2

275 14 59
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



RINA

2008

"Rina. Rina!!"

Babamın sesini duyunca çizim yaptığım kalemi elimden düşürüp ucunu kırdım. Defteri hızlıca kapatıp çekmeceme tıkıştırdım. Babamın adım seslerinden nerede olduğunu hesaplayarak dolabımdan ders kitabımı çıkarıp masamın başına geçtim.

"Rina!" diye gürleyerek odama girdi babam.

Kafamı kitaptan kaldırdım, "Evet, baba."

"Kazutora bugün gelecek mi?"

Yumruklarımı masanın altından sıktım. "Bilmiyorum." Bana sürekli onu sorup durmasından nefret ediyordum.

"Annenle konuş. Kazutora'nın bugün burada kalacağını söyle." dedi ve cevabımı bile beklemeden odadan çıktı.

Yavaşça önüme döndüm. Ben buydum, sesini bile duymaya tahammül edemediği eski karısını arayıp biricik oğlu için randevu alan sekreteriydim.

"Beni hiç çocuğun olarak gördün mü?" diye sordum arkasından kapattığı kapıya bakıp fısıldayarak.

Sandalyemi ittirip kalktım, sonra da aşağı kata inip salondaki telefondan annemi aradım. Tabi ki ilk seferinde açmayacağını bildiğim için aramayı kısa kesip kapattım. Cep telefonumdan hem anneme hem de Kazutora'ya mesaj attım.

Ben görevimi yerine getirmiştim, gerisi onların sorunuydu.

"Rina!"

Adımı duydukça tüylerim ürperiyordu. "Evet, babacım."

Babamın sesi çalışma odasından geldi, "Sipariş verdiğim içkiyi hazırlamışlardır. Akşama misafirlerimiz var. Bir an önce gidip al."

"Ama—" Yarıda kesip sustum. Her ne söylersem söyleyeyim beni dinlemeyecekti. "Peki.."

Üzerime yağmurluğumu giyip ayakkabılarımı aldığım gibi dışarı çıktım. Bahçe kapısından çıkmadan önce kapüşonumu başıma geçirdim. Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Suyun botlarımdan içeri girdiğini hissedince durup ayaklarımı salladım.

"Kesin hasta olacağım." dedim ıslanan botlarıma bakarak.

Yürüyerek sokakları, trafik lambalarını geçtim, birkaç köşeyi döndüm. Babamın siparişinin olduğu dükkanın önünde durup içeri bakındım. Kapıyı yavaşça ittirdim. Hemen üstümdeki küçük zil geldiğimi bildiren bir ses çıkardı. Kasadaki adam kafasını kaldırıp bana baktı.

"Merhaba." dedim başımı eğerek.

Adam hemen ayağa kalktı, kim için geldiğimi biliyordu. Her zaman yaptığı gibi arka taraf geçip siparişimi paketlemeye başladı. Onu beklerken sıkılarak iç geçirdim, ellerimi arkamda bağlayıp camda sergiledikleri renkli içki şişelerine bakındım.

« tokyo revengers » baji x oc ; draken x ocHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin