Bölüm değerli, okuyucum @armyybtss567 e ithaf edilmiştir. Keyifli okumalar.
Dudaklarımın üzerinde hissettiğim dolgun dudaklara karşın hareketsiz bir şekilde kalakalmıştım. Bir müddet bu şekilde durduktan sonra yavaş yavaş dudaklarımı sömüren reisin hafifçe dudağımı ısırmasıyla hem kendime gelmiş hem de ince bir inilti ile dudaklarımı aralamıştım. Reis bunu fırsat bilip alt dudağımı ağzına alarak emmeye başladığında üst dudağıma değen bıyıkları ile çevrelenmiş üst dudağını acemice ağzıma aldığımda tiksinmediğimi fark etmek benim için yeni bir duyguydu. Kısa bir süre bu şekilde kaldıktan sonra çekilip reisi karşıma aldım.
" Kaçacak mısın?" dediğinde başımı hayır anlamında sağa sola salladım. Yüzüme dikkatlice bakıp :
" Dudaklarını arala." dediği zaman ise ağzımdan "ne?" sorusu çıktığında kapıyı açık bulmuş hırsız gibi dudaklarıma gömüldü. Ne olduğunu anlamadan dilini ağzımın içinde hissettiğimde karnımda uçuşan kelebekler ile bacaklarımın arasında uzun zamandır uyuyan organın hareketlendiğini hissettim. Reis sanki bunu fark etmişcesine sol ayağının dizini bacaklarımın arasına yerleştirerek dudaklarıma daha fazla yüklenirken çenemi tutan eli yanağıma kaymış okşuyordu. Bir anda titreyerek reisten ayrıldım.
" Reis lütfen yavaşlar mısın?" dediğim zaman reis şaşkınca yüzüme baktı. Bense utancımdan başımı öne eğerek:
" İlk defa öpüşüyorum ve kullanmadığım organlarım hareketlenmeye başladı." dedim. Reis bacağını koyduğu yere gözlerini yöneltip hareketlenmiş olan organıma bakarak gülümsedi. Ardından kendini koltukta yanıma atarak geriye yaslandı. Başını geriye atarak:
" Dede o gün karşılaşmamız tesadüf değildi."
" Anlamadım."
"O günden iki gün önce bizim asenanın gurubundan bir kız rahatsızlanmış ve sen ona yardım etmiştin. Seni o zaman fark ettim. Kim olduğunu anlamak için seni izliyordum. Bu sayede sana yardım edebildim ve Alevi olduğunu da o gün öğrendim."
Şaşkınlığımı anlatacak kelime bulamadığım için ağzım açık , ellerim önümde reisi dinliyordum. Bu sırada reis ellerime bakıp kahkaha atınca durumumu fark edip bacaklarımı koltukta kendime doğru çektim. Utanç vericiydi sadece bir öpücükle kendimden geçmiş olmak. Başımı dizlerime koyduğumda reisin elini saçlarımda hissettim.
" Utanma herkes ilk seferinden bu kadar etkilenir." diyen reis daha az utanmamı sağlamıyordu. Bu arada yan tarafımdaki bedenin hareketlenmesi ile başımı döndürdüğümde reisin ayakta bana baktığını gördüm. Gülümseyerek:
" Acıkmadın mı? Kalk hadi bir şeyler hazırlayalım." deyince ben de ona gülümseyerek yerimden kalkıp peşine takıldım. Reisin evine gelmeye başladığımda yalnız yaşamasının etkisinden olsa gerek iyi bir aşçı olduğunu fark etmiştim. Reis mutfağa geçip malzemeleri tezgaha koyduğunda ben de çıkardıklarını yıkamaya başladım. Dikkatle sebzeleri doğrayan reise baktığımda kafamdaki soruları sorma ihtiyacı ile başımı yaptığım işe gömerek:
" Erkeklerden hoşlandığını ne zaman fark ettin?" diye sordum. Reiste başını yaptığı işten kaldırmadan bana cevap verdi.
" Lisedeydim, ablamın öldüğü sıralardı. İnkar etmek faydasız olduğu için oluruna bıraktım."
Yemekleri hazırlarken başka soru sormadım , alacağım cevaplar beni yaşadığımız anların yalan olması kadar tedirgin ediyordu. Evet reisi fark ettiğimden beri ona karşı duygularım olduğunu inkar etmiyordum ama benim için bu ilk iken reis için sıradan bir durum olduğunu düşünmek canımı yakıyordu. Yemek hazır olduğunda sofraya geçip yemeğe başladık. Aramızdaki sessizliği çalan kapının sesi bozdu.
" Geride dur ben bakayım." diyen reise itaat edip kapıya yakın bir duvara iliştim. Reis kapıyı açtığında içeri söylenen Arslan reisin girmesi ile meraklı bir bekleyiş başladı. Arslan söylenmekle o kadar meşguldü ki beni ancak içeri girip karşısında görünce fark etti.
" Dede senin burada ne işin var?"
Ben sorusuna boş bakışlarla cevap verirken Göktuğ atılıp:
" Ders çalışıyorduk." diye yanıtladı. Arslan reis başını sağa sola sallayarak içeri geçip kendini bir koltuğa bıraktıktan sonra bana yöneldi.
" Ya ben bu kadınları anlamıyorum dede. Sen nasıl onlarla bu kadar kolay başa çıkabiliyorsun?"
Söylediklerine gülümseyerek yemeğin başına tekrar oturdum.
"Çok kolay reis sadece empati kuruyorum."
" Ne pati kuruyorsun?"
Arslan reisin anlamaz haline daha da geniş gülümseyerek:
" Empati reis, yani onların açısından bakıyorum. Şimdi anlat bakalım sorun ne? Daha bu gün kavgalıydınız."
Arslan derin bir oh çekip başını oturduğu koltuğun başlığına yasladı. Anlaşılan az önceki olay yeteri kadar çözüme ulaşılmamıştı. Bulunduğu konumu bozmadan konuşmaya başladı.
" Aliye ile olan kavganın ardından güzel güzel konuşuyorduk. Sonra konu Bahar ablaya geldi,hazırlıklara başladık deyince ne olduğunu sordum. O da bana Murat abi ile evlenmeye karar verdiler dedi. Ben de acele bir karar deyince parladı işte."
Arslan konuşurken Bahar ablaların kararından haberim olmadığı için fazlasıyla şaşırmıştım. Ama durumu öğrendiğimde ilk tepki olarak yana Göktuğ'un olduğu yöne başımı dönderdiğimde Göktuğ'un sıkılı yumrukları ve öfkeden titreyen çenesini fark ettim. Arslan ise Göktuğ'un durumunu fark etmeyip konuşmaya devam ediyordu. Reisin bu duruma tepkisinin canımı bu kadar yakamayacağını fark ettiğimde başımı öne eğip az önce yaşananları düşündüm. Ben onun için neydim? İşte beni mahveden düşünce buydu sanırım. O sırada hızla ayağa kalkan Göktuğ Arslan'a bakarak:
" Benim çıkmam gerek anahtarım var kapıyı çeker çıkarsınız." dedikten sonra hızla paltosunu alıp kapıyı adeta çarparak çıktı. Bana şaşkın gözlerle bakan reise başımı eğerek cevap vermiş oldum. Zira kimsenin bu durumda beni görmesini istemiyordum.
" Dede haberi yok muydu bu delinin?"
" Benim bile haberim yoktu reis. Peşinden gitsen iyi olur bir delilik yapmasın." dediğim zaman Arslan hızla yerinden kalkıp bana bir baş selamı vererek kapıdan çıktı. Az önce kalbimi ve ruhumu açtığım evde şimdi bir başıma yaşadığım hayal kırıklığı ile duruyordum. Ne yapsam boştu ama dergaha haber vermeli ve olacakları hafifletmeliydim. Yerimden kalkıp telefona ulaşarak dergahı aradım . Telefonu amcam açtı :
" Alo kimsiniz?"
" Amca benim Ali Kemal Göktuğ oraya geliyor Bahar ablanın evlilik kararını öğrenmiş. Dikkatli olun lütfen." dediğimde arkadan gelen seslerle amcam bana bekle dedi. Ahize kulağımda bir şey olmaması için içimden dua ederken duyduklarım ile bu günü yaşamamayı diledim.
" Bu seni ilgilendiren bir durum değil Göktuğ yeter artık."
" Bu dünyada seninle ilgili her şey beni ilgilendirir Bahar evlenmiyorsun."
" Ne yapacağıma artık kimsenin karar vermesine izin vermeyeceğim. Git Göktuğ hayatını yaşa ve beni artık umursama."
" Benim her şeyim sensin , o yüzden bana bunu söyleyemezsin."
Bu duyduğum son cümle ile birlikte ahizeyi kapattım. Her şeyi olan biri için kim olabilirdim ki?...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSAK(GAY)(TAMAMLANDI)
Ficción GeneralYıl 1983 İstanbul. Alevi dedesinin torunu Ali Kemal ve fakültenin reisi ülkücü Göktuğ. Talihsiz bir karşılaşma , talihsiz bir birliktelik. Pek çok çıkmaz sokak . Dede ve topal reis yan yana yürüyebilecekler mi?.. Başlangıç:26 temmuz 2021