşan figürü vardı. Ev bir oyuncağa göre oldukça büyüktü. En azından küçük bir kız çocuğu için büyük.
"Daha sonra gösterirsin Yujin. Sevimli arkadaşın biraz yorgun. Daha çok yorulmasını istemeyiz değil mi?"
"Hayır! Hiç istemem. Peki giderken müzik kutumu alabilir miyim anne?"
"Alabilirsin tabi"
Küçük kız baş ucumda ki komodine doğru yaklaştı. Bahsettiği müzik kutusu atlı karınca figürüydü. Eline aldıktan sonra kulağıma doğru yaklaştı küçük kız. "Parıltılı gökkuşağını ve ayın çocuğunu tekrar getiririm sakın üzülme olur mu?" dedi parmak uçlarıyla atlı karıncada ki iki atı severken. Sonra olgun kadın Jimin'den adının Yujin olduğunu öğrendiğim küçük kızı arabaya götürmesini rica ettiği sırada bir şey oldu. Kalbime saplanan ani bir sızıyla acı bir inleme döküldü dudaklarımdan.
Odaya yanımdaki makinelerden çıkan tiz bir ses hakimdi. Olgun kadın telaşla bağırdı.

My Safe Place TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin