170:32:28
Gökyüzünün sızabildiği, geçebildiği her milimde izlerini bıraktığı sert rüzgarları esir almıştı şehri. Sıcağa, okyanustan yükselen neme rağmen hava serindi. Bir gün öncesinden hava durumunun rüzgarlar konusunda halkı uyarmasına rağmen, çoğu insan yaz başlangıcının rehavetine kapılmış gibi görünüyordu.
Herkesin kendine has bir telaşının olduğu bu haziran akşamında, renkli dünyasıyla rüzgarın arasında gökkuşağını da taşıdığını hissettiren bir hava vardı Japonya'da.
Bir de bu gün ve yeryüzü arasındaki karmaşık dansa eşlik edemeyen, tüm kalabalığı saatlerdir oturduğu banktan izleyen sarışın kız.
Elinde sıkı sıkıya tuttuğu çantası, üzerinde henüz havaların serin, şehrinse hırçın geçirdiği bir hafta olduğundan yalnızca kollarını ısıtabilen kot ceketiyle oturuyordu. İçinde incecik beline ayak uydurup kıvrılan çiçekli elbisesiyle gelen geçeni izliyor, usulca yanaklarından aşağı inmesini aldırmadan parmaklarıyla tarumar ediyordu gözyaşlarını.
Düşünmekten çatlayacağına inandığı başı öylesine zorluyor ki şimdi onu, etrafında kopan fırtına aklının ücra köşelerinde dönen savaşın yanında çocukken oynadığı oyunlar gibi kalırdı.
Çocukluğu, içinden geçirdiğinde bile buruk bir tebessümü yüzünde misafir etmesine sebep olan binlerce anısı vardı. Tüm anılarının içinde de bir kadın, tüm güzelliğiyle Chaeyoung'un bedenini esir alıp ellerine sığınarak af dilemek istediği.
Gözlerini kapattıkça hatıralarından aklına üşüşen anıların içindeydi bu kadın, gecesinde yıldızlarda adım adım gezinir, gündüzleri çiçeklerin yapraklarına kiraz dudaklarının rengini, teninin kokusunu bırakır genç kızı takip ederdi sürekli.
Aldığı her nefeste kalbinde sıkışmış olduğundan, derin izlerle kendini belli eden bu kadın, Park Chaeyoung'un varoluş sebebiydi ona göre. Aralarında ki iki yaşa rağmen Chaeyoung kadınından küçük hisserdi hep, aklı onun labirenti andıran hayatında tavşan deliğinden atlayan minik bir kızdan farksız davranırdı. Bu kadın, Chaeyoung'u tabir edebilecek ne kadar kelime varsa onunla zıt bir uyum içinde yaratılmıştı sanki.
Genç kızın şuanda bu soğuk, metal bankta oturup incilerini sıcak teninden aşağı indirmesinin sebebi de buydu zaten. Tüm zıtlıklarının arasında kanına bir zehir misali süzülen bu kadına karşı koyamamış olmasıydı.
Bu zehir yıllardır içinde dolaşmasına rağmen genç kız farkında değildi onu sancılı bir ölüme ittiğinin, şimdiyse ona yenilişini kabullenmiş bir şekilde göğsünün içinde işkence çeken kalbini dinliyordu. Onun adını sayıklıyordu hâlâ, tüm bu acımasızlığına rağmen.
Tüm bu fırtınayla yarışırcasına bir rüzgar esti aniden, genç kızın sarı saçlarının arasından dolaştı önce. Daha sonrasında esinti karşısında ince kıyafetleriyle savunmasız kalan bedeninde gezindi. Bu içini ürperten, gerçeklerin ki yetmemiş gibi kendi soğuğunu taşıyan esinti, pişmanlıkla kor misali tutuşan beyaz bedeninde gezindi kızın. Bu his karmaşasının arasında bile hissedebildiği titrek duygular onu oturduğu metal banktan kaldırmaya yetmişti.
Kızın yavaş, lakin zıt bir şekilde gittikçe sağlamlaşan adımları bulunduğu parkın kaldırımlarına yöneldi ilk önce. Başını eğmiş ezberlediği ev yoluna girmeye çabalarken, yerdeki taşların renklerini takip etti gözleriyle. Çocuk gibi.
Çocukken aynı onunla birlikte yaptıkları gibi.
Zihninin en dağınık, yıkılmış yerlerinden üşüşüp gözlerinin önüne taşınan anılarla, yanaklarından yeni inen bir çift gözyaşını ince parmaklarıyla sildi kız. Hatıralarından koşarak kaçmayı istediği halde, hayatının her anında olan bu kadın neden onun kaçtığı yerde bile onu bekler olmuştu?
Anlayamıyordu. Park Chaeyoung hislerini, gördüklerini, kadınının neden aniden gittiğini anlayamıyordu. Arada ona kızıyor, kalbine ve ardında bıraktığı küçüğüne merhamet etmediği için isyan ediyordu. Ama tüm bunlara rağmen hep gün sonunda onu bekliyor oluyordu.
Kendisi çok mu duygusaldı, kadını mı fazla acımasızdı anlayamıyordu. Bu cümlelerin sükunetle dolu sessizliğine karşılık kırık bir gülüş yayıldı dudaklarına.
Kim Jisoo acımasızdı, ama en çok da cezayir menekşesine karşı.
\\\

ŞİMDİ OKUDUĞUN
petite pervenche,, | chaesoo
Короткий рассказArdında bıraktığın bu şehrin ışıkları bile özlüyor seni Jisoo, neden gelmiyorsun buna rağmen? Bana acımayışını anlıyorum, sen hiçbir zaman bana acımazdın zaten. Ama yağan kar tanelerine acımanı isterdim, güzelliğine dokunmadan gökyüzüne karışacak k...