YAKINDA!

79 70 0
                                    

Bella etrafa saçılmış kağıt parçaları arasında araladı gözlerini. Görüşü netleşirken yan tarafında uyuyan Rose'u farketti. Kızıl saçları yüzünü kaplamış bir şekilde derin bir uykuda olduğu anlaşılıyordu. Bella biraz doğrularak kollarını esnetti ve etrafına bakındı. Dün gece restorandan döndüklerinde hemen çalışmaya devam etmişler ve bir sürü dosyayı gözden geçirmişlerdi. Bu sebeple her yer kağıt parçaları dolmuştu. Gözleri karşı koltuğa kaydığında gördüğü manzara karşısında gülmeden edemedi. Alex başını Jack'in omzuna yaslamış, Jack ise kolunu Alex'in omzuna atmış yan yana uyuyorlardı. Tam o esnada dedektiflik bürosunun arka giriş kapısı tıklatıldı. Bella şaşkınca duvar saatine baktı. Sabahın erken saatinde gelen kişiyi merak ederek kapıya ilerledi ve delikten baktı. Fakat kimse görünmüyordu. Şüpheyle gözleri kısıldı. Temkinli bir biçimde kapı tokmağını çevirdi ve kapıyı açtı. Karşısında durmakta olan minik kızı görünce içi rahatlayarak kıza baktı. Küçük kız heyecanla "Günaydın Bayan, ninem dedektifler için poğaça yaptı bana da getirmemi söyledi." dedi ve elindeki üzeri beyaz bir bezle örtülü örgü sepeti uzattı. Bella gülümseyerek kızın uzattığı sepeti aldı ve "Teşekkürler, ninene sevgilerimizi ilet lütfen." dedi. Küçük kız gülümseyerek el salladı ve arkasını dönerek basamaklardan atladı ve çiftlerle çevrili büronun bahçesinden ilerleyerek çıktı. Bella elinde tuttuğu sepeti de alarak kapıyı kapattı ve mutfağa doğru ilerledi. Koridorda ilerlerken sepetin üzerindeki beaz örtüyü açtı ve poğaçaların kokusunu içine çekti. Mutfak masasına yerleştirerek diğerinin uyanmasını beklemeden içinden bir adet aldı. Küçüklüğünden beri yaptığı hareketi yaparak poğaçayı önce böldü ve içindeki peyniri yemek için dudaklarını araladı. Fakat peynirin içinde gördüğü şey ile bir anda duraksadı. Poğaçayı göz hizasına getirip gözlerini kısarak incelemeye başladı. Poğaçanın içinde mavi renkli benekler gördüğünde gözleri şaşkınlıkla aralandı. Bu mavi şeylerin peynir olmadığı açıkça belliydi. Bella hemen poğaçayı masaya attı ve sepetin içindeki diğer poğaçaların da içlerine teker teker bakmaya başladı. Böldüğü her poğaçanın içinde de aynı mavi lekelerden bulunuyordu. Önünde neredeyse yirmi adet parçalanmış poğaça ve mavi lekelere korku ve şüpheyle bakmakta olan Bella mutfağın girişinden gelen "Bu gün erkencisin" sesi ile irkildi. Bella hızla arkasına dönerek gelen kişiye baktı. Bu Jack'ti. Jack korkan Bellayı ve önündeki parçalanmış poğaçaları o halde görünce şüpheyle kaşlarını çattı ve "Neler oluyor? İyi misin?" diye sordu ve mutfak masasının yanına ilerledi. Bella "Sanırım değilim. Az önce kapı çaldı gidip açtım. Karşımda dün geceki ninenin küçük torunu duruyordu. Ninesinin dedektifler için yapmış olduğu poğaçaları bize vermeye geldiğini söyledi. Poğaçadan bir ısırık almak üzereydim ki içerisinde minik mavi lekeler olduğunu olduğunu farkettim." dedi. Jack uzanıp bir poğaçayı eline aldı ve incelemeye başladı o sırada Bella "Sadece bir tane poğaçada değil neredeyse hepsinde var." dedi. Jack elindeki poğaçayı aldığı yere bırakarak "Normal olmadığı kesin." dedi ve ardından mutfakta bulunan bir poşetin içine bir adet poğaçayı koydu ve "Bunu adli tıpa göndermeliyiz. Anlaşılan birileri dedektifleri bu kasabada istemiyor." dedi. Alex ve Rose hala uyuyordu. Jack, Alex'i Bella ise Rose'u uyandırıp poğaçaları anlatıp gösterdiler. Bu normal değildi, bu mavi lekelerin yararlı olmadığı ve bilerek konulduğu apaçık ortada idi. Rose poğaçaları poşete koydu ve dördü birden adli tıpa gitmek için evden çıktılar. Hızla adli tıp laboratuvarına olayları anlatıp poğaçaları verdiler. Sonuçların çıkması en az iki buçuk saat süreceği için kantine gidip oturdular. Kimsenin içinden yemek yemek gelmiyordu. Alex derin bakışlar içindeyken Rose'un sesiyle kendine geldi. "Hey sen ne düşünüyorsun?" Diye bir soru yönelttiğinde Alex derin bir nefes aldı ve dudaklarını araladı. "Nine bunu anlayamayacağımızı sandı ancak, bizim dedektif olduğumuzu unuttu. Çözmeye çalıştığım nokta bize bunları verdi çünkü ortadan kaldırmak istiyor. Mavilikler yüzde yüz öldürücü bir madde. Bildiği bir şey var ve ortaya çıkmasından korkuyor, ama neden?" Kafasında çözmek istediği her şeyi tekrardan içine atarak çözmeye çalışıyordu. Ortada büyük bir sessizlik oldu, herkesin iç sesi farklı şeyler söylüyordu, ama ortak yola çıkıyorlardı. Katil ya nine ya da tanıyıp, bildiği  biri ve saklamak için öldürmeyi tercih ediyor. Zaman yavaş ilerledede sonunda bekledikleri saate ulaşmışlardı, Bella ileriden kendilerine koşan laboratuvar profesörünü gördüğü gibi ayağa kalktı. Ardından diğerlerinde onun baktığı tarafa baktı ve doktoru gördükleri anda ayağa kalktılar.
"Sonuçlar nedir doktor?" Dedi Jack.
"Tahmin ettiğiniz gibi, içerisinde "Sprusiva" otu var. Insanları 24 saat içinde öldüren bir ottur. Buyrun bu da belgeleri." Hepsi şaşkınlıkla ayağa kalktı ve birbirlerine baktılar. Katil için hepsinin ayninda aynı şey geçiyordu sanki. Alex ve Rose orada bulunan polise her şeyi anlattılar. Jack ve Bella ise nineyi tutuklamak için gerekli izinleri aldılar. Nine baş şüpheli konumundaydı. Eve vardıklarında evin ön kısmında oturan Nine çocukları görünce tedirgin olmuştu. "Hayırdır evladım, polisler neden geldi." Dediğinde polis memuru konuştu. "Cinayetin baş şüphelisi olarak gözaltındasınız."

SUÇ KASABASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin