Medya: "Dedektiflik Teklifi" Bölümünden bir kesit. Bölümün sonundaki fragmana göz atmayı unutmayın. İpuçlarını takip edin! Bölüme başlamadan önce ekrana tıklayın ve sol altta çıkan "⭐" tıklayın. Oy verirseniz çok mutlu oluruz ve yazma motivasyonumuz artmış olur. Keyifli okumalar.
×××Hırs güzeldir fakat dozunda kalması gerekir. Nefret ya da kine benzer faktörler insanın kendisinde görülmeye başlandığından itibaren o hırsın bitirilmesi gerekir. Yoksa bu hırs, tüm insanlığın sonunu getirebilecek boyuta ulaşır.
Jackson arkasına bile bakmadan kafasına geçirdiği kapüşonunu biraz daha öne çekerek okulun kapısından çıktı. Rose, Bella, Alex ve Jack'in gözleri üzeri bir cinayet torbası ile kapatılmış maktül ile ardına bile bakmadan uzaklaşan Jackson'da idi.
"Siz de benim düşündüğümü mü düşünüyorsunuz?" Diye sordu, kızıl kaşları çatılı ama bir o kadar da yüzüne bakılınca endişesi belli olan Rose.
"Sen ne düşünüyorsun bilmiyorum ama galiba evet aynı şeyi düşünüyoruz Rose" dedi Bella. Jack öne atılıp mantıklı cümleler kurmaya çalışarak "Bir saniye hanımlar. Hemen yargısız infaz yapmayın. Ne derler bilirsiniz kanıt bulunana dek herkes masumdur" dedi.
Sessiz kalan kişi Alex'ti. Kafasında kurduğu yapbozun parçalarını birleştirmeye çabalıyordu. Bu bir intihar değil, cinayetti. Buna emindi cesetin avuç içine kazınmış gülen yüz her şeyi belli ediyordu. Fakat şüphelendiği kişi kesinlikle Jackson değildi. Jackson her ne kadar hırslı bir kişiliğe sahip de olsa bu denli canice bir olayı yapamayacak kadar da korkaktı.
Alex kafasında kurduğu yapbozun parçalarını birleştirmeye çalışırken düşüncelerini Bella'nın sesi bozdu. "Alex, peki sen ne düşünüyorsun? Sence katil Jackson olabilir mi?" diye sordu. Alex ellerini kapüşonlusunun cebinden çıkararak anlatmaya başladı "Jackson olamaz diye düşünüyorum. O ödleğin teki. Beni asıl endişelendiren şey kasabada bir katil olması değil. Katilin, kurbanlarının avuç içlerine gülen bir yüz çizecek kadar ukala olması. Oldukça canice, ve bunu Jackson ödleği yapmış olamaz. Ama tabi ki önümüzdeki şüpheli tablosuna baktığımızda baş sırada olduğu da bir gerçek!" dedi.
Tam o sırada arkalarından uzun fötür şapkalı, elinde deri bir dosya çantası tutan ve uzun kabanıyla her halinden dedektif olduğu anlaşılan biri geldi ve "Hey çocuklar. Az önce size kulak misafiri oldum. Size anlatmam gereken bir şey var ve size bir teklifte bulunacağım." dedi. Jack, Bella, Rose ve Alex şaşkın ve meraklı gözlerle dedektif baktılar. Gri sakallarla çevrelenmiş büyük denilebilecek yuvarlak kırmızı burna ve küçük siyah gözlere sahip bu yaşlı dedektif biraz eğilerek sesini alçalttı ve "Burada olmaz. Ofisimize gelmeniz lazım. Beni takip edin lütfen." dedi. Anlamsız gözlerle dedektife bakıp hep birlikte peşine düştüler.
Kasabanın meydanındaki evlerden birine gelmişlerdi. Ev tek katlıydı ve küçük bir de bahçeye sahipti. Jackson ahşap çatılı evi incelerken yaşlı dedektif ise beyaz ahşap kapıya tam dört defa tıklattı. Kapı kısa bir süre sonra üst kısmında bulunan minik boşluk açıldı ve sadece gözleri görünen biri çıktı. Kapıdaki minik boşluktan bakan kişi sadece "Parola." dedi. Dedektif ezberindeki "Katili uzakta arama, yakınına bak." kelimelerini sıraladı ve bir kaç kilit sesinin ardından kapı sonuna kadar açıldı. Bella şaşkınca tek kaşını kaldırdı ve "Mantıklıydı." dedi Jack ise onu onaylayarak "Kesinlikle!" dedi ve ardından teker teker içeriye girdiler.
İçerisi loş bir ambiyansa sahipti. Gündüz saatleri olmasına rağmen perdeler kapalıydı ve masa lambasının altında çalışmakta olan bir kaç dedektif masa etrafında toplanmıştı. Gelen kişileri gördüklerinde kafalarını kaldırıp aynı anda gelen gençlere bakmışlardı. Ardından tekrar işlerine döndüklerinde Alex öne çıkarak "Biz neden dedektiflerin bulunduğu bu eve geldik. Bizim size nasıl bir faydamız olabilir?" dedi tek kaşını kuşkuyla kaldırarak. Bella ise "Üstelik dedektif olduğunuza dair bize bir kanıt sunmadınız. Kimliğinizi görebilir miyim?" dedi. Uzun paltolu, yaşlı dedektif elinde tuttuğu deri çantasının fermuarını açarak içerisinden dedektif olduğuna dair bir kimlik çıkarıp gösteri.
Bella ikna olarak "Anladım, teşekkürler. Peki burada ne işimiz var bunu anlatır mısınız?" diye sordu. Dedektif ise "Ah bu gençler, çok sabırsızsınız. Öncelikle geçip masaya oturun. Ben de dosyalarımı bırakıp yanınıza geleceğim ve size her şeyi anlatacağım." diyerek ara holün sonundaki odaya ilerlemeye başladı. Rose ise "Oturalım madem. Bu yaşlı adam bizden ne isteyecek merak ediyorum." dedi kollarını birbirine bağlayıp otururken. Ardından hepsi salonun ortasına yerleştirilmiş ve oldukça uzun ince olan masanın köşesine geçip oturdular.
Birkaç dakika geçtiğinde yaşlı dedektif bulundukları loş ışıklı odaya geldi. Sempatik bir gülüş gösterip karşılarına oturdu ve parmaklarını birbirine kenetleyip masaya yerleştirdi. Sakallarına dolayı görünmeyen dudaklarını araladı ve "Ben uzman dedektif Orwell Korg. Sizi buraya aranızda konuşurken duyduklarım için çağırdım." Dört genç bir birine bakıyordu. Alex ise her zamanki soğukluğunu bulunduğu her ortamda belli ediyordu.
"Malum yaş aldığımızdan dolayı artık eskisi gibi cinayet dosyalarıyla yakinen ilgilenmiyoruz. Bu sebeple kasabamızda bulunan bu donanımlı üniversitedeki profesörler ile kurulu topladık ve bir toplantı yaptık. Hedefimiz; zekiler arasındaki en zekilere ulaşmaktı ve sanıyorum ki başardık. Biz dedektifler yeni nesiller yetiştirmekle yükümlüyüz. Kasabadaki dedektifler paslandı. Bize yeni demirler gerekiyor." dedi.
Ardından yaşlılığı aklına geldiği için derince bir iç çekti ve "Burası küçük bir kasaba, Benjamin Stan'ı hepimiz tanır ve çok severdik. Ancak ölümü kesinlikle bir intihar değil. Bu bir cinayet. Üstelik zekice bir cinayet. Çünkü şu ana kadar elimizde bulunan tek ipucu kurbanın avuç içindeki gülen yüz sembolünden başka bir şey değil. Desteğe ihtiyacımız olduğunu düşündük. Araştırmak için görev bana verildi ancak bir ay önce ciddi bir kalp krizi geçirdim. Uğraştığım en ufak olayda yorgun düşüyorum. Bu işi size vermekten başka çarem kalmadı gençler." dedi.
"Çok geçmiş olsun efendim." Dedi Rose. Herkes pür dikkat dedektifi dinliyordu. "Teşekkür ederim kızım." Dedi gülümseyerek. Sempatik bir dedektifti.
"Gençler lafı fazla uzatmayacağım. Sizden Rode kasabasındaki katili resmi dedektiflik ile araştırıp yakalamanızı istiyorum. Bunun için gerekli tüm resmi işlemleri tamamlayıp bu görevi size devredeceğim. Ve o cani katili bulacağınızdan hiç şüphem yok" dediğinde herkesin kaşları şaşkınlıkla havalanmış dedektife bakmaktaydı.
Dedektif Orwell kasabadaki katili bulmalarını ve dedektif olmalarını teklif ediyordu...
-Bölüm sonu-
Gelecek bölümden bir kesiti buraya bırakıyoruz. Haftaya cuma günü yeni bölüm sizlerle olacaktır ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇ KASABASI
Mystère / ThrillerBiraz dedektifçilik oynamaya var mısın? 🔎 ××× Bir kasaba... Onlarca cinayet... Ve tek bir katil... Rode Kasabasında bir ay içerisinde tam on bir adet cinayet işlenmişti. Üstelik tüm cinayetlerin tek bir ortak noktası vardı. Katil öldürdüğü tüm k...