XIII

335 53 46
                                    

Çıkarttı.

O kolye...

Bi kolyeye bi onun yüzüne bakıp duruyordum, bu gece... Sanırım bu gece fazlasıyla hayal ürünü bir geceydi.

Kafamı yavaşça iki yana doğru salladım, o hayaldi, aptal beynim bana yine oyun oynuyordu kanmamam gerekti. İdrak etmeye çalıştıkça gözümün önünden şerit şerit ayırt edemediğim anılar geçiyordu. Serkan ise öylece durmuş bana bakıyordu. Yaşadığım şeyler yüzünden onun gerçek ya da hayal olma ihtimali beynime kan gitmemesine sebep oluyordu. Gerçekse bile bu kadar tesadüf yaşamak hiç normal değildi.

"Eda, iyi misin?" Dedi.

Titremeye başlamıştım. Serkan bir şeyin ters gittiğini anlamış olacak ki hızla ellerini bana sardı, haliyle elindeki kolye yere düştü... Gözlerim yerdeki kolyeye kayarken Serkan anlayamadığım cümleler zırvalıyordu.

"Eda iyi misin bana bak. Eda bak bana."

Gözlerim gidiyordu, her yer dönüyor hiç bir şey algılayamıyordum. Bacaklarımın artık bedenimi taşıyamadığını hissettiğimde kendimi yere bıraktım, Serkan da aynı şekilde benimle beraber yere çöktüğünde tek hissettiğim şey Serkan'ın yanağımda ki elleriydi.

"Eda korkuyorum lütfen bir şey söyle. Nolur." Diye yalvarır gibi konuştu.

O kadar çok şey söylemek istiyorum ki Serkan...

Yavaş yavaş derin nefesler almaya başladığımda biraz olsun üşüdüğümü hissedip Serkan'ın yaş dolu gözlerini seçmeye başlamıştım. Biraz daha olsun ayıldığımda ağzımdan bir kaç kelime olsun dökülebilmişti.

"Gerçek değilsin sen, oyun oynuyorsunuz bana." Dedim.

"Ne oyunu Eda gerçeğim ben burdayım işte." Dedi yanağımdaki elini hareket ettirerek.

Yavaşça onu itekledim. "Aptal değilim ben tamam mı?! Yeter git artık üzme beni yalancısın sen." Dedim. Sesimin düzeyi bir tık artmıştı.

"Eda sakin ol lütfen anlayamıyorum ben konuşalım sakince." Dedi.

Biraz daha itekleyip kollarından kurtulmaya çalıştım, aynı zamanda da bağırarak bir şeyler zırvalıyordum, sanki sarhoş olmuş gibiydim.

"NE SAKİNİ YA NE SAKİNİ?! GİT ANLADIN MI GERÇEK DEĞİLSİN SEN ÜZME BENİ ARTIK YORULDUM BEN." Derken ona biraz daha vuruyordum. Sabahtan beri kırgın çiçekler Eylül gibi ağlıyordum ve gözlerimin isyan çıkartması an meselesiydi.

Serkan kazanmıştı, benim vurmama karşılık kollarıyla beni sarmaya çalışmıştı. En sonunda pes etmem gerektiğini anlayıp kendimi kolları arasına bıraktım. Güçlükle "Serkan" Diye fısıldadığımda ağlamamın iç çekişleri ardı ardına geliyordu. Serkan ise saçlarımı okşuyor kulağıma "Şşşt sakin ol." Gibi cümleler fısıldıyordu.

Kendime geldiğimi hissettiğimde kafamı sıcak omzundan kaldırıp elalarına baktım. Yaş doluydu. Kendi halim umrumda değildi, büyük ihtimal kıpkırmızı gözlerim ile bir cadı gibiydim.

Olduğumuz hali farkedince hızlıca toparlanıp yerden kalktım, az önce yaptığım şeyleri algılıyordum ve bu çok utanç verici bir şeydi... Serkan kaza yaptığımı bilmiyordu ve büyük ihtimal şu an sıyırdığımı düşünüyordu. Hızla saçlarımı geriye atıp gözlerimi sildiğimde Serkan da yerdeki kolyeyi alıp ayağa kalkmıştı. Ben ne açıklama yapacağımı bilmezken o endişe dolu gözlerle suratıma bakıyordu.

"İyi misin?" Dedi fısıldar gibi.

"Nolur bana hiç bir şey sorma. Hiç açıklama bekleme." Dedim.

Kafasını yavaşça yere eğdi. Ben de sola dönüp denize bakmaya başladım. Saçmalamıştım, Serkan'ın düğününe gitme işi, onu görmek... Resmen delirmiştim. Şu an yapacak tek bir şeyim kalmıştı...

Kafamı ona çevirip"Serkan." Dediğimde o hâlâ başı öne eğik elindeki kolyeye bakıyordu.

Konuşmamla beraber kafasını yukarı kaldırdığında güzel yüzü nedeniyle kararımdan dönmem an meselesiydi.

"Biz görüşmeyelim... Sen zaten gidiyorsun yani bu gece çok... Çok saçma bir geceydi unutalım olur mu? Ben seni ve e-şini şimdiden tebrik edeyim ama bu olanları, yani en azından bu geceyi yaşanmamış olarak sayalım. Biz birbirimizi görmedik... 9 yıl önce iki lise arkadaşı olarak birbirimizi sildik. Lütfen bunu kabul et..." Dedim.

Burukça gülümsediğinde dolu gözlerindeki bir damla yaş çoktan akmıştı. Sanki bu söyleyeceklerimi zaten tahmin ediyor gibiydi ve şu an gülümsüyordu.

"Bu geceyi silelim, peki anılar Eda? Onları silebilir miyiz?" Dedi.

"O fotoğrafı, o hırkayı, o şarkıyı, o resmi, o kitabı, o şiiri... Onları silebilir miyiz Eda?" Diye devam ettirdi.

"Geceyi silelim, gündüzü silelim. Yaşanmamış olarak sayalım. Peki birbirimizi gerçekten silebilir miyiz? Anıları yaşanmamış sayabilir miyiz sence Eda? Yapabilir miyiz bunu?"

"Bunu liseden mezun olur olmaz bizimle bağını kopartan ve bizi hiç merak etmeyen Serkan mı söylüyor? İronik." Dedim. Haklıydım, kesinlikle.

"Haklısın. Peki o zaman sen nasıl istersen öyle olsun. Ama benim ona verdiğim sözü tutmam lazım..." Dedi.

"Kime?" Dedim.

"O Serkan'a." Dedi...

Yavaşça yanıma geldiğinde önce elindeki kolyeye bakıp sonra bana baktı ve konuşmaya başladı;

"9 yıl önce... Eda Yıldız'ın doğum gününde o Serkan'ın Eda'ya söyleyeceği bir şey vardı... Ama hiçbir zaman söyleyemedi... Bu kolyeyi Serkan Eda'ya almıştı, doğum gününde verecekti ama bunu da başaramadı... Sonra dediki; bu kolye Eda Yıldız'a ait, ve kader sizi tekrar bir araya getirdiğinde bu kolyeyi sahibine vereceksin söz veriyorum başaracaksın... O zamandan beri bir umut... Sadece bir umut görürsünüz birbirinizi diyerek hep yanında taşıdı. Belki alelade bir gün karşılaşırız dedi. İstanbul'a geldiğinden beri Eda Yıldız'ın sevdiği yerlere gitti. Deniz kenarları, botanik bahçeler... Bekledi, kolyenin sahibini bekledi. Bir umut gelir diye hep bekledi." Dedi... O kadar sakindi ki şu an içim, beklenmedik öyle bir huzur kaplamıştı ki bedenimi...

Biraz daha bana yaklaşıp saçlarımı yavaşça yan tarafa aldı, gözlerim çoktan kapanmıştı... Kolyenin soğuk zincirinin boynuma değdiğini hissettiğimde ürpersem de Serkan boynumun tam dibinde nefesini verdikçe yanıyordum.

"Bu sana ait... Ve o Serkan senden bir söz vermeni istiyor." Deyip önüme geçti. Yavaşça gözlerimi araladığımda kedi gözleri bana hüzün dolu bakıyordu.

"Görüşmeyelim peki... Ama söz ver, anıları silme." Deyip derin bir nefes verdi ve devam etti, "Eda, bizi silme..." Dediğinde yavaşça gülümsedim. "Kolyeye her baktığında onları hatırla, o Edayı. O Serkan'ı... Olur mu? Söz mü?" Dedi.

Kafamı aşağı yukarı sallayıp fısıltı halinde "Söz." Dedim.

Gülümsedi.

"Hoşçakal..."

13. Bölüm sonu

Okunma sayısı düşmediğine rağmen voteler niye bu kadar düşmüş? Lütfen unutmayın vote ve yorum yapmayı...

Covid-19 testim pozitif çıktı🤧 Çok kötü hissetmiyorum belirtileri fazla yok ama evde yatıyorum şu kötü dönemde bir nebze olsun mutlu olmak için bölüm yazmaya çalışıyorum lütfen sizde vote ve yorumları unutmayın. Öptüm💓

40 vote 40 yorum sınırı

Dokuz Yıl | EdSerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin