"Kageyama."
"Hm."
"Yemeğimizi alıp Tadashi'nin yanına mı gitsek acaba?"
"Ha? Niye ki?"
"Biraz piyano dinleyesim geldi."
Kageyama tam itiraz edecekken Shoyo ona 'sus' işareti yapıp pantolonunun fermuarınu çekmiş ve elini yıkamak için arka tarafa ilerlemişti.
Kageyama da birkaç saniye içinde yanına geldiğinde Shoyo parmak ucuna kalkıp çocuğun kulağına fısıldadı. "Tsukishima tuvalette, duysun diye yaptım."
"Gider mi ki?"
"Bilmem. Ben bilgi vermiş olayım da." deyip güldüğünde Kageyama da hafifçe gülümsemişti.
Onlar çıkıp da kantine ilerlerken Tsukishima elini yıkıyordu. Turuncu saçlı -adı Shoyo'ydu ama o önceden Hinata diye duyduğu için öyle diyordu- ikinci kez aynı şeyi yapıyordu. İlkinde Tsukishima'nın duyacağı bir yerde onu fark etmemiş gibi yaparak mesajları yazanın Yamaguchi olduğunu söylemiş, şimdiyse bunu yapmıştı. Bir nevi Yamaguchi'nin arkasından iş çeviriyordu ve bu Tsukishima'nın hoşuna gitmemişti.
Bu sefer mesaj atmak yerine müzik odasına ilerledi. Zaten bir işi yoktu, sınıftaki gürültüye katlanmak yerine piyano sesi duymak (yani çalarsa) iyi olabilirdi.
Kapıyı çalmadan içeri girdiğinde Tadashi büyük bir korkuyla dönmüştü ona. Şimdi tanıdığı biri olduğu için korkusunun geçmesi gerekiyordu ama o kadar da kolay değildi bu.
"Geliyorum?"
"Ta-tabii."
Sarışın çocuk sandalyelerden birine yerleşirken Tadashi gözlerini ondan -gözleri hariç- ayırmamış, diyeceği şeyi bekliyordu.
"Çalmayacak mısın?"
Tadashi bir saniyeliğine piyanoya baktıktan sonra tekrar ona döndü ve sesini sabit tutmaya çalışarak konuştu. "Bir şey mi oldu?"
"Şu küçük arkadaşın senin burada olduğunu söyledi, gelmemi istiyordu belli ki." dediğinde Tadahi'nin gözleri kocaman açılmıştı. "SHOYO SANA BENİM BURADA OLDUĞUMU MU SÖYLEDİ?"
Az öncekinden daha yüksek çıkan sesi Tsukki'yi memnun ederken parmaklarını kıtlatmıştı. "Direkt bana söylemedi. Kageyama mı ne, onunla konuşuyordu ama benim duymamı istediği belliydi. Hem, bunu ilk kez yapmıyor."
"Ne? Nasıl?"
"Senin kim olduğunu da ondan öğrendim. Aynı şekilde olmuştu."
Tadashi çocuktan duyduğu şeyleri aklından defalarca geçirirken sertçe yutkundu ve piyanoya çevirdi tüm vücudunu. "Üzgünüm, bu seni rahatsız etmiş olmalı."
"Beni rahatsız eden şey arkandan iş çevirmesi. Böyle şeyleri sevmem biliyorsun."
"Söylediğin için teşekkürler." Dudağını dişlerken parmaklarını tuşlara yerleştirmişti ama Tsukishima hâlâ burada olduğu için çalmayacaktı. Hislerini parmaklarından akıtabilirdi, ne hissettiğini anlayabilseydi..
"Çal hadi."
"Ne çalmam gerektiğini bilmiyorum."
"Nasıl hissediyorsun?"
"Bilmiyorum."
"O zaman bilmediğin gibi çal."
Tadashi çocuğun dediği anlamsız şeyi anlamaya çalışırken Tsukki sandalyesinden kalkıp Tadashi'nin yanına oturmuştu bir anda. Tadashi'nin kalbi oluşan yakınlıktan dolayı garip bir ritme kapılırken Tsukishima devam etti cümlesine.
"Ne hissettiğini bilmiyorsan, bu duygu sana yabancıdır. Sana yabancı olan, pek sık çalmadığın şekilde çal."
Nedenini bilmese de hâlâ anlamdıramamıştı duyduklarını. Yine de derin bir nefes alarak bir tuşa bastı. Parmakları ardı ardına tuşlarda gezinirken Tsukishima biraz şaşırdığını hissetmişti doğrusu.
Normalde yapmayacağı şekilde, sertçe basıyordu tuşlara. Bazen de öyle yumuşaklaştırıyordu ki çıkan sesi, ne hissettiğini anlamak imkansıza yaklaşıyordu.
Shoyo'nun yaptığı kötü bir şey değildi, kötü bir amaçla yapılmamıştı nasılsa. Ama Yamaguchi'nin hoşuna gitmemişti. Çok riskliydi bu, evet sonu iyi olmuştu ama olmayadabilirdi. Kötü olsaydı da bu sadece onu daha da üzecekti.
'Ama onun sayesinde şu an Tsukki'yle konuşabiliyorum.' diye düşündüğünde çalışı iyice yavaşlamış, sonunda durmuştu. Birkaç dakikalığına sinirlenmişti(?) ama şu an daha sakindi.
Tsukishima'nın varlığını ve yakınlığını tekrar idrak ettiğinde istemsizce ayağa kalkmış, o sırada da bacağını çarptığı için hafifçe inlemişti.
"Sakin ol, yemem seni."
"A-afedersin. Başını şişirmiş olmalıyım. Ne çaldığımın da farkında değilim gerçi ama-"
"Başımı şişirmiş olsan giderdim, merak etme yani."
Tadashi gözlerinin parlamasına engel olamadığı için ona bakmaktan çekinmiş, başını kaldırmamıştı. "Ben..gitsem iyi olacak."
"Pekala." derken o da kalkmıştı. "Gidip bir şeyler yiyelim."
Boş yapmışım