6.17.19

35 6 0
                                    



24:05:57

Akşama doğru ilerleyen saatlerde, Chaeyoung diğer günlerden farklı olarak hızlı adımlarla sokağı turluyordu. Onu bu denli deliye çeviren şeyse, yaklaşık yirmi dakika önce telefonuna gelen mesajdı.

Her gün olduğu gibi Jisoo asla cevaplamasa da onu arar, sesli mesaj bırakırdı. İşten eve dönerken de aynısını yapmış, her zaman olduğu gibi güvenle eve döndüğünü ve merak etmemesini bildiren sesli mesajı göndermişti hattına.

Onu şuan gergince sokakta turlatan şeyse, ulaşılamadığı için sesli mesaja düşen telefonun, şuan ulaşılabilir olduğuna dair otomatik bir mesajdı.

Chaeyoung'un elleri titriyor, kalbi çırpınıyordu sürekli. Olduğu yere çöküp hıçkırıklarını serbest bıraktı, biliyordu. Jisoo'nun onu öylece bırakıp gitmeyeceğini, eninde sonunda ona döneceğini biliyordu. Sesli ağlayışı dinmiyor, üzerine yağan haziran yağmuruna aldırmıyordu. Tek istediği onu arayabilecek kadar bedeninin titremesini durdurmaktı.

Chaeyoung'un zihninde her şey bir bir oturuyordu yerine, Jisoo'nun döneceğine emin olduğu için gurur duyuyordu kendisiyle. Islak zemine oturup ince elbisesini çamur etti, bunu umursamadan kot ceketinden telefonunu çıkardı. Sürekli biliyordum diye tekrarlıyordu kendine. Beni terk etmeyeceğini biliyordum aşkım.

Rehberindeki yuki no hana yazısına tıklayıp telefonu kulağına götürdü, uzun zamanın ardından duyduğu hat sesi kızın ciğerlerini parçalıyordu sanki. Dişlerini sıka sıka durdurdu hıçkırıklarını, Jisoo duymamalıydı ağladığını.

"Alo?"

Karşı taraftan duyulan kadın sesi, Chaeyoung'un sıkı sıkıya kapadığı gözlerini açmaya yetmişti. Kendini toparlayıp yutkundu, ne demeliydi?

"Jisoo?" dedi Chaeyoung. Hızla devam etti, ona kavuştuğuna inanamıyordu. "Tanrım.. Şükürler olsun sevgilim, seni o kadar çok merak ettim, o kadar çok özledim k-"

Kızın sesini kesen karşı taraftaki kadının mahçup cevabıydı. "Üzgünüm hanımefendi.. Ben Sooyoung, sanırım yanlış numarayı aradınız."

Chaeyoung duraksadı, kalbine tekrar ağırlık çöküyordu, boğuluyor gibi hissediyordu. "Jisoo orada mı, telefonu sahibine verebilir misiniz?"

Son bir umutla deniyordu Chaeyoung, karşıdaki kadının kim olduğunu umursamıyordu, telefonu neden onun açtığını da.

"Telefonun sahibi benim hanımefendi.. Henüz yeni aldım ve sanırım siz eski sahibi sandınız, üzgünüm." dedi adının Sooyoung olduğunu açıklayan genç kadın. "Kyoto'da ikinci el eşyalar satan bir yerden, dilerseniz oraya sorun. İyi günler dilerim."

Kadın bu ufak tavsiyenin ardından hızla telefonu kapamıştı, Chaeyoung inanmıyordu buna. İnatla tekrar aramaya kalktığında kimse cevaplamamıştı onu, birkaç kez daha denedi, ve bir kaç kez daha..

O yağmurun altında dakikalarca aradı aynı numarayı, hiçbirine cevap veren olmadı. En sonunda oturduğu kaldırımdan kalkıp binaya girdi, çok üşüyordu ve istediği sıcak bir duş, biraz da ağlamaktı.

Dairesine girdiğinde tüm hayalleri paramparça olmuş, vücudunda derin kesiler bırakmıştı sanki. Aynı cam kırıkları gibi.

Hâlâ iki diş fırçasının durduğu banyo bile boğazında yumru oluşturmaya yeterdi. Chaeyoung anlayamıyordu.. İki ufak eşya bile nasıl onu saatlerce ağlamaya itiyordu?

Sıcak suyun altında düşündü, her şeyi baştan sona düşündü. Kafasında bir bir tasarladı olanları, bundan sonra yapacaklarını. Kadının söylediği gibi Kyoto'ya gidecek, Jisoo'dan bir iz arayacaktı. Koymuştu kafasına bunu, belki telefonunu sattığı yer ona dair bir ipucu verirdi.

Çok geçmeden yanakları ıslandı, ama bu sefer kendi gözyaşlarındandı. Jisoo'yla geçirdiği her bir anı hatırlıyordu, bugün ona ne kadar yaklaştığını ve hayallerinin nasıl paramparça olduğunu düşünüyordu.

"Minik utangaç sincabım benim.."

Chaeyoung duyduğu sevgilisinin sesiyle gözlerini kapadı, hatırlamak onu mahvediyordu. Üşüyordu, ağlıyordu, acı çekiyordu ve en kötüsü hiçbirinde sevgilisinin kollarına dönüp teselli bulamıyordu artık. Kapadığı gözlerini çok geçmeden anıları ele geçirdi.

"Ben utangaç değilim." dedi genç kız, "Sadece sıcak sudan dolayı tenim kızardı."

Chaeyoung asla kabul etmese de şuan utanıyordu, sevgilisiyle ilk gecelerini geçirmişlerdi ve şimdiyse büyük olan küçük bebeğini bizzat kendi yıkıyordu.

"Oldukça utangaçsın bebeğim. Hatırlatırım ki yanakların biz yataktan çıktığımızdan beri kızarık."

Chaeyoung sahte bir sinirle somurttu, büzülen dudaklarına dayanamayan Jisoo yavaşça bir öpücük bıraktı ona. Çok tatlıydı sevgilisinin bu hali, asla karşı koyamıyordu ona.

"Ama neyse ki tüm renkler olduğu gibi kırmızı da sana çok yakıştı. Oldukça çekici bir çileğe benziyorsun, Çilek Rosé."

Genç kadın sevgilisine sarılıp omzuna öpücüklerini dizdi, saçlarından yayılan papatya kokusu onun tüm huzuruydu şimdi.

"Benim güzel cezayir menekşeme her renk yakışır."

Daha fazla anılarına, onun yarattığı boşluğa dayanamayan kız gözlerini araladı. Apar topar çıktı duştan, ince havlularla sardı bedenini. Hiçbiri umrunda değildi, çok yorgundu, gününü tamamlayıp gece onun gelmesini beklemek istiyordu. Sabah karışacaklarını, ona sorun yaratacağını bilse de taramadı uzayan saçlarını. Sadece pijamalarını geçirdi üzerine, tekrar masanın başındaki yerini aldı. Hareketlerinde nedenini anlayamadığı bir panik vardı, bir heyecan.

Sevgilim Jisoo,

Bugün sensiz 364.günümdü. Akşama dek hiç kayda değer güzel bir şey yaşamamıştım, taa ki telefonunu sattığını, Kyoto'da olduğunu öğrenene dek.

Bana neden söylemedin ki sevgilim? Bana eğer orda olduğunu söyleseydin koşa koşa gelirdim seninle, niye birden öylece gittin ki?

Neyse, sana kızmayacağım. Birkaç gün sonra Kyoto'ya gideceğim, telefonunu senden sonra alan kadından öğrenmeye çalışacağım yerini. Burda olduğum o birkaç günde bile seni bekleyeceğim Jisoo, ben gitmeden dön, olur mu?

Olur da başka bahara kalırsa seni öpmelerim, sevmelerim diye korkuyorum. Yalvarırım bırakma beni Jisoo, yapmayacağını bilsem de ben her şeyden korkarım, bilirsin.

Cezayir menekşeleri pek dayanıklı çiçeklerdir derdin, ama sanırım ben dayanıklı değilmişim.. Seni beklerken bir kez daha kiraz çiçekleri düşerse üstüme, ben nasıl engel olacağım kalbimde duran bu düğüme?

Her şeye rağmen seni çok seviyorum Kim Jisoo.. Bir sonraki kiraz çiçeklerini bekliyorum, onlar düşmeden gel olur mu?

minik cezayir menekşen.

petite pervenche,, | chaesooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin