×××
Medya: "Tesadüf " Bölümünden bir kesit. Bölümün sonundaki fragmana göz atmayı unutmayın. İpuçlarını takip edin! Bölüme başlamadan önce ekrana tıklayın ve sol altta çıkan "⭐" tıklayın. Oy verirseniz çok mutlu oluruz ve yazma motivasyonumuz artmış olur. Keyifli okumalar.
×××Jack valizindeki son kıyafetleri de yurt odasındaki küçük dolaba yerleştirdi ve dolabına son bir bakış atarak kapağını kapattı. Kapağı kapatır kapatmaz karşısında dikilen kişiyi görmesiyle refleks ile yerinden sıçraması bir oldu. Ürkerek gözlerini kapattı. Bir elini sol tarafına kalbinin üzerine yerleştirerek "Hey dostum beni korkuttun!" dedi ve göz kapaklarını aralayarak karşısındaki kişiye baktı.
Karşısındaki kişiyi görmesi ile şaşkınca kaşları yavaşça çatılmaya başladı. Aynı şekilde karşısındaki kişi de kaşlarının çatılmasına engel olamadı. Karşısındaki kişi göz devirerek "Yine mi sen?" diye sordu. Sesi de kendisi kadar donuk ve sertti. Jack ise aynı şekilde karşılık vererek,
"Bu soruyu asıl benim sana sormam lazım. Yine mi sen?" dedi. Çünkü karşısındaki donuk bakışların sahibi bu gün havaalanında gördüğü o tuhaf çocuktan başkası değildi.Karşısındaki kişi yine siyah kapüşonunu kafasına geçirmiş, ellerini cebine sokmuş beyaz teninin ardındaki donuk ve cevap bekler bakışları ile Jack'a bakmaktaydı. Jack "Bak dostum, ben bu yurda geldim çünkü Road Üniversitesi öğrencisiyim. Yani burada asıl senin ne işin var?" dedi. Karşısındaki kişi bakışlarını sert bir şekilde Jack'a sabitleyerek "Galiba berbat bir tesadüf olacak ama ben de Road Üniversitesi için bu kasaba ve yurda geldim." dedi.
Jack'in şaşkınlığı katlanmaya devam ederken ağzından "Hah!" diye alaycı bir nida çıkmasına engel olamadı. Çünkü biliyordu ki o üniversiteye sadece sayılı zeki öğrenci alımı yapılıyordu. Ve karşısındaki kişinin zeki olduğundan şüpheliydi. "O zeka bilmecesini çözdüğünden şüpheliyim. O bilmeceyi çözmem aralıksız bir haftamı aldı. Basit değildi." dedi Jack, çözerken zorlandığı sesi öne sürerek.
Karşısındaki sadece sert bakışlarına şahit olduğu kişi çileğimsi dudaklarını araladı. "Küstahsın. Üstelik boş bir küstah. O bilmeceyi çözmek sadece bir günümü aldı." dedi ve omuz silerek "Basitti." dediğinde bu sefer Jack'in şaşkınlığı yüzüne daha da yansımıştı.
Kapüşonlu çocuk arkasını dönerek tekli yataklarda birine ilerledi ve ardında kafası karışık bir Jack bıraktı. Jack elini sağ saçlarının dibine götürüp kaşıdı. Sonra ise, daha fazla zaman kaybetmemek ve o tuhaf çocuğu düşünmemek adına boşalttığı valizinin fermuarını çekti ve yatağının altına itti.
Geçip kendi yatağına uzandı ve pikeyi üzerine çekti. Fakat lamba açıkken uyuyamadığı için bakışlarını donuk çocuğun olduğu tarafa çevirdi. Elindeki müzik çalar ile gözü kapalı müzik dinlediğini görünce uzandığı yatağından doğruldu ve ışığı kapatıp tekrar yattı. İyi bir uyku çekmeli ve yarına hazır olmalıydı. Uyurken donuk bakışlara sahip bu huysuz çocuğun adını hala öğrenmediğini düşünüyordu. Göz kapakları ağırlaşmaya ve üzerine uyku polenleri serpilmeye başladığında çoktan uykunun kollarına kendini teslim etmişti.
Ertesi gün, gün ağarmış etraf aydınlanmıştı. Bugün üniversitenin ilk günüydü. Sadece en zekilerin girebildiği bu okula girmeye hak kazandığı için, Jack kendisiyle gurur duyuyordu. Gözlerine gelen altın sarısı güneş sebebi ile yüzünü buruşturarak uzandığı yatağından kalktı ve vücudunu yay gibi gererek esnedi.
Vakit kaybetmek istemediği için hemen ince pikeyi üzerinden çekti ve kalkarak lavaboya ilerledi. Hızlıca soğuk bir duş aldı ve havluyu vücuduna sararak aynanın karşısına geçti. Aynadaki yansımasına göz gezdirdi. Biraz sakalları çıktığı ve kendisini dağınık gösterdiğini düşündüğü için tıraş etmeye karar verdi. Hızlıca tıraşını yaparak yansımasına memnun bir ifadeyle baktı ve kıyafetlerini hızlıca giyinip lavaboda ki tüm işlerini tamamladıktan sonra ayrıldı.
Yurt odasındaki küçük banyodan çıktığında gözleri oda arkadaşı olan donuk bakışlı çocuğa çevrildi. Hâlâ uyuduğunu gördüğünde göz devirerek söylenmeye başladı. "Ah aptal! Bu saatte kadar uyuduğuna inanamıyorum. Ne kadar sorumsuz bir insan bu böyle. Üstelik adını bile söylemedi daha. Tam bir ahmak!" diye söylenirken karşı yataktan boğuk bir "Adım Alex asıl ahmak sensin ve uyumuyorum!" sesi işitti.
Jack başını ürkerek o tarafa çevirdiğinde adının Alex olduğunu öğrendiği donuk bakışlı çocuk yatakta esneyerek doğruluyordu. Bakışlarını Jack'a çevirdi ve "Ayrıca insanlara
aptal demeyi bırakmalısın dostum" dedi. Jack göz devirerek "Her neyse. Bence bir an önce çıksak iyi olur. Dersin başlamasına yirmi dakika kaldı, yol on dakika sürüyor ve sınıfımızı bulmamız uzun sürebilir." dedi. Daha sonra yatağının önündeki pencerenin hemen yanında bulunan askılığa yöneldi ve astığı çantasını alıp omzuna taktı. Alex ise üzerindeki örtüyü çekerek lavaboya ilerledi.Jack ise cep telefonunu çıkarıp mesajlarını kontrol etti ve bazılarına yanıt verdi. Zaman hızlı geçmiş olmalıydı ki Alex'in başında beklediğini ve yine o dik bakışlarından birini attığını fark etti. Cep telefonunu çantasına atarak yurt odalarından ayrıldılar ve Rode Üniversitesine doğru yola koyuldular.
Giriş kapısına geldiklerinde Jack başını kaldırarak hayranlıkla "Road Üniversitesi" tabelasına baktı. O hayranlıkla tabelayı izlerken Alex yanında dikilerek "Ne o aşık mı oldun?" dedi alaycı bir tonda. Jack ona tuhaf bakışlar atarken Alex içeriye girmiş önden yürümeye başlamıştı bile. Duraklayıp arkasını döndü ve "Hadi dostum aval aval bakmayı bırak ve gel. Daha ilk günden derse geç kalacağız" dedi. Jack da daha fazla vakit kaybetmemek adına Alex'e yetişmek için koşar adım yanına gitti ve birlikte sınıfa girdiler.
Jack etrafına inceleyici bakışlar atarak hayranlıkla izliyordu. Tıpkı filmlerde gördüğü gibi sıralar basamaklı ilerliyor, ortada kocaman kara tahta karşısında profesörlerin ders anlatması için masa bulunuyordu. Sıralara tek tük öğrenciler yerleşmişti. Anlaşılan çok da geç kalmamışlardı. Jack hemen heyecanla öndeki sıralardan birine geçip oturdu. Alex ona göz devirerek "Tam bir ineksin" dediğinde Jack da aynı şekilde karşılık vererek "Teknik olarak şu an bu okuldaki herkes inek. Yani sen de ineksin" dediğinde Alex "Her neyse" diye geçiştirerek bir arka sıranın en sonuna geçip oturdu.
Tam o sırada sınıf kapısının olduğu tarafından gülüşme sesleri ve "Aynı yurtta aynı üniversitede üstelik aynı havalanında karşılaşmamız bence tesadüfden öte, kader!" sesi gelince Jack bakışlarını o tarafa çevirdi. Kapıdan giren ilk kişinin zümrüt yeşili gözlerini, karamel rengi kızıla çalan saçlarını ve çiçekli elbisesini görünce hafifçe kaşları çatıldı. Ardından biri daha girdi. Uzun boyu, ince fiziği, simsiyah kısa saçları görmesi ile kaşları mümkünmüş gibi daha da çatıldı. Bu kişiler, havaalanında gördüğü ve valiz kavgası yapan kızlardan başkası değildi.
Gelen iki kız da Jack ve Alex'i görür görmez bir an durakladılar ve onlar da aynı şekilde çatılmış kaşlarıyla şaşkınca bakakaldılar. Hepsi bir ağızdan "Berbat bir tesadüf!" diyerek birbirlerine bakmaktaydılar.
-Bölüm Sonu-
Gelecek bölüm hakkında bir fragman kesiti ekliyoruz. Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Gelecek bölümde görüşmek üzere ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇ KASABASI
Misteri / ThrillerBiraz dedektifçilik oynamaya var mısın? 🔎 ××× Bir kasaba... Onlarca cinayet... Ve tek bir katil... Rode Kasabasında bir ay içerisinde tam on bir adet cinayet işlenmişti. Üstelik tüm cinayetlerin tek bir ortak noktası vardı. Katil öldürdüğü tüm k...