Bölüm 3, Başıboş

2.2K 136 79
                                    


 ~Yeni bölümden herkese merhaba~

Bölümler arasında kopukluk fark ederseniz, sistemsel hata olmuş olabilir. Sayfayı bir kaç kez yenileyin, romanı kütüphaneden çıkartıp tekrar ekleyin. Sorun devam ederse lütfen bildirin.

İyi Okumalar.*


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Bölüm 3, Başıboş


Gözlerim ahşap tavana odaklıyken zihnim hala günler öncesinde takılı kaldı. İki gün önce Saruhan ile Ulukaya Şelalesine gitmiş, mağaradan içeriye girmiştik. Mağaranın çıkışında ulaştığımız vadi tıpkı masallardan fırlamış tarzda mükemmelliğe sahipti. Yüksek mevkili kalın ağaç gövdeleri, çalılar ve müthiş bir dere...

Soyu Merkütlere dayanan Bürküt sürüsünün lideri Agâh ise oranın insanların bilmediği bir yer olduğunu dile getirdi. Drahna Vadisi olarak geçiyormuş ismi ama normal insanların bildiği şekilde değilmiş. Şelalenin altındaki mağara bizi Drahna Vadisinin ve Küre Dağlarının kesiştiği bir alana çıkarmıştı. Dağın ve vadinin bilinmeyen yüzü olduğunu ifade etmişti.

Bir sürü kişiyle tanışmıştım. İtbarakların -kurtların- lideri Ayaz, Puhuların -Baykuşların- kadını Dea ya da Gözcü olarak geçen Bürküt olarak bilinse dahi soyu Merkütlere dayanan Kartalların lideri Ağah ile...

Ve son olarak onunla... Bana genlerini veren adam... Babam.

Tepki gösterememiş, ne demem gerektiğini bilememiştim bile. Bir yanım büyük bir umuda tutunurken öteki yanım hayal kırıklığına uğraşmıştı. Onun öldüğünü sanıyorduk en azından annem böyle söylemişti.

"Ortada bir yalancı var."

Bakışlarım hızla sesin geldiği yöne döndü. Karşımda yansımamı gördüm. Birebir bana benziyordu, yanaklarındaki hafif çillerden tutun ela gözlerine hatta üstündeki kıyafete kadar. Adı bile aynıydı. Birsen... İçimdeki kedi.

Dudağının kenarı öfkeyle yukarı kıvrıldı amma velakin bıraktığı nefes alaycıydı. "Üzgün görünüyorsun."

"Bilakis," dedim ellerimi yumruk yaparken. "Öfkem dağdaki bütün karları eritecek türde."

"Güzel." Cevabımdan tatmin olmuşluğu yüzüne yansıdı. "Yumuşamak yok." Başını iki yana sallarken kaşlarını çattı ve ela gözleriyle üstüme adeta ateşten toplar fırlattı. "Gardımızı hemen indirme."

"Yine de onu dinlememiz gerekmez mi?" Omuzlarımı yukarı kaldırdım. "Dün gece hiçbir şey konuşmasına fırsat dahi vermeden yangından mal kaçırır gibi çekip gittim. O..."

ORMANIN HAYALETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin