James'in o masmavi gözlerine kenetlenmiştim biraz titrek biraz ürkek baktığım doğru ancak cevap vermeyeceğimi o da biliyordu.Sesimi alan oydu sonuçta.Snow ve Belle kendine son derece güvenen bir tavırla James'e kitlenmişti.Belle sesini toparladı ve:
-Kardeşim yüzme takımında arkadaşım Ariel'de sizi tanıyormuş beraber izin kağıdını getirdik Koç James.
James izin kağıdını eline aldı ve incelemeye başladı.Onaylar bir ifade takındı.Snow 'u süzmeye başladı.Snow da ona dik dik bakınca Snow'dan bakışlarını çekip bana yöneltti.
-Ah Ariel seni çok özlemişim doğrusu.Neden konuşmayı reddediyorsun ?
Kahkahalar atmaya başladı ve odasına gitti.Snow ve Belle kolumdan tuttu ve dışarı çıktık.Resmen ağlıyordum.James her şeyimi almıştı elimden tek bir şey hariç Eric.Belle kütüphanesine tekrar geri dönmesi gerektiğini ve bu konuyu araştıracağını söyleyerek oradan uzaklaştı.Snow'un arabasına bindik ve Snow beni Eric'in evine getirdi.Eric evde yoktu Snow'la biraz oturduk ve kahve içtik.Snow beni güldürmek için çaba harcıyordu.Çok kısa zamanda bana öyle iyi gelmiştiki Snow.O benim en iyi arkadaşımdı.Eric o yarışmayı kazanan kızı arıyordu hala.Yani beni ancak bunu bulması imkansızdı.Sesim yoktu çünkü.Snow evine gitmek üzere kalktı ve beni öptü.Pijamalarımı giyindim saçlarımı at kuyrupu yaptım ve kanepeye oturup film izlemeye başladım.Saat neredeyse gece 12'ye geliyordu Eric hala neredeydi ?Telefonunu arıyorum açmıyordu aşırı merak etmiştim.Onu beklerken yavaş yavaş gözlerim kapandı...
Sabah uyandığımda Eric hala ortalarda gözükmüyordu aceba nerdeydi ? Belkide benden kaçıyordur.Ah ben ve kuruntularım.Snow gibi umursamaz olmayı başaramıyordum.Bugün dikkatimi dağıtmak Eric üzerinde yoğunlaşmamak icin kendime bir uğraş bulmuştum.Belle'nin kütüphanesine gidip onun nasıl birisi olduğunu çözmeliydim.Her ne kadar yardım etsede,bizi kurtarsada elinde çok büyük bir koz vardı.Umarım o düşündüğüm gibi iyi ve saf olur.Kıyafetlerimi giyindim ve Belle'ye mesaj atıp orada olacağımı bildirdim.Arama tuşu benim için çoktan islevini yitirmişti.Telefonumla ugraşırken babamın ve annemin resmi gözüme takıldı.Onları öyle özlemiştimki onlara sımsıkı sarılmaya ihtiyacım vardı.Ama onlar bana destek olmamıştı.Babam yüzünden sesimi kaybetmiştim.Gözümden akan damla damla yaşları sildim ve makyajımı düzeltip evden çıktım.Belle beni kütüphanenim kapısında karşılamıştı.Snow'uda arayıp çağırmasını istedim.Uzun uzun sohbet ettik o konustu ben dinledim,ben yazdım o okudu.Ve Belle gerçekten aşırı iyi niyetli birisiydi.Benim ve Snow'un en büyül ortak özelliği bizi birleştiren özellikti yani insanlara çok çabuk güveniyorduk.Bunları düşünürken bilinmeyen bir numaradan telefonum çalmaya başladı.Şaşırdık kim benim yeni numaramı biliyorduki sadece Belle,Snow,Eric'te vardı.Telefonu açtım.Ses bir bilgisayardan otomatik çıkıyordu bu açıkca belliydi.Ses korkutucu ve kararlı bir şekilde ''Merhaba Arielle biliyorum konuşamıyorsun ama beni dinle.''dedi.Telefonu hemen hoparlöre verdim kızlarda duysun diye.
''Sevgili Eric'in kan grubu Arh+ biliyor muydun ? Çok acı çekiyor zavallı sana olan askı yüzünden.Yakında cenazede görüşürüz Arielle.''
Telefon aniden kapandı.Telefonu yere düşürdüm ve kaskatı kesildim o an vücudumun kontrolünü kaybedip yere kapaklandım ve her yer karardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Modern Peri Masalları
Подростковая литератураMutlu son diye bir şeyin asla olmadığı bir dünyada peri masalları kahramanlarımızın şimdiki dünyaya yorumlandığını ve bitmemiş hikayelerde mutlu son olabileceğini keşfedebileceğiniz sihirsiz bir dünya...