00:32:21Saat bir haziran akşamına daha ilerlemişken Chaeyoung bu sefer günlüğünün son sayfasını dolduruyordu, bu gecenin her birinden farklı olduğuna emindi. Hisleri hiç yanılmayan bir kızdı, ve daha kalemi eline ilk aldığı an bile biliyordu bunu.
Sevgilim Jisoo,
Bugün sensiz geçen tam 365.günümdü. Sen gideli tam bir yıl olmuş.. Defterimi tamamladım, her bir günümü yazdım senin için Jisoo.. Bir defter daha mı almalıyım kendime? Bir defter daha dolduracak mıyım ki seni beklerken? Kaç yağmur daha yağacak ben seni öpemeden? Kaç ilk kar düşecek ben saçlarından toplamadan, hm? Kaç gecemi daha sana sarılamadan, üşüyerek geçireceğim?
Ardında bıraktığın bu şehrin ışıkları bile özlüyor seni Jisoo,
neden gelmiyorsun buna rağmen?Bana acımayışını anlıyorum, sen hiçbir zaman bana acımazdın zaten.
Ama yağan kar tanelerine acımanı isterdim, güzelliğine dokunmadan gökyüzüne karışacak kadar şanssızlar.
Sonrasında ise o çok sevdiğin kiraz çiçeklerine, her dallardan süzülüp yer yüzüne doğru yolculuğa çıktıklarında yakalayıp saçlarıma kondurduklarına.
Altında sarılarak uyuduğumuz geceye, Ay ve yıldızlara, kokunla uyandığım sabahların renklerine acımanı isterdim.
Kalbime değil belki, içinde seninle dolan kalbime değil de,
güzelliğini izlerken zamanın durduğunu hisseden cezayir menekşene dönmeni isterdim.Kızın aşkına usul usul zehir misali karışan öfke, ilk kez kaleminden kağıda yansıyordu. İlk kez ona olan aşkını betimlemeden açık açık neden terk edildiğini soruyor, artık bir cevap istiyordu.
İstediği cevapsa, açık balkon kapısından süzülen serin bir rüzgar, yatağının üzerinde duran telefonundan minik bir sesti. Normalde olsa umursamayacağı bildirim sesine dahi hassas davrandı Chaeyoung, sandalyesinden kalkıp telefonuna ilerledi. Günlüğü açık, kalemi arasında kalmıştı.
yuki no hana
şehir merkezindeki büyük binaya gel bebeğim, teras katında seni bekliyorum.
Kızın tüm bedenini alev alev yakan bu mesaj, onu hafifçe titretmeye, dolabına yöneltip sevinç göz yaşları dökmesine yetmişti. Bulabildiği en güzel elbisesini seçti, biricik eşine kavuşurken en güzel haliyle çıkmalıydı karşısına.
Üzerine geçirdiği kenarları beyaz dantelli, siyah payetli elbisesi Jisoo'nun favorisiydi. Saçlarını hızla topuz yaptı arkasından, çünkü biliyordu ki eşi güzel tenini saçlarının örtmesini sevmiyordu.
Yanına ne aldı, kapıyı kilitledi mi onu bile bilemiyordu. Tek bildiği günlüğünü aldığı, ve olabildiğince hızlı adımlarla, saat gece yarısına ilerlese de boş şehrin merkezine gittiğiydi.
Karşısına çıkan binaya baktı, yutkunup telefonundaki mesaja baktı. Jisoo onu teras katında bekliyordu, anlaşılan yeni dönmüştü. Neden evlerine gelmek yerine onu buraya çağırmıştı bilmiyordu, belki de eşi ona süpriz yapmak istemişti.
Büyük binaya ilerleyip içeri girdi, kapıda güvenlik olmamasına şaşırsa da çok sorgulamamıştı bunu. Şuan hiçbir şey umrunda değildi, Jisoo dışında hiçbir şeyi önemsemiyordu.
Asansörün çalışmadığını düşünüp merdivenlere yöneldi, oldukça yüksek de olsa sorun yoktu. Nihayetinde Jisoo yukarda bekliyordu onu, sonunda kollarının arasına girebilecekse yorulmazdı hiç.
Nitekim öyle de oldu, tüm katları bir bir usanmadan çıktıktan sonra teras katına ulaştı. Döner merdiven başını döndürse de sorun etmedi, sadece büyük teras kapısını itekledi.
Gördüğü arkası dönük beden, kızın tüm bu yorgunluğuna, ağlayarak ve bekleyerek geçirdiği 365 gününe, doğumunu ve batışını her kaçırdığı güneşe değerdi.
Kim Jisoo, Chaeyoung için dünyalara bedeldi.
Kız nefes nefese kalmış bedenini rahatlatmak için elini sıkışan göğüs kafesine götürdü, derin nefesler alması gerekiyordu. Sonra önündeki genç kadın arkasını döndü, kusursuz görünüyordu.
Aynı o siyah elbisesi, kırmızı ruju, tek yanına aldığı koyu kahve saçlarıyla evlenme teklifi ettiği gece gibi giyinmişti.
"Hoşgeldin sevgilim." dedi genç kadın, gözyaşları içinde ona doğru adımlayan kıza. Kız elindeki sıkı sıkıya tuttuğu günlükle yanına geldi, inanamıyordu ona. Elini koyu kahve saçlara götürdü, ilk günkü gibi yumuşacıklardı hâlâ.
"Çok beklettim mi seni?" dedi Jisoo, sarışın kızın yüzüne gülümseyerek bakarken. Kız buna evet demek istese de kıyamadı sevgilisine.
"Sorun değil aşkım, ben hep beklerdim seni." dedi genç kız elindeki günlüğü sıkarken. "Bir kiraz çiçeği mevsimi geçecek diye çok korktum, ama neyse ki artık benimlesin."
Jisoo genç kızın elini tutup ufak öpücükler bıraktı, tüm ayrı kaldıkları anları telafi etmek ister gibi narince öpüyordu onu.
"O nedir?" dedi elindeki pembe defteri işaret ederek. Chaeyoung sevinçle gülümsedi, onu yanında getirmeyi akıl ettiği için kendiyle gurur duydu.
"Seni beklerken günlük tuttum aşkım, her bir günümü yazdım." Jisoo içten bir gülümsemeyle defteri eline aldı, hafifçe sayfalarını karıştırdı. Köşede duran kokteyl masasına bıraktı günlüğü, tekrar sevgilisine yöneldi.
"Eve gittiğimizde okurum, şimdi sevgilimle ilgilenmek istiyorum."
Chaeyoung bunların bir rüya olduğuna inansa da arada kendine çimdik atıyordu, her biri gerçekti ve Jisoo artık yanındaydı. Genç kadın elini tutup terasın cam bariyerlerine doğru ilerledi, şehir manzarası tamamen ortadaydı şimdi.
"Seni çok özledim Jisoo.. Bir daha gitmeyeceksin böyle, değil mi?" dedi Chaeyoung yanında gülümseyerek belini okşayan kadına bakarken.
Jisoo gülümseyerek başını iki yana salladı, bu Chaeyoung'un içine su serpilmesini sağlamıştı. Mutluluktan bayılabilirdi her an, buna inanıyordu.
"Endişelenme küçüğüm, sonsuza dek birlikte olacağız.. Seni kalbimden, ait olduğun yerden hiç ayırmayacağım. Böylelikle asla kaybolmayacaksın."
Chaeyoung gülümseyerek onun dudaklarına yaklaşan kadına baktı, gözlerini kapayıp kalp şeklindeki dudakları hissetmeye başladı.
Aynı sadece birkaç saniye sonra ona sarılan kollarını, gece esintisini en derinden hissettiği gibi.
00:00:00
.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
petite pervenche,, | chaesoo
Short StoryArdında bıraktığın bu şehrin ışıkları bile özlüyor seni Jisoo, neden gelmiyorsun buna rağmen? Bana acımayışını anlıyorum, sen hiçbir zaman bana acımazdın zaten. Ama yağan kar tanelerine acımanı isterdim, güzelliğine dokunmadan gökyüzüne karışacak k...