Meghan bu gece bizde kalmak için annesinden izin aldı.Angelica ile tek başıma olmaktan gerçek anlamda korkuyordum.Meghan'a blduklarımı anlatınca bana bunları Angelica'ya çaktırmamam gerektiğini söyledi.Çok mantıklıydı sol gösterip sağ vuracaktım.Ayrıca henüz elimde fazla şey yok belkide sadece kuruntu yapıyordum belkide dikkatimi dağıtmak için Amngelica'ya sarmıştım.Evet kesinlikle bu işin peşini bırakmalıyım.Kadının bana ne zararı var.Meghan'da şizofren bir gerizekalı olduğumu düşünüyordu zaten.Yinede bu gece bize gelecek ve beraber geleneksel film gecesini yapacaktık.Bize geldik ve üzerimize pijamalarımız giydik.Meghan'ın uzun sarı saçları at luyruğuydu ve pijaması bile pileli bir etekten oluşuyordu.Benim pijamam ise polar ve üzerinde bıyık desenleri olan normal bir pijamaydı.Adla iddialı birisi olmadım olamamda heralde.Meghan düşünceliydi.
-Meghan ne oldu ?
Meghan duraksadı ve düşünmeye devam etti.Sonra ağzını açtı ve esnedi.
-Menzuniyet balomuzda ne giyeceğimi düşünüyorum ya.Jack ile gideceksem çok güzel olmalıyım Snow.Sen kimle geleceksin Liam'la mı ?
Düşündüm ve sadece gülümsemekle yetindim.Cahrming'le aramızda ne oluyor artık bende kaçırmıştım.Hiç mesaj bile atmamıştı.Yarın sabah beni alacağını söylemekle yetinmişti.Meghanla sohbet ederken yavaş yavaş gözlerimiz gitti ve uyuya kalmıştık...
Alarmın çalmasıyla kendime geldim ve yataktan fırladım Meghan gitar kursu için sabah erkenden gitmişti.Bende hazırlanmak için hemen banyoya girdim.Soğuk bir duş aldım.Sonra buğulanmıl olan aynayı sildim ve kendime baktım.Yemyeşil gözlerim kahverengi saçlarım ben gerçekten iddialı olmazdım.Güzel olabilirdim ama dikkat çekemezdim.Dikkat çekmektende nefret ederim zaten ama artık daha güzel daha iddialı olmalıydım.Tıpkı annem gibi.Onun bana seslendği prenses lakabına daha uygun olmalıydım tabikide kendi tarzımda.Saçlarımı yandan hafif bir örgüyle ördüm gözlerime eyeliner sürdüm ve dudaklarıma bordo bir ruj.Kendime baktım ve ilk defa kendimi güzel hissetmiştim.Gardırobumun önüne oturdum ne giyeceğime karar vermek için.Altıma dar bir kot üzerime Meghan'ın hediye etmiş olduğu ama asla giymediğim neon sarı tişörtü giyindim ayaklarımada yine neon sarısı bir topuklu giyindimçYine Meghan'ındı tabikide.Kolumada siyah deri bir bileklik sararak bu işi tamamladım.Telefonuma mesaj geldi.''Aşağıdayım Prenses.''Koşarak aşağı indim Angelica kahve içiyordu.Bana baktı ve gözlerini kıstı.Ağzını yamulttu ve dergisini okumaya devam etti.Kapıyı çarptım ve çıktım.Charming kapıda beni bekliyordu.Tutkulu bir şekilde dudaklarıma yapıştı.Kendimi telkmişim gibi hissettirdi.O sırada Angelica'nın camdan bana baktığını farkettim.Ve hemen arabaya binerek oradan uzaklaştık.Charming'in gözleri parlıyordu resmen.Elininin birisi direksiyonda birisi saçlarınıdan geçiyordu.Ona hayran hayran bakıyordum.
Bu sefer bir lokantaya yada açık alan bir yere gitmiyorduk bu sefer Charming beni evlerine götürüyordu sanırım.Sırıtışından ve bu kadar uzun yol gittiğimizden anlamıştım.Karşımızda en az bizimki kadar büyük bir yalı vardı.Bahçenin kapısı otomotik olarak açıldı ve arabayı durdurdu.Eliyle evi göstererek ''Malikanemize hoşgeldin Prenses Snow !''dedi.Böyle demesi çok hoşuma gitmişti.Elimi sıkıca tuttu ve anne,babasının evde olmadığını bu yüzden geldiklerini söyledi.Annesini gerçekten hiç sevmiyordu.Bana evi gezdirmeye başladı.En sonunda bir odaya geldik bembeyaz işlemeli kocaman kapısı olan bir oda ve oda kilitliydi.Cebinden büyük bir anahtar çıkarttı ve odanın kilidini açtı.Odada kırmızı duvardan duvara halılar,kocaman altın mumlar,devasa bir piyano vardı burası onun değimiyle sakinleşme odasıymış.Ustalıkla piyanonun başına oturdu ve bana ''When I Look At You'' çalmaya başladı.Bir piyanoya bakıyor bir bana.Aşırı mutlu etmişti beni.Geldi elimden çekiştirdi ve yanına oturttu elimi kavradı ve benim ellerimi notalara götürmeye başladı.O çaldıkça kalbimin ritmi arttı.En sonunda ellerimi çekti ve beni öpmeye başladı.Onunla gerçekten her şeyi unutup mutlu oluyordum o hayatımın aşkı olmalıydı.Biz gülüp kıkırdarken kapıdan içeri saçları alev kızılı,müthiş bir fiziğe sahip ve abartı giyimli bir kadın içeri girdi.Öylesine çatık kaşlıydıki hemen tanımıştım.Cahrming'in annesiydi.Angelica'nın arkadaşından başka ne bekleyebilirdim ki ?Ağzını yüzünü buruşturdu bana baktı ve Charming'e dönerek:
-Liam Angelica'nın evlatlığıyla senin ne işin var !
Çok kırıcı ve aptalca söylenmiş bu söz beni sadece gülümsetti.Angelica benim hiçbir şeyimdi.Olamazdı.Ben Snow Fell'dim.Charming elimden tuttu ve beni evden dışarı çıkarttı.Annesi sinirlenmişti ama Charming gülüyordu.Arabaya bindiğimiz gibi malikaneden uzaklaştık.Ona hiç soru sormamıştım anın büyüsünü bozmak istemiyordum.Charming ciddi bir suratla:
-Sana bir teklifim var Snow !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Modern Peri Masalları
Teen FictionMutlu son diye bir şeyin asla olmadığı bir dünyada peri masalları kahramanlarımızın şimdiki dünyaya yorumlandığını ve bitmemiş hikayelerde mutlu son olabileceğini keşfedebileceğiniz sihirsiz bir dünya...