"...... bir sorun görünmüyor. O yüzden endişelenmeyin. Siz bekleyecek misiniz?""Evet ilk ben konuşmak istiyorum."
"Peki bayan Kim. Siz nasıl isterseniz."
Yarı uyuyor, yarı uyanık gibiydim. Duyduğum sesler rüya mıydı yoksa gerçek mi ayırt edemiyordum. Hareket etmeye çalıştım ama sadece çalıştım. Vücudumu hareket ettirmeyi düşünüyordum fakat başaramıyordum. Gözlerimi açmaya çalıştım tekrar, ama başaramadım.
Daha sonra tekrar kapandı bilincim...
____________________Uyandığım gibi ellerimi yumruk yaparak gözlerimi ovaladım. Tamamen ayılmak için iyice gerdim vücudumu. Daha sonra gördüğüm rüyayı düşündüm. Ya da duyduğum demeliyim. Çünkü gördüğüm bir şey yoktu. Sadece karanlık ve daha önce duymadığım, hiç tanıdık olmayan iki ses. Biri erkek, diğeri olgun bir kadın sesiydi. En son Beakhyun'un sevinç çığlıklarını duyduğumu hatırlıyorum. Chanyeol gelmişti. Evet evet Chanyeol'ü görmüştüm.
Peki daha sonra ne olmuştu?"Chanyeolcüğüm~ kahve yapıyorum sana da"
Hafızamı zorlayıp daha sonrasını hatırlama çabalarım, Beakhyun'un muazzam sesiyle bölünmüştü. Ne olmuş olabilir diye düşündüm. En son arabayla ve karşımdaki o ukala adamla bakışıyordum.
BAKIŞIYORDUM!
KARŞIMDAYDI!!
SONRA NE OLMUŞTU PEKİ?
Aklıma gelenlerle yattığım yerden ani bir hareketle kalktım.Avucumu birkaç kere alnıma vurdum."Hatırla hadi hatırla". Bir işe yaramadı. En son karşımda durduğunu hatırlıyordum. Birde Chanyeol'ün ultra havalı bir şekilde arabadan inişini. Derin bir nefes aldım. Hatırlayamadıkça sinirleniyordum.
"Adamı Chanyeol'e pataklatmayı düşünüyordun. Umarım olmamıştır öyle bir şey"
İç sesimin söylenmesiyle hatırladım o sözlerimi. Kaşlarımı çattım sinirle
"Umarım olmuştur." diye cevapladım.Beakhyun ve Chanyeol ile konuşmam gerekiyordu. Etrafa bakındım hızlıca. Karşılıklı iki koltuktan birinde yatıyordum. Beakhyun'un sesini duyduğuma göre onun evinde olmalıydım. Oturur pozisyona geldiğim koltukta önümde duran sehpada ki mavi gül dikkatimi çekti. Çok güzel görünüyordu. Gülü elime alıp koklayacaktım ki, sapına narince kurdele ile bağlanmış notu fark ettim.
"Mon beau Kendine ve kalbine iyi bak. Akşam görüşmek üzere."
KTHNotu zar zor okudum. Yeni uyandığımdan olsa gerek görüşüm net değildi. Sanki harfler yerinde durmuyor gibiydi. Gözlerimi ovaladım bir kaç kez. Altında yazan harfleri gördüm ama bir anlam veremedim. Yabancı kelimenin de ne anlama geldiğini bilmiyordum. Bana ait olmadığını düşündüm. Bana kim gül alacaktı ki?
Güle son bir kez bakıp kokladım ve sehpanın üzerine bıraktım. Daha önce mavi bir gül görmemiştim. Çok güzel görünüyordu.
Göz ucuyla bulunduğum salona göz gezdirdim hızlıca. Ve anında yüzümü buruşturdum çünkü her yer pembeydi.HER YER.!
Her anlamda her yer...!!
Koltuklar,perdeler,duvarlar,sehpalar,raflar... Tüm eşyalar pembe ve tonlarından ibaretti. Sanki oyuncak barbie bebeğin evinde gibi hissettiriyordu. Gözlerimi kanatan salona bakınmaya devam ederken ayaklandım. Televizyonun hemen yanındaki duvara monteli rafta gördüğüm kaplan biblosuyla kaşlarımı çattım. Meraklı adımlarımla oraya doğru ilerlemeye başladım. Oda da bir tek o şeyin rengi farklı olması beni şaşırtmıştı. Dikkat çekiyordu çünkü salondaki her şey pembeydi, ama tanrıya şükür kaplan olması gereken renkteydi. Her şey pembeyken -televizyon bile- biblonun özel bir anlamı olmalı diye düşündüm. Kapıya yakın olan rafın önünde dururken uzaktan gelen boğuk boğuk konuşma sesleri duydum. Başımı çevirip kulağımı dışarı vererek kapıya daha da yaklaştırdım. Beakhyun ve Chanyeol olmalıydı seslerin sahibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Safe Place Taekook
Hayran KurguElimi kaldırıp parmaklarımı göz çevresinde gezdirdim. "Çok güzel" diye bir fısıltı çıktı dudaklarımdan. Dudakları kıvrıldı. Parmaklarım rotasını değiştirip kıvrılan dudaklarına doğru gitti. Usulca dokundum parmak uçlarımla ve devam ettim fısıldama...