Hep beraber biraz takıldıktan sonra, ben tekrar yurda dönmüş ve anahtarları çıkarmaya üşendiğim için kapıyı çalmıştım.
Kapıyı açan Taehyung, kızgın ve sinirli duruyordu.
Bir dakika, az önce burnundan duman mı çıktı? Yok ya, ben yanlış gördüm herhalde.
İçeri geçip, hemen mutfağa gidip bir bardak su almıştım.
Beni göre Jimin, ilk önce şaşırsa da, daha sonra umursamaz bir tavrı ile içeri geçmişti.
"Ne oluyor bunlara ya." Dedim kendi kendime ve daha sonra bende salona geçtim.
Namjoon, "Sabahtan beri seni arıyoruz! Neden açmıyorsun!?"
"Beni mi? Neden?"
Taehyung, "Merak ettiğimiz için olabilir mi!?"
"Off sana ne oluyor?" Dediğimde susmuş, ve daha sonra ise mutfağa girmişti.
Jimin, "Kaç saattir sana ulaşamadık? Neredeydin?"
"Dışarıdaydım"
Yoongi, "Ahahahah çok iyiydi..." Dedi ve ona bakanlara dönüp, "Ne oldu?" Dedi ve gülmeye devam etti.
Jungkook, "Seni merak ediyoruz şurada, bari düzgün bir cevap ver"
Seokjin, "Ben tahmin edeyim, sen doymayınca yemek yemeye gittin"
Hoseok, "Belki de arkadaşlarıyla buluşmuştur"
"Benim burada hiç arkadaşım yok.." dediğimde hepsi bana bakmıştı.
Yalan mı?
"Amerikadaydım ben şimdiye kadar, hoş. Orada da yoktu gerçi.. her neyse, ben buralarda takılıyorum" dedim ve odaya girip yatağa oturdum.
Ne yapsam? Çok sıkıcı!
Yarından itibaren, her şey başlıyor gerçi..
Röportajlar, çekimler, şarkı hazırlıkları, klip çekimleri gibi şeyler işte.
Ne güzel değil mi.. -güzel değil-
Çok istediğiniz, ve sevdiğiniz bir gruba giriyorsunuz ve o grupta dışlanıyorsunuz.
Hatta ve hatta, bias olarak gördüğün kişi bile sana kötü davranıyor.
Bangtan Boys, gerçekten böyle insanlarmıydı?
Onları yanlış mı tanıdım ben.. buna inanmak istemiyorum..
Her neyse, şimdi yapmam gereken tek şey... Dans etmek mi?
Güzel bir fikir olabilir, neden olmasın değil mi?
Bts'in Mic Drop şarkısını açıp, bir kaç kere tekrar izledim, ki iyi yapabileyim.
Telefonu, karşıma koyup dans etmeye başlamıştım, ve bence iyi gidiyordum. Dansın ortalarına doğru gelen bildirim sesi ile, dansı bitirdim.
X: Çok güzel dans ediyorsun!
Bu da ne? İzleniyor muyum? Bir bu eksikti zaten!
Camı açıp etrafa dikkatlice baktığımda, kimse gözükmüyordu. Ne bu?
Tekrar içeri girdiğimde bir mesaj daha gelmişti. Hemen mesajı açıp baktığımda, hiç hoşuma gitmeyen bir şey görmüştüm.
X: Beni göremezsin Mi rae! Seni her an izliyorum! Bundan emin ol!
Daha ünlü bile olamamışken ne hız bu.. Gerçekten bu duyguyu yaşamak istemiyordum.
Tehdit gibi olayları Bts yaşarken, anlamamıştım. Şimdi daha iyi anlıyorum ve, nasıl hissettiklerini de anladım.
Belki bu yüzden bana böyle davranıyorlardı? Belki de beni öyle biri sanıyorlardı?
Ben öyle biri değildim ki..
2 ay sonra
Şarkım çıkalı neredeyse bir hafta olacaktı, rekor kırmıştı ve bu iyi bir şeydi..
Beni sevenler kadar, sevmeyenler de çoktu..
Yorumlar ise genellikle 'oppamı bırak, gruptan ayrıl, çok çirkinsin, ayı' gibi şeylerdi.
Üyeler..
Yani, bana alıştılar gibi ama bir o kadar da soğuklar.. Yoongi ve Taehyung beni hiç bir zaman sevemeyecek galiba...
Fan Meeting olduğu için, güzel bir şekilde giyinmiştim ama neye yarar ki?
Yüzüme bakan yoktu..
Hepsi beni geçip, Namjoon'a yöneliyordu. Bu beni üzse de, belli etmiyordum.
İçten içe, kötü olmuştum.. Beni seven yoktu bile..
Namjoon, "Army!" Eline mikrofonu alıp bağırmıştı ve ortamda bir sessizlik oluşmuştu..
Namjoon, "Mi rae'de bu grubun bir üyesi! Buna alışmanız gerekiyor! O yoksa bizde yokuz!"
Dedi ve tekrar yerine oturdu.. ona bakıp zor bir şekilde gülümserken gözlerim kararmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstenmeyen Üye 2 || KTH
FanfictionMi rae, uzaktan katıldığı seçmeleri kazanmıştı. Ama kimse onu istemiyordu. Ablasına kalsa, kendi grubuna gelmeliydi..