SUÇ KASABASI

|1| BELAYA ADIM ADIM

×××
Medya: "Belaya Adım Adım" Bölümünden bir kesit. Bölümün sonundaki fragmana göz atmayı unutmayın. İpuçlarını takip edin! Bölüme başlamadan önce ekrana tıklayın ve sol altta çıkan "⭐" tıklayın. Oy verirseniz çok mutlu oluruz ve yazma motivasyonumuz artmış olur. Keyifli okumalar.
×××

Bir hedef uğruna yola çıkan insanlar, varacağı hedefe ulaşmadan o yoldan dönmezler. Rotalarını kaybedip hedeflerini arka plana iten insanlar ise en tehlikelisidir. Ne yapacaklarını, neler yapacaklarını kendileri bile tahmin edemezler.

Hayatlarını âniden değiştirecek bir seçenek sunmuşlardı onlarca öğrencinin önüne. Başka bir ülkede Erasmus ile eğitim göreceklerdi. Fakat Rode Üniversitesi basit öğrencileri bünyelerinde kabul edecek kadar düşük bir okul kesinlikle değildi. Sadece en zeki öğrencilerin kabul gördüğü bu üniversiteye girmek isteyen öğrencilerin yapması gereken şey aslında çok basitti.

Bir bulmaca çözmek! Evet tek şart bu idi. Fakat göründüğü gibi kolay değildi. Karmaşık bir akıl bulmacası olan bu bilmece sadece en zeki insanların çözeceği şekilde ayarlanmıştı. Ve o sayılı öğrencilerden olan tam dört dahi ve yeni öğrenci Rode Kasabasındaki bu üniversiteye girmeye hak kazanmışlardı.

Sayılı öğrenci alan Rode kasabası, Road Üniversitesine öğrenci alımını nihayet tamamlamıştı. Birbirlerini daha önce görmemiş farklı ülkelerden gelen öğrenciler Road Üniversitesinde toplanacaktı. Doğdukları ülkeden ayrılacakları için içlerinde birer hüzün kırıntısı olması yanı sıra büyük de bir heyecan vardı çoğu öğrencinin.

Ve o büyük gün nihayet gelmiş, üniversiteye kabul gören o dört dahi öğrenci yola çıkmışlardı.

...

Jack, uçaktan inmiş ve valizini almak için yürüyen banda doğru aceleci adımlar eşliğinde ilerlemeye başlamıştı. Kırmızı renkteki büyük bavulunun gelmesini beklerken kırmızı tişörtünün üzerine düğmelerini açık bırakarak giydiği beyaz gömleğinin kolunu biraz yukarıya çekerek lacivert deri saatine göz attı.

Saat öğleden sonra beş sularıydı. Sağ tarafına siyah kapüşonlu, elleri cebinde, beyaz tenli ve siyah gözlere sahip biri geldi. Jack kısa bir an gözlerini sağ tarafına çevirdi ve tekrar bakışlarını yürüyen banda çevirdi. Yanına gelen genç çocuk oldukça donuk bir ses ile "Saat kaç?" diye sordu. Jack sorgulamadan "Beşi on iki geçiyor." dedi kısaca. Karşı taraftan bir teşekkür veya her hangi bir tepki gelmediğinde şaşkın bakışlarla tekrar kafasını sağ tarafındaki çocuğa çevirdi ve "Rica ederim." dedi nükteden bir tonda. Siyah kapüşonlu çocuk omuz silkti ve "Teşekkür etmedim ki." dedi yine o donuk sesi ile. Jack göz devirmek ile yetindi.

Bakışları yeniden saatine kaymıştı ki kulaklarını dolduran "Hey bıraksana bu valiz bana ait! Hey bırak dedim sana! Bıraksana." sesi ile başını saatinden çekti ve kızıl saçlara sahip, bağıran kıza çevirdi.

Dikkatini o yöne verdi ve sakince izlemeye başladı. Başka bir kız ile birlikte valiz kavgası yapıyorlardı. Jack gözlerini devirerek içinden" Ah! Aptallar." diye geçirdi. İnsanların sürekli tartışmasına hiç bir zaman anlam veremezdi. Tıpkı aptalca bulduğu gibi.

Siyah saçlara ve açık bir tene sahip uzun boylu zayıf kız ise, kızıl kıza tepki olarak "Ah hayır! Görmüyor musun? Bu valiz bana ait baksana üzerinde ismimin baş harfleri yazıyor" dedi ve ince parmağını yeşil renkli olan valizin bir kısmına dokundurdu.

Kıvırcığa yakın dalgalı karamel rengi ince telli saçlara ve zümrüt yeşili koyu gözlerine sahip kız karşısındaki kıza şaşkınca bakakaldı. Bir an afallayarak "Ah, özür dilerim ben onu görmemiştim." dedi biraz önceki sesine nazaran daha sakin bir tonla. Karşısındaki siyah saçlı kız da yumuşayarak "Tamam, sorun değil. Galiba valiz renklerimiz aynı olduğu için karıştırmış olmalısın." sevecen bir ses ile. İki kız da sakinleşmiş ve birbirlerini yanlış anlamalarından dolayı mahçup olmuşlardı.

Kızıl saçlı kız biraz çekinerek elini uzattı ve "Ben Rose." dedi önüne düşen bir tutam kızılı kulaklarının arkasına sıkıştırırken. Karşısındaki kız da aynı şekilde elini uzatarak sıktı ve "Ben de Bella. Memnun oldum." dedi.

Bella eliyle bantta duran yeşil bir valizi işaret etti ve "Hey baksana. Galiba bu valiz sana ait." dedi. Rose merakla gösterdiği kısma baktı ve "Evet, işte bu bana ait. Teşekkür ederim." dedi kibar bir tonda. Rose topuklularının çıkardığı ses eşliğinde bir kaç adım ilerledi ve yeşil valizini kaldırmaya çalıştı. Fakat biraz zorlandığında Jack koşar adım ilerleyerek adının Rose olduğunu öğrendiği kıza yardım etti ve valizi birlikye zemine indirdiler.

Rose kibar bir şekilde teşekkür ederek valizini sürüklemeye başladı. Tam da o sırada Jack'in kırmızı renkli valizi gözüne çarptı ve gidip kendi valizini aldı. Tam arkasına dönmüş valizini yere bırakacaktı ki birine çarpması ile dona kaldı. Çarptığı kişi az önce kendine saati soran o donuk çocuktu. Jack'a donuk bakışlar atarken tane tane "O valizin sana ait olduğunu sanmıyorum" dedi soğuk bir ses ile. Jack çatılan kaşlarına engel olamayarak "Ama ben sanıyorum?" dedi soru sorar bir tonda.

Ortamdaki gerginlik gözle görülür şekilde kendini belli ederken donuk bakışlı çocuk uzanıp kırmızı valizin üzerinde duran minik müzik notası şeklindeki stickerı gösterdi ve "O halde sanabilirsin. Çünkü bana ait." dedi yine aynı buz gibi, dönük bir tonda. Donuk bakışlı çocuk kırmızı valizi sertçe kendine çekti ve yere koyarak Jack'e sert bir bakış attı. Kapüşonunu dalgalı kahve saçlarına örttü ve bir elini cebine atarak diğer eli ile valizi sürükleyerek gözden kayboldu. Jack ise şaşkınca ardından bakakaldı. Az önce yaşananları görmezden gelmeye karar verdi bakışlarını yine yürüyen banda çevirdi.

Banddaki püsküllerin arasından gelen kırmızı valizi görünce nihayet kendi valizine kavuşmanın verdiği rahatlık ile valizini aldı ve o da hava alanından çıkmak için aceleci adımlarla büyük kapıya doğru ilerlemeye koyuldu.

-Bölüm sonu-

Gelecek bölümden bir kesiti buraya bırakıyoruz. Haftaya cuma günü yeni bölüm sizlerle olacaktır ^^