Sessizlik her zaman iyi şeylere dalalet değildir. Hele de uzun süren sessizlik sonrasında gelecek fırtınanın habercisidir çoğu zaman. Reisle yaşadığımız olayların üzerinden üç koca gün geçmesine rağmen fakültede de dergahta da mutlak bir sessizlik hakimdi. Kafamdaki düşünceler bunu hayra yormasa da ben bunu taraflar arası mütareke olarak görmek gibi bir iyimserlikle kendimi avutuyordum. Gerçi ne biz onların mekanlarına gidiyorduk ne de onlar bizim alanlara uğruyorlardı. Ülkücülerle 80 sonrası her dem sıkıntı yaşadığımızdan olsa gerek bu duruma şüphe ile bakmadan duramıyordum. Sabah derslerimin sonuncusuna gireceğim sırada gücünün son damlası ile yanıma varan Zeynep ile şaşkınca olduğum yerde durdum. Zeynep okulda olan biten her şeyden haberdar olmasıyla ün salmıştı. Yanıma ulaştığında ellerini dizine koyup sık sık nefes alarak bana eliyle bir dakika işareti yaptı. Merakıma yenik düşüp onu beklerken:
" Dede Engin bu gün okula geldi mi?"
Zeynep'e bir süre boş boş baktıktan sonra kendimi toparlayıp düşününce sabah dergaha da uğramadığını ve hatta evine gittiğimde annesinin dün gece bir arkadaşında kaldı dediğini hatırladım.
" Hayırdır Zeynep bir sorun mu var?"
Zeynep bana endişeli gözlerle bakarak:
" Aslında dün gece dışarı sinemaya gittik. Daha sonra Engin birini gördüğünü onu beklemememi söyleyerek ayrıldı. Ama ondan sonra Engin'den haber alamadım. Dede başına bir şey gelmemiştir değil mi?" Bu hiç Enginlik bir davranış değildi. Açıkçası Engin her zaman temkinli ve sadık bir insan olmuştur. Gene de ortalığı ayaklandırmadan bu durumun aslını öğrenmeliydim. Bunun içinde ilk elemem gereken seçenek tabi ki de ülkücülerdi. Zeynep'ten izin isteyip Arslan reisi bu saatte bulabileceğim Mühendislik fakültesinin kantinine yol aldım. Oraya vardığımda Arslan reis, topal reis ve asenayı bir masanın başında yanlarında birileri ile çay içerken buldum. Farklı olan Arslan reisin ve topal reisin yanında diplerine kadar girmiş birer kız olmasıydı. Gözlerim topal reisin dibine kadar girmiş ve ona bir şeyler anlatırken kolunu okşayan kıza kaydı. Kızı tanıyordum muhasebe bölümünden Ayşegül'dü. Ayşegül'ün topal reise yanık olduğu söylentilerine aşinaydım ama reis hiç bir zaman bu kızın bu kadar dibine girmesine izin vermemişti. Aşina olmadığım ise Arslan reisin bir kızın bu kadar yakınına gelmesine izin vermesiydi. Yanımda biten Zeynep'in sesi ile kendime geldim.
" Demek ki söylentiler doğruymuş."
" Anlamadım."
Zeynep istifini bozmadan reislerin masasına dik dik bakarak:
" Asenanın reisler için kendi guruplarından uygun kızlar ayarladığı söyleniyordu. Ama reisleri ikna edemediği de söyleniyordu. Demek ki sonunda başarmış." dedi. Topal reise kayan gözlerim kızı umursamasa da uzak durması için bir şey yapmamasına karşın yere eğildi. Neden biri ile birlikte olması beni rahatsız hissettirmişti ki. Normal olanı buydu ve benim bu konuda hiç bir şey söylemeye hakkım yoktu. Peki bu durumda göğsümü sıkıştırıp içime acının salınma nedeni neydi acaba. Tekrar masaya döndüğümde Arslan reisin beni fark ettiğini görüp Engin'i hatırlayarak düşüncelerimi bir kenara bırakıp masalarına yöneldim. Beni gören ülkücü tayfa yerlerinde rahatsızca kıpırdanmaya başladılar. Arslan reisin karşısında durup:
" Reis seninle konuşmam gereken bir konu var, müsait misin?"
"Olur dede konu neydi?" dediğinde özel diyerek kantinin girişini gösterdim başımla. Bana uyup ayaklanarak peşime takıldı. Bize bakanlara ise eliyle sorun yok işareti yapmayı da ihmal etmedi.
" Hayırdır dede seni buraya kadar getiren sorun nedir?"
" Bizim Engin'i biliyorsun? Onu bulamıyoruz olmaması en büyük dileğim ama sizinkiler ona bir şey yapmışlar mı bir bilgin var mı diye sormaya geldim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSAK(GAY)(TAMAMLANDI)
Genel KurguYıl 1983 İstanbul. Alevi dedesinin torunu Ali Kemal ve fakültenin reisi ülkücü Göktuğ. Talihsiz bir karşılaşma , talihsiz bir birliktelik. Pek çok çıkmaz sokak . Dede ve topal reis yan yana yürüyebilecekler mi?.. Başlangıç:26 temmuz 2021